Bazen hayatımızda hiç bir şey yolunda gitmez.. Tükenmişliği, acıyı ve çaresizliği dibine kadar hissederiz.
Hayat bazen size ışıldar benimkinin karardığı gibi.. Hayatının bütün yıkıntısını tek başına kucaklamış bir kızdan bahsediyoruz...
İKİ TANRI:...
Saate baktığımda derse 20 dakika kaldığını gördüm. Telaşla kıyafetimi değiştirdim. İlk ders; "Tarih mi?" Demek burdada tarih işleniyordu.. En azından Matematik yok. "Yeni gelenler ilk olarak tarihimizi öğrenir." Dedi Hera. Bunun kampta yapılması gerekmez miydi? Her neyse, bu derse girmek zorundayım. İlk günden devamsızlık yapmak olmazdı.
"Bana dersliğin yerini gösterebilir misin?" Sınıfı bulmakla uğraşmak istemiyorum. "Tabi, gel göstereyim." Yanıma ders programını, kalemliğimi ve çantamı alıp çıktım. Kitap koymamıştım. Gerekli olacağını düşünmüyorum. "Tarih dersleri genelde kütüphanede işlenir, Profesör kitaplarla örnekler vermeye bayılır."
Kitap okumaya bayılırdım! Daha doğrusu Manga okumaya bayılırdım. Burda manga olacağını sanmıyorum. Beyaz, altın işlemeli bir kapının önüne geldik.
"İşte burası.. Bol şans!"
Şimdiden gerilmeye başlamıştım. Yeni bir okul, yeni bir sınıf. Okuldan nefret ederdim. Zorbalar bir araya toplanır, ezik olarak gördüğü kişilerle dalga geçerlerdi. Popüler oldukları için kimse bir şey demezdi. Öğretmenler bile... Titreyen ellerimi kapıya uzattım. Arkadan bir ses gelince duraksadım.
"Hadi bakalım! Başarabilirsin, sadece kapıyı açacaksın. Biraz acele eder misin?"
Yanılmıyordum. İğrenç varlıklar her yerdeydi. Kapı kolunu sıkıca kavradım ve kapıyı açtım. Tuttuğum nefesimi dışarı verdim. Çocuk bana değmeden yanımdan geçti. İçerisi çok güzeldi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Profesör vardı. Geç kaldım galiba. Geç kaldığım için özür dilemeli miydim? O çocuk direk yerine geçmişti. Yinede ilk gün iyi bir izlenim bırakmalıydım.
"Geç kaldım, kusura bakmayın."
Profesör gülümsedi.
"Geç kalmadın.. ben erken geldim, kendini tanıt lütfen"
En sevmediğim şeylerden biride buydu. Kendini tanıtmak. Ne diyeceğimi bilmiyordum.
"Ben Lexi Coldbrine, Ebeveynlerimin kim olduğunu bilmiyorum."
Gözüm boş yerlere bakarken Alexia'yı gördüm. Bana dik dik bakıyordu. Ona 'Ne var?' Dercesine baktım. Bana değişik bir bakış atıp elini kaldırdı. Sırıtarak konuştu.
"Lexi, bende oturabilir Profesör."
Onla oturmak istediğimi kim söylemişti? Bana emrivaki yapmaya çalışıyordu. Profesör bana baktığında benim cevabımı beklediğini anladım. Şimdiden sevmiştim Profesörü. Alexia'ya nefret dolu bir bakış attım.