İşte size yeni bölüm. Bu bölümü yayınlamam konusunda beni destekleyen ve moralimi yükselten rozagulmete21, mirkwoodlu ve FuldenG'ye çok teşekkür ederim. Bu bölümü üçünüze ithaf ediyorum. İyi okumalar.
Karnımda ki ağırlık ile rahatsızca yerimde kıpırdandım ve gözlerimi açtım. Etrafa kısaca göz attığımda kendi dairemde olduğumu anladım. Yanıma baktığımda kısa bir an şaşkınlıktan donup kalsam da hemen kendimi toparladım ve yanımda kollarını bana dolamış Ares'e döndüm. Onun o muhteşem yüzünü incelemeye başladım. Ne kadar da kusursuz du... Ben onu izlemeye devam ederken birden gözleri açıldı. İstemsizce küçük bir çığlık attım. Benim çığlığımı duyduktan sonra yüzünde muzip bir ifade ile konuşmaya başladı.
"Beni mi izliyordun karanlık prenses?"
Sorduğu soru karşısında kısa bir an için afalladım. Telaş ile konuşmaya başladım.
"H-hayır. B-ben sadece... şeyy."
Benim kekelemem karşısında küçük bir kahkaha attı ve konuşmaya başladı.
"Ahh. Sakin ol prenses."
Benimle alay etmesine karşılık kaşlarımı çattım ve konuşmaya başladım.
"Ben sakinim zaten. Tamam mı? Ayrıca benimle dalga geçmeyi de kes!"
"Hoop. Sakin ol bakalım hırçın tanrıça. Birşey demedim."
Bir süre sessizlik oldu, birbirimize o kadar derin bakıyorduk ki... Farkında olmadan yakınlaşıyorduk ve geçen her saniye kalp atışlarımın hızı katlanarak artıyordu. Birkaç saniye sonra dudaklarımın üstüne kapanan sıcaklık ile titrediğimi hissettim. Yumaşak başlayan öpücük, benim karşılık vermem ile daha sert bir hal aldı.
En son ayrıldığımızda ikimizde nefes nefese kalmıştık. Uzun bir süre birbirimize bakmıştık. Aklıma gelen düşünce ile panik içinde konuşmaya başladım.
"Ares, ben... şeyy. B-ben, bu yaptığımız yanlış ve-"
"Şşş. Sakin ol. Bu yaptığımızın hiçbir yanlış tarafı yok."
"Ama beni anlamıyorsun. Sen Artemis ile-"
"Artemis benim sadece sırdaşım, arkadaşım. Sen; benim sevdiğim, biriciğim ve prensesimsin. Tamam mı?"
Başımı onaylarca salladım. Yavaşca yaklaştı ve fısıldayarak konuşmaya başladı.
"Seni seviyorum. Dün yaşanan olay bir daha asla yaşanmayacak. Hayatım pahasına bile olsa bir daha zarar görmene asla izin vermeyeceğim. Bana güven, tamam mı?"
"Sana güveniyorum ve seni seviyorum."
-----------
Benim odamda yaptığımız romantik konuşmanın ardından terasa çıkmaya karar verdik. Terasa girdiğimiz andan itibaren herkes bize döndü ve şaşkınca bakmaya başladılar, sanırım bu bakışların sebebi Ares ile el ele tutuşuyor olmamızdı. Yanlarına vardığımızda hepsinin gözlerinin içine baktım. Son olarak Apollon'a baktığımda muzip bir şekilde sırıttığını gördüm. Tam da tahmin ettiğim gibi Apollon bizimle dalga geçme fırsatını kaçırmayarak konuşmaya başladı.
"Ooo. Çifte kumrular, ne kadar hızlı çıktınız siz de. Nyx, geleli birkaç gün oldu ama hemen işi pişirmişsiniz."
Apollon, bu patavatsız yorumuna karşılık hepimizden aynı tepkiyi gördü.
"APOLLON!"
"Pekala, kızmayın. Sadece gerçeği söylüyo-ahh tamam sustum."
Apollon cümlesini bitiremeden Afrodit tarafından kafasına şaplağı yedi. Biz Apollon'un bu haline gülerken, o bize kaşlarını çataarak bakıyoru. En sonunda koltuklara oturduk ve sohbet etmeye başladık.
------------
Terasta yapılan sohbet Ares ve benim aşk hayatımıza yönelik olduğu için, içim sıkıkmıştı. Kısa bir süreliğine oradan kaçıp, dinlenmek için odama doğru yürüyordum. Birden kolumda ki baskı ile şaşırıp kalsam da hemen kendimi toparladım ve arkamı döndüm. Gördüğüm kişi ile istemsizce kaşlarım çatıldı. Soğuk ve mesafeli bir ses ile konuşmaya başladım.
"Ne istiyorsun?"
Çoookkk özür dilerim. Yazdığım bölümü yanlışlıkla sildim. Sizi bekletmemek için de kısa bir bölüm yazdım. Artık bölümleri hafta da bir yayınlayacağım. Çünkü TEOG'a giricem ve sıkı çalışmam gerekiyor. Lütfen vote ve yorum vermeyi unutmayın. Sadece o küçük yıldıza dokunsanız/tıklasanız yeterli. Esen Kalın. :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olimposun Ruhu
FantasyO bir tanrıça, Karanlığın tanrıçası... Tanrıların bile korkulu rüyası olabilecek olan bir kişi. Düşmanlarının kabusu. Ondan kaçabilirler mi? Asla! Peki o, onların kaçmasına izin verir mi? Asla! Çünkü o, karanlık tanrıça ve onlar asla ondan kaçamazla...