Medyada Nyx var
Not: Artık Adrina-Nyx-NİNA DOBREV oldu.
Yazarın ağzından:
Adriana'nın yavaşça çimenlerin üzerine doğru süzülmesinin ardından kampı saran ölüm sessizliğini bozan kişi Kheiron oldu..
"Herkes kulübelerine dağılsın duyuru sonra yapılacak."dedi.
Kheiron da az önce olanlar karşısında herkes gibi çok şaşkındı. Biraz önce adı geçen karanlıklar tanrıçasının Nyx'ten başkası olamayacağını herkez biliyordu ve zaten bildikleri için böyle bir tepki vermişlerdi. Çünkü yıllardır Nyx'i arıyorlardı ama aramaları bir sonuca varamamıştı. İlk defa bir melez kehanette bulundu ve bu akıllara ilk olarak Apollon'u getirdi.
Böyle düşünen herkesin aklına bir gerçek daha dank etti. Kehanet açıklanırken hem etraf kararmış hem de Adriana'nın etrafını bir ışık demeti sarmıştı. Ama böyle birşey mümkün olamazdı yani bu kehanetin Apollon ile bir alakası yoktu. Bu yüzden herkezin aklına tek birşey geliyordu o da Adriana' nın kehanette söylediği gibi Nyx' in gelişini ve aynı zamanda olası bir savaşın haberini vermek için böyle bir yola başvurulduğuydu. Bazı sorulara cevep bulunduğuna göre akıllarda sadece tek bir sorunun cevabı eksik kaldı. O da: Bu kehaneti kim yaptı?
***
Bir süre sonra Olimpos:
Melez kampında yaşanan olayı kısa sürede bütün olimpos duymuştu. Herkes kehanette adı geçen kişinin Nyx olduğunu biliyordu. Bu durum için herkes farklı tepkiler vermişti. Tanrılar hem şaşırmış hem de sevinmişlerdi. Ama hepsinin cevabını merak ettiği tek soru şuydu:Kehaneti kim ve neden yaptı?
Nyx' nın ağzından:
Kampın meydanında gerçekleşen olaydan sonra psikolojim altüst olmuştu. Kulübeden her çıktığımda bütün melezler bana bakıp fısıldaşıyorlardı. Artık daha fazla dayanamıyorum çünkü son birkaç gün içerisinde çok fazla olay yaşadım ve bunların hiçbirini kaldıramıyorum. Şu an eşyalarımı topluyorum çünkü birazdan melez kampından ayrılacağım.
Çantamı toplayıp hızlıca kulübeden çıktım. Beni elimde valiz ile gören herkes fısıldaşmaya başlıyordu ve bu beni oldukca sinirlendiriyordu. Tam kampın çıkışına ulaşmıştım ki birisi kolumdan tutup beni kendine çevirdi. Çeviren kişiye baktığımda Andrew olduğunu gördüm. Beni yolumdan alıkoymasına sinirlenip hafif bağırarak konuşmaya başladım.
"Bırak beni! Burada kalmaya daha fazla dayanamam!"
Sesim sonlara doğru iyice artarken içimdeki öfkeyi hissettim. Sonra bir anda aklımdan görüntüler geçmeye başladı. Yetimhanede gördüğüm şiddet, okulda herkes tarafından aşağılanmam ... görüntüler zihnimden geçerken içimde kor gibi bir intikam ateşi ve çok ağır bir öfke hissettim.
Bir anda sanki içimden birşeyler koparıyorlarmış gibi geldi ve birden yere dizlerimin üstüne düşüp deli gibi haykırmaya başladım. Sonra bir anda içimde çok güçlü bir enerji hissettim. O kadar güçlüydü ki acıdan yorgun düşmüş bedenime birden bire enerji dalgası sardı ve hızlı bir şekilde ayağa kalktım.
O kadar öfkeliydim ki daha fazla içimde ki öfkeyi tutamadım ve birden havaya yükseldiğimi hissettim. Öfke ve intikam ateşi bedenimi ele geçirirken konuşmaya başladım:
"Bütün melezler! Beni dinleyin! Ben karanlıklar tanrıçası Nyx. Artık bu devir kapandı başka bir devir açıldı. Bu devir benim öfkemi ve içimde yanan kor gibi intikam ateşini temsil ediyor. Düşmanlar! Şu an aramızda olduğunuzu biliyorum. Elbet beni bu hale getirenlerden intikamımı alacağım. Ama o zamana kadar iyi veya kötü, herkez benden ve içimde ki öfkeden korksun. Çünkü eceliniz olmaya geldim. "
Anılar... Yaşadığım bütün anılar zihnime doluştu. Olimpos, savaş, düşmanlar, hafızamı kaybedişim, tanrılar, tanrıçalar... Anılarım aklıma geldikce içimde ki öfke daha çok artıyordu. Birden etrafı renkli renkli ışıklar sardı. Herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyordu fakat ben anlamıştım. Tanrılar gelmişti. Zaten biliyordum geleceklerini. Birkaç saniye sonra ışıklar söndü.
Bütün melezler şaşkınlıkla bir bana bir de tanrılara bakıyorlardı. Bende yavaşca kafamı onlara çevirdim. Hepsinin yüzünde biraz özlem, biraz kızgınlık ama en fazla da şaşkınlık vardı. Kampta casuslarının olduğunu biliyordum çünkü köstebeği arıyorlardı ama ben onu çoktan bulmuştum ve onların casuslarının kim olduğunu da çok iyi biliyordum.
Tam da tahmin ettiğim gibi hemen sonra da Cassie ve Rose yani Artemis ve Afrodit hemen kıyafetlerini değiştirdiler. Ben de onların yapmasına gerek kalmada bütün hekesin gözünde ki sihirli perdeyi kaldırdım.
Melezler bu yaşananlar karşısında çok şaşırırken bazıları kendini tutamayıp şaşkınlık nidaları atıyorlardı. Hepsinin üstünde teker teker gözlerimi gezdiridim. Hepsini çok özlemiştim fakat şu an ki öfkem o kadar fazlaydı ki. Teker teker onlara çok ürkütücü, biraz sinsi biraz da intikam dolu gülümsemeler gönderdim. Tam da tahmin ettiğim gibi belli etmeselerde benden korkuyorlardı. Biliyordum, çünkü hepsinin gözlerinde görebiliyordum.
Zeus bile onlar kadar olmasa da benden korkardı. Çünkü ben hepsinden güçlüyüm. Hatta Zeus'tan bile güçlüyüm. Şu an hepsi benim öfkemden ve gazabımdan korkuyorlardı. Kardeşlerim olmasalar da birbirimize böyle seslenirdik. Bakışlarımla onları sorguya çekiyordum .
Tam da tahmin ettiğim gibi hepsi gözlerimin içine bakınca korkuları biraz daha arttı çünkü onlara çok fazla olmasa da ürkütücü bakışlar atıyordum. Konuşmayacaklarını anlayınca korkutucu bir şekilde sırıtıp konuşmaya başladım:
"Ne oldu kardeşlerim? Susmaya mı geldiniz, yoksa gösterimi izlemeye mi?"
Onlardan hala bir ses çıkmazken arka tarafta bir kıpırtı hissettim. Arakmı döndüğümde adının Percy olduğunu tahmin ettiğim kişi bana doğru gelmek için bir hamle yaparken arkadaşlarının onu çekiştirdiğini dördüm. Sinsice sırıtırken onlara soğuk bakışlar atıyordum.
Tam da tahmin etiğim gibi çok cesaretli Percy benim bakışlarımı görünce donup kaldı. Onları daha iyi görebilmek için yavaşca aşağı süzüldüm. Biraz etrafıma bakınıp seri bir hareketle parmağımı şıklatıp üstümde simsiyah bir elbise oluşturdum. Ardından Percy'e dönüp sinsi bir şekilde sırıtıp konuşmaya başladım:
"Merhaba Percy. Tıpkı baban gibi çok cesaretli görünüyorsun. Tebrikler kardeşim çok yürekli bir melezin var."
Ben bunları o kadar masum ama bir o kadar da soğuk bir şekilde söylemiştim ki herkes donup kaldı. Sadece benim konuşarak bozduğum bu sessizliğe Zeus son verdi.
"Nyx bu kadar oyun yeter. Bunları Olimpos' ta konuşalım."
Zeus bunları o kadar temkinli bir şekilde söylemişti ki sanki beni sinirlendirmek istemiyor gibiydi. Ama bu sözler beni o kadar sinirlemdirmişti ki. Bu yaşadıklarımı bir oyun olarak mı görüyordu? Hışımla Zeus' a dönüp sinirle bağırmaya başladım:
"Sence bu yaşadıklarım oyuna mı benziyor ha? Kim bana meydan okumaya cesaret edebilir. Benim gücüm hepinizden daha fazla. Şimdi benim çağım başladı. Artık hiçbir meseleye karışmayan hep uzakta bekleyen Nyx yok. Herkez benden korkmalı ki korkuyorlar da. Sizinle konuşacak hiçbir şeyim kalmadı. Öfkem size değil fakat intikam yolunda tek başımayım. Yoluma çıkan olursa hiç acımadan öldürürüm"
Bu söylediklerim kampta bomba etkisi yaratırken tek hareketle kendimi çok sakin hissettiğim yere ışınladım.
Beklettiğim için özür dilerim heyecanlı bir bölüm oldu gibi. Beklettiğim için diğer bölümü daha erken yayınlayacağım. Lütfen vote ve yorum yapmayı unutmayın. Esen Kalın. :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olimposun Ruhu
خيال (فانتازيا)O bir tanrıça, Karanlığın tanrıçası... Tanrıların bile korkulu rüyası olabilecek olan bir kişi. Düşmanlarının kabusu. Ondan kaçabilirler mi? Asla! Peki o, onların kaçmasına izin verir mi? Asla! Çünkü o, karanlık tanrıça ve onlar asla ondan kaçamazla...