"Hadi ulan hazır değil mi hala? Az sonra gelecekler hala hazırlık yapıyoruz işe bak arkadaş ya."
"Basın gelmiş. Kapıda bekliyorlar çekime başlamak için."
"Almayın sakın içeriye aman ha! Davete önemli insanlar gelecek. Dışarıya laf çıkmamalı."
"Almıyoruz be Seokjin hyung tamam. Taehyung da geliyor değil mi?"
"Gelecek. Yanında önemli birini daha getirecekmiş. Bekleyin tanıştıracağım sizi dedi."
"Kimmiş bu şimdi? En yakın arkadaşımı kapacaklar az kaldı. Söyledi mi kim olduğunu?"
"Söylemedi Jungkook nerden bileyim abiciğim? Biliyor olsam sizi tanıştıracağım mı der abiciğim? He abiciğim?"
En yakın arkadaşım diyen ağzına tuvalet terliği ile vurayım dememek için zor tuttum kendimi. Bu kadar cefayı sizin aşkınız için çekiyoruz dememek içinse uzaklaştım Kook'un yanından. Az ötede hazırlıkları kontrol eden sevgilimin kollarına attım kendimi.
"Namjoon, bu kadar uğraş boşa gitmez değil mi?"
"Umuyorum gitmez hayatım. Taehyung'un çok zarar göreceğine hiç şüphem yok."
"O mu görecek tek zararı? Güzel Jungkook'um da mahvolacak. Onların abileri olarak her şeyi kontrol altında tutmalıyız Joonie. Bu arkadaşlık biterse, her şey kötü sonlanırsa kendimi suçlu hissederim. Tae'nin de Jungkook'un da zarar görmemesi lazım."
Bana dönüp alnıma küçük bir öpücük bıraktı.
"Elbet zarar görecekler. Önemli olan birlikte kalmayı başarmaları. Jungkook bırakmaz sanmıyorum ama Taehyung gitmeye eğilimli. Her an çekip gidebilir gibi geldiği için götünden ayrılmıyorum, sürekli arayıp soruyorum bunca işin arasında."
"Jungkook ne yapmaya çalışıyor sence?"
"Ah bir bilsem hayatım. Aldatılmasına rağmen Yeom'a dönüyor, Tae ile öpüşüyor, öpüştükten sonra Yeom ile yatıyor. Dengesizleşti ve umarım bunların altından iyi bir şey çıkar."
"Yeom'a bakarken hiç aşkla bakmıyor o Joon. Farklı bir şey var bu işin içinde bak izle gör. Benim pek yetenekli her şeyi çok iyi bilen ve dünyanın en yakışıklı erkeği sevgilim demişti dersin."
Joon göz devirirken uzaklaşıp geri döndüm hazırlıklara. Ara ara Kook'un dalgın bakışlarını izledim uzunca. Düşündüm bu işin ne olacağını. Kesin olan tek mesele her şeyin uzun bir süre kötü gideceğiydi.
***
Yanımdaki o güzellik abidesi ile basına pozlar verirken neşem oldukça yerindeydi. Soruları cevapsız bırakmamızın yanı sıra tıpkı New York 'ta katıldığımız davetlerde olduğu gibi içimiz sevinç doluydu. Çılgın ve bir o kadar da profesyonel pozlar eşliğinde hızlı adımlar ile içeriye girdiğimizde sonunda elini tutabilmiştim sevgili Jimin'in. Kamera karşısında rahat olmamak ayrı bir meseleydi.
Tüm telefonlar toplandığı için kimseden laf çıkamayacaktı nasıl olsa.
Bir masaya geçerken ikimiz için de birer kadeh şampanya almayı ihmal etmemiştim.
"Jimin, iyi ki geldin! Gerçekten o kadar iyi geldi ki bu bana. Sanki tüm yüklerim gitti birer birer."
"Bana ihtiyacın olduğunu hissettim Taetae."
"Yüce Park Entertainment'in iki patronundan birisi Park Jimin ve dünyaca ünlü model Kim Taehyung yeniden bir arada!"
Yarının manşetlerindeki başlık bu olacaktı. Jimin, o güzel narin sesi ile kahkahayı patlattı. Onun gelmesi bana kendimi öyle güzel hissettirmişti ki...