Bugün Hoseok'un doğum günü wuhuuu! Bu yüzden bugün bölüm yazmak istedim.
İyi okumalar!
Hoseok
"Hapşu! Ah, lanet olsun, hastalıktan nefret ediyorum! "
Yatağımda oturmuş elimdeki peçeteye burnumu siliyorum ikide bir. Dün Kenneth ile dağa tırmanmış ve gece yarısına kadar soğuğa aldırış etmeden oturmuştuk.
Annemin yaptığı bitki çayından bir yudum alıp yüzünü buruşturdum. Kesinlikle bitki çaylarından nefret ediyordum. Annem evden çıkmadan önce yapmış ve içmezsem bir daha asla okul dışında bir yere gitmeme izin vermeyeceğini söylemişti.
Çok fazla sıkılmıştım. Annem ve babaöm birkaç gün evde olmayacaktı. İşleri sebebiyle Jeju adasına gitmişlerdi. Normalde bende ailemle giderdim ama okulum olduğu için gidemezdim.
Annem beni evde yalnız bırakmak istemiyordu. Yoongi'yi çağırmak istediğini söylemiş ve sinirlenmemi sağlamıştı. Anneme sert bir dilde istemediğimi söylemiştim. İçimin hala rahat etmediğini biliyordum ama ben gayet iyiydim böyle.
Bir yandan ise aklımı kurcalıyordu herşey. Seokjin Hyung ile olan konuşmalarımız beni daha çok düşünceli yapmıştı. Yoongi ile Kenneth arasında bir seçim yapmıştım ben. Ama Seokjin Hyung bu seçimi kalbimle değil mantığımla yaptığımı düşünüyordu. Ben... Ben bilmiyordum. Doğru yapıp yapmadığımı bilmiyordum.
Başımı iki yana sallayarak düşüncelerden kurtulmayı deneyerek Kenneth'ı aradım. Akşam üzeri olmuştu çoktan ve ben Kenneth'a sabahtan beri ulaşamamıştım. Ne mesajlarıma bakmıştı ne de aramalarıma dönmüştü. Arkadaşının veya ailesinden birinin de numaradı yoktu. Evinin adresini de bilmiyordum ki bilsem bile gidecek halim yoktu.
Kapının çalması ile hızla yerimden kalkıp kapıya ilerledim. Kenneth'ın geldiğini düşünerek kapıyı açtığımda, görmeyi beklediğim Yoongi Hyung değildi.
Kapıyı tekrar kapatacakken benden önce davranıp kapıyı tutmuş ve içeri girmişti çevik bir hareketle. Başını yere eğmiş yüzüme bakmazken dudaklarını ısırıyordu.
"Bayan Jung hasta olduğunu söyledi. Sen beni çağırmamasını söylemişsin ama acil bir durum olursa diye arada kontrol etmemi istedi. Ama ben dayanamadım özür dilerim. "
Yoongi'nin karşımda böyle ezilip büzülmesi... Hiç beklediğim birşey değildi. Yoongi hep dik olandı, benim sürekli güvendiğim o güçlü kişiydi. Ama şimdi bir ölüden farkı yoktu. Yüzüne bakamıyordu ve her an ağlayacak kıvamda olduğu sesinden anlaşılıyordu.
Yoongi ile aramızın böyle olmasını istemezdim. Ama yaşadığımız şeyler bende Yoongi'ye karlı bir güvensizlik oluşturmuştu. İçimde ne kadar ona inanmak için çırpınan bir yer olsa da öfke tüm bedenimi ele geçirmişti.
Geçmişte yaşadığımız şeyler hakkındaki bilgim sadece anlatılanlar ile olduğu için aklımda çok soru vardı. Bildiğim tek şey benim hasta olduğum ve Yoongi'nin beni ameliyat olacağım gün bırakıp gitmesi ve ardından benimle asla iletişime geçmemiş olmasıydı. Kenneth'ın söylediğine göre Yoongi ile iletişime geçmek için çok uğraşmış ve sonunda daha fazla dayanamayıp bende Yoongi ile iletişime geçmeyi kesmiştim.
Neden bir anda benimle iletişimi kestiğini sorunca ise Yoongi'nşn hasta kişileri sevmediği için olduğunu söylemişti. Oysaki ben hafızamı kaybettiğimde benimle çok iyi bir şekilde ilgilenmiş, sürekli üzerime titremişti.
Kapının önünde dikilmiş, Yoongi'yi izlediğimi farkedince odama doğru adımlamaya başladım. Başım fena halde ağrıdığı için yavaş ve savaş bir şekilde ilerliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEMORİA[SOPE]
FanfictionHoşikloji: Hyung, ben hafızamı kaybetmeden önce biz sevgili miydik? Hoseok bir kaza sonrası hafızasını kaybeder... {Texting+düzyazı}