14- Büyük İtiraf.

185 9 0
                                    

Kısa sürecek olan sevgili numaramızın sonlanmasına son iki var. Jin ve Namjoon denilen, henüz yeni tanıştığım ikilinin dağ evinde bir haftasonu geçiriyoruz. Tüm planlar bu yönden yana. Güzel ortağım Hoseok da aramızda.

"Jimin, anlamıyorsun. Bu gerekliydi diyorum sana. Tae'ye anlatamam ama en azından sen bir amaç uğruna bunu yaptığımı bil."

Bahçede bir ateş etrafında etleri pişirme görevini üstenmemin tek amacı Hoseok ile şu konuyu konuşmak olmuştu. Çöp şişleri çevirip sakin görünmeye çalıştım.

"Amacı mı var bunun Hoseok? Tae, Kook'a aşık diye onları ayırmaya mı çalıştın sen yoksa?"

"Jimin saçmalama! Neden böyle bir şey yapayım?"

"Bunu yapmak için geçerli bir sebebin var Hope. Tae kaç gün kaç gece ağladı bize onun için. Duruma el atmak istemiş olabilirsin."

"Jimin ben böyle bir sebep için yapmadım bunu. Yakında öğreneceksiniz zaten şimdilik kimseye çaktırmayıp bana güvenin. Lütfen!"

"Hope, sana o gece de söyledim bak her ne işin varsa bizden gizli çabuk halletsen iyi edersin. Tae vazgeçmeye yakın bilesin. Üstelik ben ona bir söz verdim. Eğer hiçbir şey düzelmezse onu alıp New York'a geri döneceğim."

Hope, avucunun içini alnına vurup onu izleyen Yeom'a baktı.

"İzin verme Jimin, izin verme."

"Çek şu orospu çocuğundan gözlerini. Yoongi denen çocuk sizi gözetliyor. Burdan ağzın yüzün kaymış şekilde ayrılmak istemezsin diye umuyorum. Tanrım! Sana olan güvenim kırılıyor Hope. Ne bok yapıyorsan çabuk yap."

Neydi bu amaç Tanrı aşkına? Bizi bile kaybetmeyi göze alacak kadar ne bok yiyorsun sen bu herifle Hope?

Elimdekileri, yanımıza gelen Jin'e devredip az ötede onlarla beraber mutsuz bir şekilde oturan çakma sevgilimin kollarına attım kendimi. Son golleri atmaya çalışıyorduk.

"Sevgilim, bu Hope tüm işleri üzerime yıkıyor sabahtan beri."

Sahte bir şekilde gülüp alnıma öpücük kondurdu. Normalde olsa benden dayak yiyecek olan Tae, şimdilik yırtıyordu.

"Döveyim Hope'u."

İçimden haykırdığımı belli etmemeye çalıştım. Dudaklarına küçük bir öpücük bırakıp başımı göğsüne koyarak diğerlerine baktım. Yoongi zerre inanmadığı için dalga geçer gözlerle bakıyordu.

Tae ile Kook'un birbirini izlediğini anladığımda Yoongi denen şu gıcık hariç ilgi anlanımın dışına çıktı. Başımı kaldırıp Tae'ye baktığımda trip atar gibi biraz uzaklaştım. Yüzümse kıskandığımda olduğu gibi ciddiydi şu an. Tae bu küçük oyuna uyup panikleyerek bana baktı, onunkine nazaran küçük olan bedenimi geri kendisine çekse de geri uzaklaştım. Muhtemelen bana gıcık olan Jungkook'a da sinirli bakışlarımdan attım.

Eğer olur da her şey mükemmel sonlanırsa Jungkook bana kızacaktı, bir süre de ısınamayacaktı.

"Aşkım."

Cevap vermeden arkama yaslandım usulca. Elini bacağıma koyup üzerime eğildi. Öpecekti ki geri çekilip ayağa kalktım. Hope'un yanına yürüdüğümde de arkamdan geldi. Karşılığında Jungkook'un sinirli bakışlarını, sinirden titreyen ellerini aldık.

Yanında Jin'in de olduğu Hope'un yanına gittiğimizde kavga ediyor gibi davranışlar sergilesek de konuşmalarımız apayrıydı.

Arkadan sarılan Tae'yi ittim.

"Jungkook bana çok sinir olacak bu işten sonra."

Tae, hatasını telafi etmek isteyen erkek arkadaş modunda bu sefer de ellerimi tutup beni kendine çekti.

Best Friends/TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin