Medyada Arslan'ımız var. Buyurun hakkındaki yorumlarınızı buraya alalım...
Satır arası yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen...
Keyifli okumalar...
***
--ARSLAN ATAHAN--
Londra/İngiltere
"......."
"Thank you , see you"
"Ah! Başım!"
Bütün gün bitmek bilmeyen toplantıların üzerine bir de bu tele-konferans çıkmıştı. Artık vücudum daha fazla dayanamayacağımın sinyallerini veriyordu. En son dün geceki sadece iki saatlik uykumu göz önünde bulundurursak şimdiye kadar dayanmam bile mucizeydi resmen.
Çalışma odamdan yatak odasına geçerken adımlarım yorgun ve bir o kadar da hızlıydı. Kapanan gözlerim yorgunluk bayrağını çekmiş bir an önce yumuşacık yatağıma kavuşmak istiyordum. Basamaklardan çıkıp odaya girer girmez üzerimdeki t-shirtü çıkartıp kendimi güzel yatağıma bıraktım. Bugün düşünmek istemiyordum. Bir an önce uyuyup yarın dinlenmiş bir şekilde işimin başında olacaktım.
Gözlerim kapanır kapanmaz her zaman olduğu gibi bir çift yeşil göz belirdi zihnimde. Ah hayır! Aklımdaki düşünceleri savurmaya çalışırken yine uykumun benden gittiğini anlamam uzun sürmedi. Bıkmıştım artık! Herkes kendi hayatına devam ederken ben her gece uykusuz kalmaktan bıkmıştım!
Yatakta daha fazla durursam düşüncelerimin beni boğacağını bildiğim için kendimi soğuk duşa bıraktım. Sıcak suyla banyo yapmayalı o kadar uzun zaman olmuştu ki. Bedenimin soğuk suyun altındaki uyuşukluk hissine alışmıştım artık.
Vücudumdan dökülen her bir damla sanki ruhumda yeni bir iz bırakıyor ve ben sadece bunu dışarıdan izliyor gibiydim. Ne kadardır durduğumu bilmediğim suyun altından zar zor kendimi çektiğimde hemen kapının kenarındaki bornozumu giyip çıktım duştan.
Üstüme bir şey giymeye gerek görmeyip sadece eşofman atımı giymiştim. En alt kiler katına inip elime rastgele geçirdiğim bira şişesini kafama dikerken gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı. Bu tadı sevmiyordum. İçki tadından nefret ediyordum. Ama gel gör ki aklımdaki düşünceleri sadece bu pislik sayesinde durdurabiliyordum. Gözleri... gülümsemesi...
......
-Ertesi gün sabah-Susmak bilmeyen telefon sesiyle gözlerimi araladığımda başımdaki keskin sancı doğrulmama engel olmuştu. Birkaç saniye gücümün yerine gelmesini bekleyip bu sefer daha dikkatli doğrulduğumda uyuyakaldığım koltuğun karşısındaki telefona uzandım. Arayan , 6 yıl boyunca burada kalmama rağmen edindiğim tek dostumdu. Hala elimde çalan telefonu yanıtladığımda Joseph çat pat türkçesiyle bana bağırmaya başlamıştı. " NERDESIN SEN?!! O Telefonu süs diye taşıyor anlaşılan !"
Onun konuşmasına her ne kadar gülmek istesem de sadece sinirli zamanlarında Türkçe konuştuğunu bilecek kadar tanıyordum onu.
" Sakin ol Joseph. Sessizdeymiş telefon duymamışım. "
"Tamam sakin ben. Haberleri gördün mü?"
" Hayır. Daha yeni uyandım Jos, ne haberi?"
"Iııı... Arslan...."
" Ne oldu dostum? Neyi uzatıyorsun böyle? Yeni girdiğimiz ihaleyle ilgili haber mi yapmışlar?"
" Nasil desem..? Abin-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVAŞTA HER YOL MÜBAHTIR !!!
RomanceBade ve Arslan' ın geçmişten gelen kavgasına bir de küçük yaşta kimsesiz kalan kalan Peri ' mizin velayeti karışınca olaylar yine başa sardı !!! İki inatçı keçi 7 yıl sonra tekrar karşılaşırsa... Yolumuz intikam, zırhımız buzdan duvarlar...Sonumuzu...