O gün Yoongi ve Kook benim çekimlerim bitene kadar evde kaldılar. O arada Jin de yanlarına katıldı. Çekime gittiğimde Kook'a olan sözümü tutup iyi bir mekan ayarlattım. Tüm masraflarını ben karşıladım. Biliyorum ki küçük tavşan Kook'un da o kocası olacak herifin de maddi durumları pek mükemmel değil. Kook'u düşündüğümden tüm masrafı üstlenip, o gün giyeceği kıyafeti de kendi ellerimle seçip evine yollattım. Tabi o giysiden ancak eve gittiğinde haberi olacak ayrı mesele.
Gittiğim çekimde çıplak pozlar verdim bir dergi kapağı için. Özel bölgeye kapatılan beyaz, ipek bir örtü dışında gerçekten tamamen çıplaktım. Aşağı yukarı dört beş saat süren çekimde alınan fotoğrafların kendi telefonuma aktarılmasını istedikten sonra eve geri döndüm. Çoktan saat dokuz on olmuştu zaten. Bizimkiler kendi aralarında konuşurlarken benim döndüğümü çok sonradan fark ettiler.
"...ne alakası var var lan? İçine patates mi konur onun? Salağa bak havuçla patatesi yan yana koyup midemi alt üst edecek. Bir daha asla yemeyeceğim senin elinden yemek. Namjoon'um olsaydı bunlar olmazdı."
"Kalk siktir kendin yap lan o zaman. Niye odun gibi dikildin ya? Aynaya bakacağına yemek yapsaydın da yeseydik."
"Kavga etmeyin artı- aa tae! Sonunda. Bıraktın beni bu delilerle akşama kadar kavga ettiler."
Yorgun yorgun kendimi Kook'un yanına attığımda güldüm. Jin ve Gi'den de bu beklenirdi zaten.
"Lise zamanlarında bile aynıydınız. O kadar kavgaya rağmen nasıl hiç küsmediniz ona da ayrı hayret ediyorum ben."
İkisi de bu lafımı umursamadı. Kook kıkırdayıp beni taklit eder şekilde o da yayıldı. Sabah olan olayı unutmuş gibiydi. Zaten neden hatırlasın ki? Önemsiz bir temastı onun için.
"Bırak bizi de senin çekim nasıl geçti? Göstersene bize de."
"Jin'in bunu diyeceğini tahmin ettiğimden direk telefonuma attırmıştım. Ne kadar zekiyim."
Doğrulup telefonu televizyona bağladım. Tüm fotoğrafları birer birer açmaya başladım. Jin anında büyük tepkiler vermeye başladı.
"Ooo!!"
"Woaaaa!!"
"Shit!"
Yoongi kendi kendine hımlayarak kafa sallıyordu beğendiklerine. Beğenmediklerine ise tch falan çekiyordu.
O sırada Jungkook ne tepki veriyor diye dönmüştüm ki gülümseyerek bir bana bir de fotoğraflara bakıyordu. Gurur ifadesi vardı gözlerinde sadece. Büyük işler başaracaksın Taetae der gibi bakıyordu. Gözlerinde başka hiçbir şey göremedim. Oysa bu fotoğraflar Yeom'a ait olsaydı böyle mi tepki verirdin Kookie?
"Woaaaaah!!!!"
"Gucci ile bir anlaşma imzalıyorum kısa zamanda. Amerika ve İtalya'nın yüzü olacağım. Bu ikilinin arasında Kore de var."
"WOAH! GUCCİ HE!"
Jin hyung bağırmayı ne zaman bırakacak diye içimden geçirdim.
"Sözleşmelere aykırı ama hem Gucci hem Chanel'in aynı anda yüzü olmak için çabalıyorum. Pek olacak gibi değil. En kötü ihtimalle önce biri sonra diğeri yapacağım."
Dilim kariyer planı yaparken aslında içimin Kook ile sakin ve huzurlu bir hayat istediğini çaktırmadım.
"Taetae, çok büyük işler başaracaksın."
Peki sen bu süreçte bana daha ne kadar çok zarar vereceksin Kookie?
"Umarım...kardeşim."
***
"Bilemiyorum, acaba bir şansını denesen mi?"
"Joon hyung, evli olan yakın arkadaşını baştan çıkart desen daha kestirme bir cevap olurdu."
Yine mükemmel üçlü olarak evimde toplandık. Joon hyungun değişen fikirlerini konuşuyoruz. Kook konusunda bir şansımın olduğunu düşünüyor. Jin ise bu fikre şiddetle karşı çıkmakla beraber acaba mı diye düşündüğünü çaktırmamaya çalışıyor.
Arkasına yaslanıp elindeki viski bardağından bir yudum aldı.
"Yugyeom, Kook'u aldattı demedin mi?"
"Ama beraberinde Kook, bu olayı yok sayıp geri barıştı da dedim. Neden kaza yaptığımı unuttun sanırım."
"O aldattığı çocuğu mu bulsak?"
"İyice saçmaladın!"
Jin arada sinirine hakim olamayıp, elindeki yemeği etrafına dökerek yerken bağırıyor.
Joon sevgilisini yok sayarak sesli düşünmeye devam etti."Ya da boşver. Kook'u etkilemeye çalışsan?"
"Bilemiyorum. O evli ve yan yana geldiğimizde hep kocasından bahsederken nasıl yapacağım?"
Doğruldu.
"İlgileneceksin. Hasta gibi davranıp evine davet et bir gece seninle kalsın."
Düşündüm. Bu mantıklı değildi ama kalbime söz geçirmekte her zamanki gibi zorlanıyordum.
"Ne yapacağım davet edip?"
"Ya işte ne bileyim hastasın sonuçta çorba falan iste. O içirsin sana. Temas kur dokun sürekli."
"NERESİNE?!"
Jin Hyung'un fesat çalışan aklına ikimiz de göz devirdik.
"Sana masaj yapmasını iste o sırada vücudunu görmüş olur kanlı canlı. Mutfağa girin beraber tatlı tatlı vakit geçirin. Gece seninle aynı yatakta yatsın. Uyur gibi yapıp yakınlaş falan."
Durup arkasına geri yaslandı ve devam etti.
"Ne bileyim işte yap bir şeyler."
"Hyung ama o ne olursa olsun evli bir adam. Ne kadar doğru bunları yapmak? Hiç ümidim yok üstelik."
"Mutlu gitmeyen düzensiz bir evliliği er ya da geç gözden geçirecektir. Bu süreci hızlandırmasına yardım ediyoruz sadece. Yoongi'nin yardımı da bu konuda iyi olurdu ama o bu işlere katiyen karışmaz."
"Bir gecede olacak değil ama bu. Sonrasında ne olacak?"
"Sonrasını da sonra düşünürüz. Olmadı kıskandırmaya çalışırsın."
"Kimle ama?"
"Ulan modellik yapan adamsın onu da mı bana soruyorsun?"
Durup koltuğa biraz yayıldı.
"Jin ile yakın zamanda bir parti falan düzenleriz bu iş için. O partide kıskandırırsın."
"Peki ya olmazsa?"
"DEDİ YA SONRASINI SONRA DÜŞÜNÜRÜZ DİYE!"