5

362 32 78
                                    

Ashton'ın maçı için yarış yerindeydik.

Pist yerinde kulüp vardı. Ama burası bizim kulübümüz değildi. Kulübün yanına büyük bir pano asılmıştı. Ashton ve Jeff'in fotoğrafı raptiyelerle tutturulmuştu. Böyle panolarda yarışmacılar hakkında bilgiler verilirdi. Kazananın büyük bir ödül alacağı yazıyordu. Sanırım önemli bir yarışı kaçırmıştım.

Ashton ve Phoebe'yi görünce yanlarına gittik. "Selam."

Ashton bizi görünce gülümsedi. Phoebe olduğu gibi duruyordu. "Selam çocuklar."

Ashton'a bakarak konuştum. "Hazır hissediyor musun?"

"Tabii ki hazır hissediyor. O benim arkadaşım." dedi Calum.

Ashton pis pis sırıttı. "Evet, harika hissediyorum. Jeff beni asla yenemez. Sümsüğün teki."

"Seni benden başka yenebilecek motorcu tanımıyorum." dedi Phoebe tüm bilmişliğiyle. Bu kızın aptal hareketleri beni deli ediyordu.

"Biliyorum, bebeğim." deyip güldü Ashton.

Daha sonra anons yapıldı. "Bu yarışı kazanan kişi önemli bir galibiyet almış olacak. Bu özel bir yarış millet. Kazanan yeni bir motoru evine götürecek. Ya da başka bir yere işte, her neyse. Lütfen yerlerinizi alın. Seyirciler çizgiyi geçmesin."

Phoebe sevgilisine şans öpücüğü verdi. Ashton ve diğer yarışçı Jeff motorlarına binip kasklarını taktılar. Başla komutunu alıncaya kadar motorlarını hazırladılar. Ashton yanındaki çocuğa bakıp duruyordu. Bunu alacağından çok emindi. Ben de emindim. Birkaç yarışını izlemiştim. Yarışı on beş saniye farkla bitirmişti.

Biz Ashton için tezahürat yapıyorduk. Ashton bize bakıp baş parmağını kaldırdı.

Başla komutunu alan Ashton ve Jeff yarışa başladılar. Ashton hızlı bir başlangıç yapmıştı. Jeff de hemen arkasında gidiyordu.

Buradan sonrasını biz göremiyorduk. Dönemeçleri olan, çamurlu ve bozuk bir pist vardı bu yarışta. Ayrıca uzundu. Genelde düzgün yollarda yarışırdık. Bu yarışın önemli bir ödülünün olması da yolun farklı oluşuydu.

Ashton ve Jeff görünene kadar oturup beklemeye karar verdik.

"Michael, şapkanı beğendim." dedi Calum tüm şirinliğiyle.

Michael şapkasını çıkarıp Calum'a taktı. "Sağ ol, Calum. Bir şapka koleksiyonum var. Bir ara görmek ister misin?"

Calum şapkasına dokundu. "Harika olur."

"Calum da sana kendi koleksiyonlarını göstersin." dedi Phoebe sırıtarak. Calum ona dirseğini geçirdi. Phoebe acıyla inledi.

Şüpheyle Calum'a baktım. "Ne koleksiyonun var, Calum?"

Calum önce Phoebe'ye baktı. "Phoebe şaka yapmak istedi. Oyuncak koleksiyonum varmış gibi gösteriyor herkese."

Phoebe gülmemek için kendini zor tutuyordu. "Normal oyuncak değil ama."

Calum sinirlenmişti. "Kes sesini."

Michael ise tam aksine gülüyordu. "Olur, bir ara göster."

Şirin suratının altında bir şeytan yatıyormuşçasına Phoebe'ye bakan Calum, beni bir miktar tedirgin etmişti. Sanırım hayatımın orta yerine düşen bir yabancı vardı.

Yolun kenarına gidip arabalara yaslandık. Phoebe tabii ki benden uzakta duruyordu.

Calum ellerini deri ceketinin cebine sıkıştırdı. "Ashton kazandığında Jeff'in yüz ifadesine iyi bakın."

Next DoorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin