Bölüm sonunda yazanları okuyun!
Nyx, uzun elbisesi ile odasına doğru gidiyordu. Gece kadar mavi olan pelerini ise elbisesi ile birleşip büyük bir ahenk ile salınıyordu. Kaşlarını çatmış dalgın bir şekilde ilerliyordu.
Her şeyden önce olacak olanlar onu korkutuyordu. Karanlığın tanrıçası korkuyordu, hemde deli gibi. Bunun nedeni ise bariz bir şekilde ortadaydı. Sevdiklerine zarar gelmesini istemiyordu ve bunun için her şeyi yapabilecek öfkeye aynı zamanda ise korkuya sahipti.
Korku deliliktir. Canlılara koşulsuz şartsız her şeyi yaptıran tek ve yegane şey korkuydu. Öfke ise aynı korku gibiydi. Tek bir farkla; o her şeyi yaptıramazdı. Öfke sönerdi ama korku bitmezdi. Bitse bile o zamana kadar yapacağın şeyi yapmışsındır.
Aynı zaman da saman alevi gibiydi. Bir anda parlayıp bir anda sönerdi. Parladığında ise her şeyi yakardı. Söndükten sonra artık yapabileceğin bir şey kalmamıştır zaten. Olan olmuştur ve bunu kimse değiştiremezdi.
Adam'da korkuyordu hem de ölesiye ama onun gözünü hırs bürümüştü. İşte diğer bir tehlikeli duygu, hırs. Kişiyi kendi kölesi haline getirir ve yenilmeyi hazmedemez bir hale sokardı. Her yenildiğinde ise kafandaki fareler beynini kemirerek seni saplantılı biri hale sokardı.
Adam Nyx'i sevmiyordu. O sadece fazla hırslıydı. En başından onu elde edmediği için daha fazla hırslanmıştı. Her başarısız denemesinde ise bu sevgi onda saplantılı bir hale dönüşmüştü. Adam'ın içinde barındırdığı tek duygu hırstı. Sevgisizlik ve kıskançlık onu böyle birine dönüştürmüştü.
Ares, aşkının farkında olmadan yıllarca yaşamış kudretli savaş tanrısı bunu fark ettiğinde ise artık iş işten geçmişti. Ona karşı içinde bulundurduğu aşkı yeni fark etmişti lakin bu süre kadere fazla gelmiş olmalıydı ki oyununu başlatmıştı. Bundan zararlı çıkanlar karlı olanlardan kat be kat fazlaydı.
Zeus, önceden oteritesini bozmasından deli gibi nefret ettiği Nyx'i şimdi kardeşi gibi görüyordu.. Eğer ona karşı gücü yetseydi kesinlikle sihirle veya birkaç ıvır zıvırla hazırladığı bir odaya tıkar ve bu olaylar bitmeden de oradan çıkarmazdı. Eh, başta da söylediği gibi, eğer gücü yetseydi bunu yapardı.
Afrodit, güzelliğine önem veren ama fazlasıyla bu işten nefret eden biri. Onu tek istediği şey olaysız bir sonsuz yaşamdı. Sanılanın aksine kendi hayatında kayda değer bir aşk olmayan tanrıçalardan biriydi ve bu durum kesinlikle onu sıkıyordu.
Apollon, şebek ve tatlı yeri geldiğinde aşırı ciddi kişiliği ile dikkatler hep onun üzerinde. Kızlar üzerinde olan etkileyici cazibesini de unutmamak gerek. Sonsuz yaşamını dalgaya alan bir yakışıklıdır kendisi.
Hera, Artemis, Poseidon, Hades ve diğerleri, soğuk ve mesafeli kişiliklerinin altında kesinlikle 4 yaşındaki bir çocuğun sevincini ve enerjisini barındıran yapıları vardır.
Onları birbirine bağlayan en kuvvetli bağ ise aile idi. Arada olan tatlı atışmalar ve birkaç bin yıl süren küslükler ise ilişkilerinin tuzu biberi idi. Böyle atışmalar olmadan sonsuz bir ömür nasıl yaşanırdı ki.
Birbirine bağlı bu sıkı ipler eğer gevşerse bu, herkesin sonu olur. Özellikle de onların.
***
"Bütün melezler gruplar halinde gelmeye başladı. Savaşçılar kampı korumak üzere hazırlandı ve yola çıktı. Afrodit gelen melezler ile ilgileniyor."
Nyx, aklına gelen şey ile içindeki korku yavaş yavaş filizlenmeye başladı.
"Lütfen onu oraya topuklu ayakkabı giydiği bir zaman diliminde göndermediğini söyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olimposun Ruhu
FantasyO bir tanrıça, Karanlığın tanrıçası... Tanrıların bile korkulu rüyası olabilecek olan bir kişi. Düşmanlarının kabusu. Ondan kaçabilirler mi? Asla! Peki o, onların kaçmasına izin verir mi? Asla! Çünkü o, karanlık tanrıça ve onlar asla ondan kaçamazla...