13- Ne Çeviriyorsun?

174 9 0
                                    

"İki aptaldan daha ötesi değilsiniz."

"Belki şaşırırsın ama bu defa katılıyorum Jimin'e."

Dün gecenin ardından Hoseok, Jimin ve ben üçlüsü fikir birliği yapıyoruz. Buna fikir birliğinden çok, bir olup bana salak deme toplantısı demek de olabilir.

"Ayrıca şu Yoongi denen çocuk salak değil öyle kandırmaya çalışıyorsunuz ama."

Hoseok haklıydı. Yoongi aramızdaki en cin fikirli ama en umursamaz insan olabilirdi. Jungkook'u kardeşi olarak görüp benden bile korumaya çalışması sorun çıkarmasa her şeyi bilmesinde bir sakınca da yoktu aslında.

"Yoongi'nin bu oyuna inanıp inanmaması önemli değil Hoseok. Asıl mesele, bu iki gerizekalı dün kavga edip öpüştüler ama hala aptal gibi arkadaş ayağı çekmeye devam ediyorlar. Hangi devirde görülmüş arkadaşların birbirleri ile öpüştüğü ulan?"

Jimin sinirliydi. Hatta patlayacak bir bomba gibi hazırda bekliyordu demek de doğruydu ama benim ne suçum vardı? Dün öylece öpüştükten sonra bile Jungkook kocasının yanına koşmuştu. Bir adım atsa üç adım geri gidiyordu ve bu beni de şaşırtıyordu artık.

"Dün içeriye geri döndüğünde dudağın öpüşmekten kıpkırmızıydı ama hala arkadaşsınız. Seni benden kıskandı ve kavga ettiniz ama hala en yakın arkadaşsınız."

Jimin, benim üzülmemden korkan sadık bir dosttu. Siniri de bu yüzdendi.

Hoseok susup sadece gerekli yerlerde konuşmaya devam etti. Her zaman olduğu gibi gözlem modundaydı.

"Jimin, evet öpüştük ve daha sonrası beni orda bok gibi bırakıp kocasının kollarına koşan oydu. Onunla çıkacağım her yola hazırım ama lanet olsun ki beni sadece kullanıyor gibi hissetmeye başladım anlıyor musunuz?"

"Üniversite zamanlarından beri sana bir yalvarmadığım kaldı bırak artık şu çocuğu diye."

Hoseok atlayıp Jimin'e cevap verdi:

"O iş öyle kolaydı zaten."

"Ne olacak o zaman böyle?"

Güzel bir soruydu. Sahiden, ne olacaktı böyle?

***

"Ulan olaydan geri kalmayı hiç sevmem. Hemen olan biteni en ufak ayrıntısına kadar anlatıyorsun yoksa makyaj malzemelerim ile döverim seni."

"Hyung..."

Namjoon hyung'un bürosunu işgal ettiğimiz kaçıncı gün? Bilmiyorum. Açıkçası daha birçok şeyi bilmiyorum. Bazen kimim ben diye uyanıyorum. Tanrı'nın aciz bir kulu olmaktan başka neyim? Neden buraya geldik ben daha küçücük çocukken, neden tanıştım onunla? Fena mı oldu tanıştım da? Acı mı yoksa mutluluk mu veriyor o bana?

Kimisinin cevabının olduğu, kimisinin olmadığı sorulardı bunlar kendime sorduğum. Bildiğim şeyleri bile unuttuğum...

Bir başka soru da Jungkook ile gerçekte ne olduğum.

"Hyung, biliyorsun her şeyi zaten. Neyi anlatayım başka?"

"Lan piç, yanında tutup da arkadaş olduğun o Hoseok, Yugyeom'un Kook'u aldattığı herif değil mi? Ne çeviriyorsunuz siz?"

Ağzıma saniyeler önce aldığım sıcak kahveyi püskürtmem, duyduklarımı algılamamdan hemen sonra olmuştu.

"Ne diyorsun oğlum sen? Ne dediğinin farkında mısın? Hoseok iyi insandır, asla yapmaz böyle bir şeyi."

Hyung deyip karşısında saygıdan kedi kesildiğim arkadaşıma birden kaplan oluvermiştim. Hoseok yapmazdı. Yapmazdı...

Joon ayağa kalkıp beni geri oturttu.

"Sakin olmalısın Taehyung."

Jin olanları benim gibi algılamaya çalışıyordu.

"Tae, Jung Hoseok isimli dün yanımıza gelen ve bize senin için güler yüzle diklenen o kişi ile arkadaş değil misin?"

"Dostum o benim Seok. Her konuda bana destek çıkan dostum o benim. New York'ta aynı üniversitede okuduk biz. Onlar o şirketi beraber kurduklarında ben vardım yanlarında. Ne dediğinin farkında mısın sen? Bir karıncayı bile incitemez o, şimdi karşıma geçmiş senin aşık olduğun adamın canının yanmasına sebep oldu diyorsun."

Joon bu defa sesini yükseltti.

"Çocuk, kes sesini. Diklenmek yerine olanları anlamamıza yardım et."

Lafa Jin girdi.

"Dün siz üçünüz beraber çıkıp gittikten sonra ben partiyi sonlandırdım ve en sonunda evi falan toplatıp Jungkook ile baş başa oturduk. Yugyeom da sizin ardınızdan çıkmıştı zaten. Sonra içmeye devam ettik üçümüz. Canının sıkkın olduğunu görünce bayağı ısrar edip zorla anlattırdım birkaç şey. Yugyeom bunu o senin arkadaşın ile aldatmış. Öyle söyledi."

Soluklanıp devam etti.

"Olanları bilmiyorum dedi. Onu affettim ama bu işin peşini bırakmayacağım dedi. Senden için de, Tae bilmiyor o kişinin kendi arkadaşı olduğunu sakin söylemeyin dedi ama ben...
Ben, sen biliyorsun sandım."

***

"Jimin gerçekten ne dönüyor anlayamıyorum ve o kadar yoruldum ki ben artık. Hoseok Yugyeom ile beraber, Jungkook benimle öpüşüyor ama Yugyeom ile evli."

"Acaba şöyle bir baş başa dağ evine mi gitseniz Kook ile iki günlüğüne? Belki sarhoş edip öğrenirsin."

"Bana her şeyi anlatırdı Jimin. Ne oldu şimdi anlamıyorum. Gerçekten bazen gitmek istiyorum temelli olarak buralardan. Kore artık bana hiç iyi gelmiyor Jimin. Burası beni artık çok boğuyor."

"Benim tanıdığım Tae, asla pes etmez. Biraz daha dayan olur mu? Önce olanları bir çözelim. Eğer sonra da hiçbir şey olmazsa söz veriyorum Hoseok, sen ve ben gideceğiz burdan. Bizzat ben götüreceğim seni burdan. Tamam mı?"

Kafa salladım. Jimin dediğini yapardı. Ben artık gitmek istiyordum. Bu yorgunluk, bu aşk beni günden güne öldürüyordu.

Best Friends/TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin