"Başım belada galiba."
"Neden?" dedi Taehyung başını kitaptan ayırıp gözlerime baktı.
"Bu güzel görüntü ölene kadar aklımdan çıkmayacak. Sonsuza kadar seni izlemek istiyorum. "
Güzel geçen gecenin ardından gelen günü de ondan ayrılmadan geçirmek istedim. Israrlarıma dayanamayan Taehyung şömineyi yakmıştı. Aşağıya inmemiştik, kitabevine. Şöminenin yakınına oturup sırtına da arkadaki kanepeye yaslamıştı. Çağırmasına gerek olmadan bırakmıştım bende başımı kucağına. Bu halimi garipsemeyip gülmüştü.
Taehyung sadece şöminede yanan ateşin çıtırtılarının duyulduğu ortamda kitabını okumaya devam ediyordu. Bende başımı kucağına yaslamış, bazen yüzünü izliyordum bazen ona sarılıp başımı karnına gömüyordum. Taehyung ben hareketlendikçe 'Sıkıldıysan sen de kitap oku istersen.' deyip saçlarımı okşuyordu. Bende bu hareketiyle daha da mayışıp daha çok sırnaşıyordum ona.
Elindeki kitabı yanına bırakıp gözlerini bana çevirdiğini hissettiğimde sokulduğum karnında ayrılıp ona döndüm bende. Eğilip alnımdan öptü, bu hareketiyle utandım sebepsizce çünkü çok güzel bakıyordu bana. Taehyung'un bana öyle bakması beni çaresiz bırakıyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Kelimeler olmadan sadece bakışlarıyla beni etkilemeyi başarıyordu.
"Bugünü böyle geçireceğiz anlaşıldı. Tüm gün seni kucağımda da taşımamı ister misin?" dedi Taehyung alayla.
"İsterdim ama sen beni taşıyamazsın." Dudaklarımı büzdüm sonra aklıma aniden harika bir fikir gelmiş gibi gülümseyip "Ben seni taşırım o halde. Ne dersin? Böylece asla birbirimizden ayrılmamış oluruz."
"Biraz birbirimize kişisel mesafe bırakmaya ne dersin?" dedi o da gülerek saçlarımı okşarken.
"I-ıh olmaz. Yoksa benden sıkıldın mı Kim Taehyung?"
"Senden sıkılmam mümkün değil." dedi sessizce. "Hadi biraz kalkalım sıcak bir şeyler yapalım içecek. Şömine için de odun kesmemiz lazım."
İtiraz etmeden kalktım kucağından hiç istemesem de. Gerçek anlam da hiçbir şey yapmadan sadece ona bakarak geçirmeyi istiyordum tüm günümü. Ama zaten her halükarda birlikte olduğumuz için sorun değildi.
Odun kesmeye çıktığımızda üzerimize montlarımızı geçirmiştik. Taehyung yerdeki kütüğün üstüne bir tane odun parçası koyup eline baltayı aldı.
"Sen ilk kez yaptığın için ben sana gösteriyorum. Şimdi eline baltayı aldıktan sonra kkaldırıp hızlıca savuruyorsun. Önündekini ikiye ayırsan yeter zaten çok kalın değiller. Bak izle beni." Deyip dediklerini yaptığında önündeki odun ikiye ayrılmamıştı yerinden bile kıpırdamamıştı.
"Ben deneyebilir miyim şimdi?" dedim hevesle. Taehyung elime baltayı verdi. Taehyung'un aksine hiç zorlanmadan önümdeki odunu ikiye ayırmıştım. Fakat buna Taehyung'un yüzü düştü. Çocuk gibiydi. Kendi beceremediği için kızmıştı. Halbuki ondan daha güçlü olduğumun farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Winter's Tale | Taekook
Fiksi PenggemarBana yaşadığın şehrin kapılarını aç... Başka şehirleri özleyelim orada seninle. Bu evler bu sokaklar, bu meydanlar İkimize yetmez. 09.11.20