3.1

1.5K 138 276
                                    

Hüzünlü bir jikook kitabı okuyorum ve acayip etkisinde kaldım hüüğğ

İyi okumalar!

"Nasıl dayandın?" diye sordu Hoseok Yoongi'ye. "Nasıl bunca şeye rağmen ayakta kaldın? En önemlisi neden hala benim yanımdasın? "

"Çok sevdim." diye yanıtladı Yoongi buruk bir gülümseme ile. "Ben sadece çok sevdim."

Yoongi'nin gözünden düşen bir damla yaş ile boğulduğunu hissetti Hoseok. Çok üzmüştü onu. Sadece kendini düşünmüştü ve Yoongi'ye bir hiçmi gibi davranmıştı. Yoongi'nin kendisinden birşey sakladığknı öğrendiğinde abında arkasını dönüp gitmişti Hoseok.

Pişmandı, Tanrı'ya binlerce kez bu konuda yalvarabilirdi. Yoongi'yi ezmişti, onu kendi elleriyle öldürmüştü. Ama Yoongi dayanmıştı. Sabırlı bir insan olmamıştı Yoongi hiçbir zaman. Fakat konu Hoseok olunca kendini hep ikinci hatta sonuncu plana atmıştı. Her zaman ilk düşüncesi Hoseok olmuştu. Gerçi Yoongi'nin zihninde Hoseok dışında birisi olmamıştı ve bundan hiçbir zaman şikayetçi değildi.

"Peki şimdi? Şimdi de beni seviyor musun?" Yoongi Hoseok'un gözüne bakarken sanki beş yaşındaki bir çocukla konuşuyormuş gibi hissetmişti. Kolları arasındaki bu koca adam şuan ilgiye o kadar muhtaçtı ki bu ihtiyacı geçirecek tek kişinin Yoongi olduğunu çok iyi biliyordu.

Dudaklarını büzmüştü, ki bunun faekında bile değildi, bakışlarını ise Yoongi'nin gözlerine dikmişti. Hoseok korkuyordu ama neyden korktuğunu bilmiyordu.

Kenneth'tan mı? Hayır, hiç sanmıyordu. Peki neyden bu kadar korkuyordu? Neden bu kadar huzursuz ve mutsuz hissediyordu?

Yaşadıkları zordu, bunu herkes kabul edebilirdi. Hata yapmıştı ve bunun da farkındaydı. Ama merak ediyordu Hoseok, Yoongi yine de hala Hoseok'u sevebilir miydi? Onun başını okşayıp, minicik yavru bir kedi misali koruyabilir miydi? Kendi kavuğunun içine onu alıp herşeye rağmen güzel gülümsemesini sunabilir miydi?

"Seni sevmeyi ne zaman bıraktım ki şimdi bırakayım?" Hoseok duyduğu cevap ile dudaklarını daha çok sarkıttı. Bakışlarını odanın içerisinde dolaştırırken kısık sesi ile mırıldandı.

"Çok hata yaptım ama sana karşı. Çok üzdüm seni. Beni sevmemelisin. "

Küçük bir kırıktı braktı ince dudaklarından büyük olan. Çenesini dayadığı yumuşak saçların kokusu tüm bedenini sarıyor ve mayhoş ediyordu Yoongi'yi."Sen beni hiç üzmedin ki. "

"Yalan söyleme!" Hoseok çatttığı kaşları ile Yoongi'nin göğsünden kalkıp ona doğru döndü. Büzdüğü dydakkarı, çattığı kaşları ve hava ile dolu olan tontiş yanakları... Eğer Kenneth iti Hoseok'a o kötü şeyleri yapmasa belki üzerine atlayıp değişik fanteziler deneye bilirdi. Ama işte Kenneth yüzünden olmuyordu.

"Ben seni çok üzdüm Yoongi. Kapıda saatlerce ağlattım, yalvarttım ben seni. Nasıl bu kadar umursamaz olabilirsin? Ben seni bu kadar üzmüşken hala nasıl yanımda durup bana 'Geçti.' diyebilirsin? Bana bunu derken senin kırıkların da geçiyor mu? Sen beni burada sararken en çok ilgiyi hak eden sen misin ben mi? Birinin güçlü kollara ve öpücüklere ihtiyacı varsa o sensin. Sen ve narin kalbinin buna çok ihtiyacı var."

"Sar o zaman." Hoseok'un yüzüne yaklaştırdı yüzünü Yoongi yavaşça. Yüzündeki gülümseme gitmişti. Hiçbirşey gözlerindeki duyguyu tarif edemezdi. Hüzün, acı, mutluluk, aşk... Hepsi bir hızlı tren gibi gözlerinde teker teker görünüyordu.

"Sar beni Hoseok. Buna çok ihtiyacım var... " Fısıldayarak konuşmuştu Yoongi. Amacı Hoseok'u etkilemek değildi. Aslında bir amacı olduğu söylenemezdi. Sadece ihtiyacı olan şeyi söylemişti.

MEMORİA[SOPE]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin