12- Bu Yanlış.

179 10 0
                                    

Taehyung'u öpüp çekildiğimde gerçekleşen küçük diyaloğun ardı Kook'un çekip gidişi ve çakma sevgilimin de onun ardından koşuşu oldu. Jungkook denen şu evli çocuk, Taehyung'dan hoşlanıyordu. Aralarındaki asla arkadaşlık ilişkisinden ibaret değildi ama Tae bunu göremeyecek kadar aşık ve saftı.

Jungkook, o kocası olacak heriften nefret ediyordu. Bunu nasıl anlayamamıştı hayret ediyordum zaten. Dünya'nın en ünlü modellerinden birisi olan Kim Taehyung nasıl bu kadar saflaşmıştı? Birbirinden haberi olmayan bu ikiliye gülerken Hoseok geldi yanı başıma.

"Birbirlerini seviyorlar Hobiee. Çevrelerindeki o insanlar da bunu anlayamayacak kadar masum."

"Jungkook, işi bittiğinde koşa koşa Tae'ye gidecektir. Biraz daha zamanı var sadece."

"Ne yapacaksanız çabuk yapın Hoseok. Tae çok acı çekiyor. Ne olduğunu bilmiyorum, senin Jungkook ile ne işin var bilmiyorum ama ne yapıyorsanız çabuk yapın. Tae, vazgeçmeye çok yakın ortak. Ben onu iyi tanıyorum."

"Aşk bitmez Jimin. Onlar acı çeke çeke birbirlerine yakınlaşacaklar çünkü unutma ki aşk acı çekmektir."

Elini omzuma vurup uzaklaştığında az önce tanıştığımız çocuklardan birisi olan Yoongi geldi yanıma.

"Bir boklar çevirdiğinizi anlamadığımı sanarak böyle böbürleniyorsanız yanılıyorsunuz ikiniz de."

Gülerek bakışımı hızla ilerleyen Hobi'den çekip bu kedi suratlı çocuğa çevirdim. Susmadan devam etti.

"Tae'yi iyi tanırım. Ani kararlar verecek birisi değildir. Ani kararları Jungkook verir. Senden uzun süredir hoşlanıyor olsa bundan haberimiz olurdu."

"Neden haberimiz olurdu dedin?"

Alaycı bir sırıtma vardı suratımda. Zekiydi ama belli edersem yenilmiş sayardım kendimi.

"Jungkook ile Taehyung birbirinin sıçtıkları boku bilirler. Bu masala inanmamı beklemeyin benden."

"Öyle bir beklentim olmadı ama biz Taehyung ile birbirimizi gerçekten seviyoruz. Uzun bir süreden beri. Seni inandırmak gibi bir çabaya gireceğimi mi düşünüyorsun?"

"Ben ne düşündüğümü de, ne düşünmediğimi de iyi biliyorum Sayın Park. Hiç şüpheniz olmasın."

Yanımdan ayrılıp kalabalığa karıştığında güldüm. Madem onu bu kadar iyi tanıyorsun, neden aşkını fark edemedin diye bağıracaktım ki durdum. Tae'nin neden NY'a kaçtığını daha iyi anladım.

***

"Jungkook! Dur dedim sana!"

Mekânın arka kapısından çıkan güzel arkadaşımın kolundan tutup hızla kendime çevirdim. Kızgındı. Yüzüme bir yumruk savuracak gibi oldu ama kendini tutup elinde tuttuğu ceketini yere attı.

"Gerçekten seviyor musun onu?"

Sesi normalin aksine ciddi, sert ve yüksek çıktı.

"Kook, bak tamam kızıyorsun bana ama yapma böyle. Gerçekten söyleyecektim sana."

Çenesini sıvazlayıp kahkaha attı.

"Gerçekten haklı o adam değişmişsin! Eskiden olsa her şeyini söylerdin bana! PEKİ YA ŞİMDİ?"

Gülerken devam etti.

"Seviyorsun onu. Doğru ya gayet güzel bir adam. Neden sevmeyesin. Seviyorsun değil mi?!"

Bana dönerek ciddileşti. Ne yapacağımı kestiremiyordum.

"Tanrım gerçekten seviyorsun ve benim bundan yeni haberim oluyor! EVLENECEK MİSİN YA ONUNLA?"

"SENİN GİBİ Mİ KOOK?"

Sustu ve gözlerime baktı. Gözlerinin dolduğuna şahit oldum. Her şey nasıl da ani gelişiyordu.

"SENİN GİBİ Mİ MESELA! Senin yaptığın gibi mi evlenmemi bekliyorsun? NE İSTİYORSUN SÖYLESENE?! Yetmedi mi canımı yaktığın?"

Yaklaşıp yüzüme iyi bir tokat indirdi. Neden böyle davrandığını biliyor muydum? Hayır. Koca bir soruydu bu. Neden? Tüm hayatımı mahveden soru.

Gözlerimi kapatıp durdum öyle. Göğsüme vurdu ağlayarak. Neden ağladığını bilmeden durdum.

"LANET OLASI BANA VUR AMA AĞLAMA!"

Eminim neden ağladığını o da bilmiyordu.

Göğsüme vurdu. Yaklaştı ve ben de onu bir cesaretle duvarla arama aldım. Daha az önce Jimini öpen dudaklarımı onun o kutsal dudaklarına yasladım.

Anında karşılık vermesine şaşırdım. Neticede beni itip tokat atmasını bekleyen aciz bir canlıyım.

Kollarını boynuma sarıp iyice gömüldüğünde ne olduğunu idrak edemiyordu beynim. Daha dün en yakın arkadaşım diye seslendiğim kişi ile şimdi ikinci kez ciddi anlamda öpüşüyordum. Şimdi şu kapıdan Yeom çıksa hiçbir açıklamamız yoktu.

Öncekinin aksine alıştığım için iyice gömüldüm dudaklarına. Vücudunu, kendi vücudum ile sıkıştırdım. Bir elim belini okşarken diğeri yüzünü okşadı. Ağlayarak dudaklarımdan çekildiğinde kısık sesle mırıldandı.

"Tae yapma, aklımı karıştırıyorsun nolur yapma."

Hiçbir şey söylemeden dudaklarıma tekrar küçük bir öpücük bıraktı.

"Sen benim en yakın arkadaşımsın bu yanlış, yapma."

Daha derinleştirip dilini kendi dilim üzerinde gezdirip şapırtılı bir sesle yine çekildi.
Benzer bir söz söyleyip dudaklarıma geri yapıştıktan sonra çekilmesine bir daha izin vermedim. O da çekilmeyi istemedi. Gereken cevabı almıştım.

Sokak arasında olmamıza aldırmadan üzerindeki gömleğin iki üç düğmesini açıp içimi yakan tenine dokundum. Öyle pürüzsüzdü ki...

"Böyle mi dokundu sana?"

Dolu gözleri ile yere baktı.

"Ben sana kıyamam Kook. Ben sana dokunmaya bile kıyamam. O sana böyle mi kıydı?"

Dolu gözlerim ile boynunu öptüm. Ona dokunmama izin verdi. O ağladı, ben ağladım. Durulmamız zaman aldı.

Lakin ne yazık ki bu yalan ilişkiyi, bir müddet daha sürdürmeyi düşünüyordum. O nasıl gözümün önünde kocası ileyse, ben de gözünün önünde sahte sevgilim ile olacaktım.

 O nasıl gözümün önünde kocası ileyse, ben de gözünün önünde sahte sevgilim ile olacaktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(2021...)

Best Friends/TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin