[22]

1.4K 154 21
                                    

Bölüm şarkısını mutlaka dinleyin çok yumuş.
Mutlimedya: Awww
Bölüm şarkısı: Hodge - in my little mind

Eline gelen rastgele bir kitaba bağlanmanın aşamaları vardır. Önce başlığını okur sonra kapağını incelersin, üstündeki desenlerini, dokusunu, çift kapak olup olmamayışını. Eğer dikkatini çektiyse bir parmaklarını gezdirirsin üzerinde.

Sonra yavaşça kapağını açarsın. Kokusunu duymadan önce bile hissedersin onu. Bu kitabı okumalıyım diye düşünürsün. Zaten kapağı da güzel bir şeye benziyor, ne kadar kötü olabilir ki? Ardından okumaya başlarsın. Gözlerin cümleleri incelerken kalbin onları eleyip sık dokur.

Hangi cümleler bana dokundu? gece boyunca uyumayıp onu okuyamaya değer mi? o kadar merak ediyor muyum? belki değeceğini düşündüğünden belki de meraktan sayfaları tane tane okuyup bir sonrakine devam edersin. Ta ki kitap bitene, bir sonraki olmayana kadar.

Karşılıklı oturup birbirine bakan bedenlerden kısa olanı, aşkı kitap okumaya benzetiyordu. Anlaşılması daha komplike olan bir kitap gibi diye düşündü. Maalesef bir kullanma kılavuzu da yok.

''Bağı böyle oturarak mı güçlendirmeyi düşünüyorsun?'' kafası eğik, bağdaş kurduğu bacaklarını pür dikkat izleyen eşine baktı sarışın adam. Sabahki olay hakkında konuşmak istiyordu. Çocuğun sonradan pişman olacağını bile bile neden böyle şeyler yaptığını anlamlandıramıyordu.

''Aleksi.'' dedi biraz cesaretini toparlayabilen çocuk. ''Bunları neden yaptığımı düşündüğünü biliyorum. Merak ediyorsun, etmek de de haklısın. Oynadığım oyunların nedenini sana anlatacağım.'' diyerek dibindeki adama baktı. Tamam belki çok dibinde değildi fakat aralarında taş çatlasa 2 adımlık yer vardı. Belki yatakta oturmasalar çocuk ayağa kalkıp bunu hesaplamaya çalışırdı. Fakat şimdilik.. sadece boş verdi.

''Ben sevginin ne olduğunu öğrenemeyen birisiyim. Ç-çözüldüğümde kendimi çok geri kalmış hissediyordum. Küçüktüm, ailemin öldüğünü hızla gelişmem yüzünden çok erken öğrendim. Çok erken eğitime yollandım ve çok erken..'' ellerini yüzüne kapatarak ovaladı. ''Her şey için çok erkendi. Dışlanmak, yalnız kalmak.'' Aleksi çocuğun yüzündeki ince ellerini tutmak istese de herhangi bir harekette bulunmadı. Onu anlayabiliyordu. Tanıdık hisler kendisini de yiyip bitiriyordu ama bunu William'a söylese de büyük ihtimalle inanmayacaktı. Biliyordu.

''Bu yüzden insanları hep dışarıda tuttum. Onları ittim, ta ki parmak uçları bile bana değmeyene kadar.'' Will tereddüt etse de parmak uçlarını karşısında oturan adamın parmak uçlarına değdirdi. ''Bana kimse sevmeyi, sevilmeyi öğretmedi. Biliyorum, savaşın ortasında doğduğumuz için kimseye öğretilmedi, istersen abarttığımı ve şımarıklık ettiğimi söyleyebilirsin. Ama onları buna alışmaya iten şey, beni yıllar boyu buz kütlesinde kalmaya zorladı.'' elini çekmek için hareketlendiğinde, Aleksi hızla elini uzatıp az önce parmak uçlarına değip şimdi tezat bir şekilde çekilmeye çalışan eli, kavrayarak kucağında sabitledi. ''Huh, ne yapıyorsun?''

''Yalnız hissetmemeni sağlamaya çalışıyorum, devam et.'' çocuk gülümsese de boğazını temizleyerek gözlerini ikisinin birleşmiş ellerinden ayırmadan konuşmaya devam etti. ''Birisini beğenmenin nasıl bir his olduğunu buraya geldiğim ilk gün fark ettim. O kadar boğaz yakan bir duygu ki istemeden sana çekiliyordum. Elim, ayağım.'' gözlerini kırpıştırarak kafasını iki yana salladı. ''Bunun nasıl olduğunu biliyorsundur aksi halde bu kadar kolay bağlanmamız mümkün olamazdı zaten. O yüzden fazla detaya inmeyeceğim.'' onay bekler gibi saçları dağılmış sarışın adama baktı.

Kar Yanığı (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin