[24]

1.2K 135 29
                                    

Bugünün ikinci bölümü yarın bölüm gelmez:*

Multimedya: aga kendim yaptım editi, saç renklerine takılmayın
Bölüm şarkısı: Martin Garrix - In The Name of Love

William tüm bu olanlar nedeniyle hiçbir zaman kendisini şanslı hissetmemişti. Fakat şimdi yanına yaklaşmakta olan arkadaşı Fred'le şansın iyice parmak uçlarından kaymaya başladığını fark etti. ''William, nereye kayboldun?'' William geriye doğru bir adım atarak elini ensesine götürdü mahçupça. ''Sir Aleksi'den bana kıyafet temin etmesini istemiştim. Malum buraya pek kendi isteğimle getirilmediğimden yanımda eşyalarım yoktu. Sağ olsun onları verdi.'' Fred anladığını belli edercesine kafasını aşağı yukarı sallarken ''Yanakların kızarmış.'' dedi konudan bağımsız. Gerilen kıvırcık saçlı çocukla ''Şaka yapıyorum.'' dedi.

''Eh, iyi~" gözleri kısılarak gülen William, bir adım daha geri giderek çaktırmadan ondan uzaklaşıyordu. En azından bunu yapmalıydı. ''Fred!'' geçen gün duyduğu ses kulaklarına ulaştığında bunun yırtıcı Ron'dan geldiğini fark etmişti. Tanrı şahitti ki bir gün bu çocuğu öldürecekti. Hatta bir günü beklemesine gerek yoktu kendisine bıçak çektiği için zaten öldürülmeyi çoktan hak etmişti. ''Yaklaşma.'' dedi William Ron'a kısık gözlerle bakarak. ''Ne diyorsun lan sen?'' aldığı cevap bir o kadar kendi cümlesi gibi kabaydı. ''Fred'e bakmaya geldim. Seninle bir işim olduğunu nerden çıkarttın?''

''Beni tanımıyorken bıçak çeken bir herifi kendimden uzak tutmak için, benimle işi olmasını mı beklemeliyim?'' yalandan hayret edercesine güldü. ''Fred, ben gidiyorum. Sonra tekrardan konuşuruz, bu sıkıcı akşamı eğlenceli bir hale getirdiğin için teşekkür ederim.'' bahanesini de bulmuştu. Her şey yolundaydı. Fred ikilinin tartışmasının bittiğine emin olduktan sonra Will'e gülümseyerek ''Ben teşekkür ederim, kendine dikkat et." dedi. Sol kolu kendisinden kısa sarışın çocuğun omzuna dostvari bir şekilde sarıldığında ikili, William'ın onları son kez süzen memnun gözlerine karşılık vererek, uzaklaşmasını izledi. ''Bu çocuktan hiç haz etmiyorum.''

''O da sana bayılıyor, bebeğim.'' Ron her zamanki gibi öfkeli bir şekilde Fred'e bakarak kekeledi. ''B-bana bebeğim deme.'' kızıl çocuğun gülüşüyle daha da sinirlenen beden, omzundaki kolu ittirerek ''Hem sen yeni tanıştığın birisiyle nasıl bu kadar samimi olabilirsin?'' diye cırladı. Hırçın bir şekilde alnına dökülen düz saçlarını iteklerken kendisine gülerek bakan Fred'e karşılık olarak öfkeli bakışlarını yolluyordu. Bu koca adamı kimseyle paylaşmak istemiyordu. Kendisine henüz itiraf edememişti ama Fred oldukça ilgi çekici bir adamdı. En azından en yakın arkadaşının(!) belki de tek arkadaşının o kıvırcık saçlı şeytanla arkadaş olmasını istemiyordu. Onu kendisine saklamak istiyordu.

''O iyi bir çocuk, Ron.'' çocuğun neden bu kadar sinirlendiğine anlam verememişti. Ron her zaman böyle sinirli ve aceleci bir çocuktu. Aralarında iki yaş olmasına rağmen sanki on yaşındaymış gibi davranıyordu. ''Sonra görüşürüz.'' bu kadar gürültülü bir gecede bir de Ron'la uğraşmak istemediğini fark ederek uzun bacaklarını saran, sarışın çocuğun gördüğü zaman ona çok yakıştığını düşündüğü gri dar kesimli pantolonuyla salondan çıkmak üzere hareketlendi. ''Görüşürüz.'' diye arkasından hüzünlü bir şekilde mırıldanan çocuğu duymayarak. Ron, her zamanki gibi yine tek kalmıştı.

-

William Aleksi'yi arasa da bulamamıştı.

Üzerindekileri çıkartarak kenara koyduktan sonra her sabah dişlerini fırçaladığı ve iki günde bir duş aldığı banyoya doğru ilerledi. Kapını açtıktan sonra içerisinin soğuk atmosferine titreyerek, küvetin vanalarını açtı. Su dolmaya başladığında titrek bir nefes alarak eliyle sıcaklığını kontrol etti. Suyun gittikçe ısındığını fark ederek tıpayı taktı ve sıcak suyun hızlı bir şekilde dolmasını izledi huzurla.

Kar Yanığı (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin