[38]

1.1K 49 30
                                    

Bölüm Şarkısı: My Morning Jacket - Dondante

Kadının dedikleri çok da önemli değil sadece bahsettiği ana başlıkları bilseniz yeter, ileride ne demek istediğini tane tane anlatacağım. İyi okumalar.

"Bu da kim?'' bütün koloniler arası dolanan bir efsaneye göre, Eskiden Leonardo nehrinin kıyısında görkemli, koskoca bir saray varmış. Bu saray yerli halka dehşet saçan bir ejderhaya aitmiş.

Ejderha günün birinde güzel bir kızı kaçırıp bu sarayda saklamış. Onun cesur mu cesur kardeşi, kızı kurtarmak için ejderha ile savaşarak onu öldürmüş. Kardeşini kurtarabilse de sanıldığı kadar şanslı değilmiş, ejderhanın ölmeden önce ona bahşettiği zehirli nefesi, Leo'nun ölümüne sebep olmuş.

Sonrasında bu saray, cesur genç ve yakışıklı adamın naaşının taş halini almış. Leonardo'nun taş sütunlarının böyle oluştuğu söylenirmiş.

Kulaktan kulağa dolanan efsane herkese göre farklı bir yoruma sahip olsa da verilmek istenen asıl mesaj kardeş sevgisiyle ilgiliymiş. Kardeşi için bir ejderhayı bile karşısına alan Leonardo, öldüğünde bile cesaretiyle insanları aydınlatmaya devam etmiş.

Sevgisiyle, yolunu kaybeden genç askerlere, ölü ruhlara yol göstermiş.

William aynı cesareti kendinde bulmak şöyle dursun, karşısında gördüğü manzara yüzünden yutkunamıyordu bile. ''Senin bahsettiğin kişi.. bir ölü müydü?'' boğazından aşağıya son iki dakikada büyüyerek çığ halini almış bir yumru geçip gitti.

"O ölü değil.'' işaret parmağını sere serpe sedyeye benzer bir metalin üstünde yatan kıza doğrulttuğunda, William en azından ölü olmamasına karşın derin bir nefesi ciğerlerinden içeriye yollayabilmişti.

"Geçen sene kaybettiğim kardeşimin kızı, bedeni yaşıyor olduğundan kişisel ihtiyaçlarını bir şekilde karşılamam gerekiyor.'' kadının aksanlı ses tonu yarı öfke yarı hüzün içerirken ''Eğer ruhu yerinde olsaydı eminim sana teşekkür ederdi.'' dedi.

William'ın donuk ve bir an önce bu deli kadının evinden çıkmak isteyen bakışları ürkekçe sedyede yatan kumral kızın yüzünde dolandı. Kemikli yüz, nefes almadığını kanıtlar bir şekilde bariz dümdüz duran göğsüne oranla daha beyazdı.

Bir ölüyü andıracak kadar beyaz.

"Bana neden onu gösterdiniz?'' dedi dehşet içinde. Geçmişin mimarları, donuk kaldığı günlerle arasına yüksek surlar inşa etmişti. Şimdi inşa edilen duvarların tuğlalarının birer birer kafasına düştüğünü hissediyordu. '' Sana bir şeylerin değişeceğini göstermek istedim evladım, hanımım önemli bir türün son örneğidir.'' kadın ağzından yuvarlanan cümlelerin genç çocuğun üzerinde nasıl bir etki bıraktığını bilmeden konuşuyordu.

Üstelik kurduğu cümlede bir yanlışlık olduğunu da daha sonra öğreneceklerdi. ''Hanımınız da siz de delirmiş olmalısınız. Nasıl bir düşünce ölü bir kadını evinizde saklamanıza sebep oluyor?'' William yüzünü buruşturarak içinde yükselen öfkenin kaynağını bulmaya çalıştı. "Türünün son örneğiymiş." Semira'ya ulaşamıyordu. Öyle ki sabah Aleksi'ye ne kadar sinirlenirse sinirlensin o yoktu. Zihnine bir saniye bile uğramamıştı.

Bunun sebebinin yaşadığı hayal kırıklığının öfkesinden fazla olması olduğunu düşünmüştü fakat şu an hissettiği öfke ve tiksinti Semira'yı çağıracak güçteydi. Akıl almaya ihtiyacı vardı. Buradan uzaklaşmaya, neler olup bittiğini öğrenmeye ihtiyacı vardı.

''Sular yükseldiğinde en hareketsiz taş bile yerinden oynar. Üzeri her ne kadar kapatılmaya çalışırsa çalışılsın. Bir evladı kaybetmek sevginin ötesini görmemizi sağlar. Leonardo'nun ruhu kutsansın.'' elini sırasıyla alnına ve iki omzuna vuran kadın genç çocuğa gülümseyerek ''Bu dediklerimi unutma.'' dedi. "Bağ olsun olmasın, kardeşler önemlidir."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 10, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kar Yanığı (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin