Her şey birkaç dakika içinde gerçekleşmişti. Eloni'nin ani bayılması tanrılar dahil herkesi şaşırtmıştı. Özellikle vücudundan sızan kara dumanlar herkesin aklında soru işaretleri doğmasına neden olmuştu. Nyx'in yaptığı şeyi diğer tanrılar bile ilk defa görmüştü. Eloni'yi revire, Nyx'i ise ana binadaki koltuklara yatırmışlardı. Yaşanan bu olay, tanrılar dahil herkesi etkilemişti. Aradan geçen bir saatin ardından Nyx ve Eloni aynı anda gözlerini açmıştı. İki tarafta da sorulan sorular hemen hemen aynıydı. Nyx ise hiçbirini duymuyordu. Kulağına gelen fısıltını ne olduğunu çok iyi biliyordu. Karanlık onu uyarıyordu. Yapmamalıydın. Daha önce yok etmen gerekirdi. Hemen onu yok et. Yoksa hepimizin sonu olacak.
Ah tamam biliyorum. Kafamda bir plan oluşturduktan sonra bana seslenen tanrılara döndüm ve konuşmaya başladım.
"Bakın, biliyorum çok şaşırdınız ve cevaplara ihtiyacınız var. Size şöyle açıklayacak olursam; karanlık yok edilemez değil. Onu yok etmenin bir tek yolu var. O yolu sadece ben ve karanlığın ruhu biliyor. Bunu size açıklamam çok zor. Karanlık tümüyle bana ait. Her bir zerresine kadar benim. Fakat bana ait olmayan bir yer var. Orada bulunan inci, benim ve karanlığın yok oluşunun tek anahtarı. İnci şu an tehlikede. Eloni'ye olanlar bu yüzdendi. "
Herkesin şaşkın bakışları altında olanları anlattım ve sonuç: donup kalmış 12 adet tanrı. Şaşkınlığından çabuk kurtulan Apollon tam da beklediğim soruyu sordu.
"Yani Eloni'ye olanları sen mi yaptın?"
"Şöyle anlatmam gerekirse, bu bir tür uyarı sistemi. Aslında bu olayın benim başıma gelmesi gerekirdi fakat Eloni'nin damarlarında benim kanım akıyor. Karanlığınn kehanetine göre benim veya benim soyumdan olan birisi bunu yaşayacaktı. En önemli konu ise, siyah inci. Karanlığın hükmetmediği tek yer olan adada bulunuyor inci. Onu elime alıp büyülü sözleri fısıldadığım anda, yeryüzündeki son şey de karanlığa teslim olacak. Eloni'nin başına bunların gelmesinin nedeni, incinin aktif bir tehlikeye karşı harekete geçmiş olması."
Ares savaşa hazır olduğunu belli eden bir şekilde ayakta dikilirken bana dödü ve konuşmaya başladı.
"Peki Eloni'nin vücudundan çıkan kara duman?"
"O konu biraz karmaşık olabilir. İnci aktifleşince karanlık koruma onun vücuduna girdi. Yani bir çeşit koruyucu ama o sadece ruh. Karanlık korumaların bedenleri çok zor şartlar altında ortaya çıkar. Çıkmasına yardımcı olan şeyler; Öfke, pişmanlık, üzüntü ve ya fedakarlık. Tabi bu duygular fazlasıyla yoğun olmalı ve aynı anda yaşanmalı. Ufak bir sorun da burada baş gösteriyor. Karanlık ruhların çok azının duyguları var. Ruhun onun vücuduna gireceğini tahmin edememiştim. Bu çok kötü oldu."
"Neden?"
Bu seferki soru Demeter'den gelmişti.
"Eğer ruh kaldığı bedeni terk ederse- ki bu iş bittikten sonra terk etmek zorunda- hem beden hem de ruh yok olur. Eğer ruh benim vücuduma girmiş olsaydı çok az hasarla kurtulabilirdim. Kızımı yaşatmanın tek yolu ruhun bedende kalmasını sağlamak. Bunun için düzenli büyü gereklidir fakat onu kaybetmek istemiyorum. Bu yüzden o ruhu, Eloni ölünceye dek onun bedeninde kalmasını sağlayacağım."
Hala duyduklarının şokunu yaşayan tanrılar, donup kalmıştı. Böyle bir şeyi onlardan saklamak istemezdim fakat bunu yapmak zorundaydım. Şoku kısa süreliğine atlatan Zeus, cevabını benim de merak ettiğim soruyu sordu.
"Madem kimse bu inciyi bilmiyor, o zaman kim inciyi aktif hale getirdi?"
Sıkıntıyla bir nefes aldım ve konuşmaya başladım.
"İnan bu sorunun cevabını sizden daha çok merak ediyorum. İnciyi bir an önce o adadan çıkarmazsak, bütün evrenin sonu olabilir."
Ellerini hırsla saçlarına geçiren Zeus, hırsla iki tur attıktan sonra bana döndü ve hafifçe sesini yükselterek konuşmaya başladı.
"Sen böyle bir şeyi bizden nasıl saklarsın ya! Bütün evrenin sonu diyorsun!"
Ben tam konuşacakken, Ares tehdit vari bir ses ile konuşmaya başladı.
"Kiminle konuştuğuna dikkat et ve ona laf söylemeden önce benimle konuş anladın mı?!"
Bu laf üzerine iki tanrı da birbirinin üzerine yürümüştü. Şimşeklerin çakmasına karşın sıkıntıyla ofladım ve kalkmak için bir hamle yaptım. Üzerime düşen kafes ile neye uğradığımı şaşırdım. Elimi savurup kafesi kaldırmayı denedim. Sinirlerim iyiden iyiye bozulmaya başlamıştı ve kendimi zor tutuyordum. Kafesin üstüne bir tane daha kafes düştüğünde, kendimi tutmayı bıraktım. Gözlerimin simsiyah olduğuna adım gibi eminim. Birbirine girmiş tanrıların hepsine baktım ve sinirle derin bir nefes aldım. Üçüncü kafes, bardağı taşıran son damla olmuştu. Sinirle çığlık attığımda camların kırıldığını duydum fakat hiçbir şey umrumda değildi. Sinirle elimi savurdum. Üç kafes de odanın bir köşesine uçtuğunda, dikkatleri üzerime çekebilmiştim. Sinirli bir şekilde konuşmaya başladım.
"Kesin sesinizi!"
Sesim, her sinirlendiğimde olduğu gibi değişmişti. Kalınlaşıp, sanki başka birisi konuşuyormuş gibi oluyordu ve bu ses tonundan bütün tanrılar korkuyordu. Etraf sakinleşip sessizleşirken, rahatlamak için derin derin nefesler alıyordum. İncinin aktifleşmesi güçlerimin kontrolünü kaybetmemi sağlıyordu. Kara bulutlar etrafı sararken, hala sakinleşememiştim. Hera tedirgin bir şekilde konuşmaya başladı.
"Nyx, sakin ol."
Haykırark dizlerimin üstüne düştüm ve hırıltılı bir sesle konuşmaya başladım.
"Olamam! Olamıyorum! İnci, kontrolümü kaybetmemi sağlıyor."
Yanaklarıma yapılan baskı ile dikkatimi karşıma verdim. Ares, bana bir şeyler söylüyordu fakat kulakları uğulduyordu. Bu yüzden anlayamıyordum. Dudaklarıma değen dudaklar ile kısa bir süre donup kaldım. Kendime geldiğimde, öpüşüne karşılık vermeye başladım. Zifiri karanlık, yerini güneşe bırakırken diğerlerinden gelen nefes sesleri, ne kadar korktuklarını açıklar nitelikteydi. Aynı anda ayrıldık ve dudaklarımıza yerleşen tebessüm ile birbirimize bakmaya başladık.
"Şu klişeyi keser misiniz lütfen?"
Bunu diyen Apollon'du. Afrodit'in sinirli cırlamasını duyunca,bu işe karışmamam gerektiğine karar verdim.
"Kes sesini Apllon! Klişe senin adındır. Nyx ve Ares, siz ona bakmayın ve romantik anınıza geri dönün. Hemen!"
Ufak adımlarla kapının yanına geldiğimizde el ele tutuşuyorduk. Ares'in fısıltısı ile, aynı anda harekete geçtik.
"Hem dönün buraya! Lanet osun sana Apollon! Vaz geçtim, geri gelmeyin ve gidip ormanda öpüşün. Hemen!"
Kapak tasarımları yapıp özelden gönderirseniz sevinirim. Emeğime saygı gösterip, vote ve yorumlarınızı bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olimposun Ruhu
FantasyO bir tanrıça, Karanlığın tanrıçası... Tanrıların bile korkulu rüyası olabilecek olan bir kişi. Düşmanlarının kabusu. Ondan kaçabilirler mi? Asla! Peki o, onların kaçmasına izin verir mi? Asla! Çünkü o, karanlık tanrıça ve onlar asla ondan kaçamazla...