2.1

1.3K 137 134
                                    

Bölüm yazmayacaktım bugün, üşenmiştim. Ama bir baktım #sope'da 2'yizzz. Bende bölüm atayım dedim hemen. Tekrar tekrar ve tekrar teşekkür ederim ❤❤

İyi okumalar!


Yoongi

Kaç gün geçmişti o günün üzerinden? 2 hafta? Galiba iki hafta olmuştu bile. Ve Hoseok benimle hiçbir şekilde iletişime geçmedi...

Okula gelmiyor, rapor almış. Kapısına gidiyorum, ağlıyorum ve yalvarıyorum. Hergün aynı cümleleri sıralıyorum kendisine, bol bol özür diliyorum. Ama beni duyuyor mu yada dinliyor mu emin değilim.

Dinlemiyorsa bile... Her gün yapmaya devam ederim bunu. Sonuçta bir gün beni görürdü ve dinlerdi belki. Dinlerdi değil mi...?

Sabahın erken saatlerinde yine yatağımda yüz üstü uzanırken pencereden güneşin doğuşunu izlemiştim. Uyuyamıyordum, uyuduğum zaman da kabus görüyordum.

Hoseok'u kaybederken görmek kabus sayılıyor mu? Benim için sayılıyor. Ama nasıl sevdiğiniz birisi sizin kabusunuz olabilir ki? Hayır, asıl kabus Hoseok değil. Asıl kabus benim hatalarım.

"Yoongi! Biraz daha o kıçını yatağından kaldırmazsan seni sinek kovarla pataklayacağım. "

Büyük annem kapıyı sertçe açmış çatık kaşlarıyla yüzüme bakarken  bıkkın bakışlarımı büyük anneme yollamaktan sakınmadım.

"Bu cümleyi kurmak için çok düşündün mü?"

"Çok zekice birşey söylemedim?"

"On kelimelik bir cümle kurdun. Ah çok üşendirici! "

"Asıl üşendirici olan senin bunu sayman!"

"Sadece bu aşk acısından ölen ruhumun iyileşmesi için kafa dağıtıcı şeyler yapıyorum. "

"O ruhunun iyileşmesi için kalkıp okula gitmeye ne dersin? Aptal çocuk! Seni bu yatakta görmeyeceğim. Sadece on dakikan var. "

Kapıyı çarparak gittiğinde ağlamaklı sesler çıkararak yüzümü yastığa gömdüm. Bir süre sonra çığlık attığımda yastık sesimi iletmez sanmıştım.

"O sesini bir yerlerine montelerim Yoongi! "

Bıkkınlıkla kalkıp hazırlandıktan sonra büyük anneme veda ettim ve evden çıktım. Ah bugün Güneş ne kadar iğrençti böyle. Hoseok olsa Güneş'e gerek kalmazdı.

Okula yürüyerek gitmiştim. Motorum vardı fakat kullanmıyordum. Çok mazot yakıyordu ve parası cebimden çıkıyordu. Param kıymetli benim. Ah ne saçmalıyorum! Hoseok'suzluk kafayı yedirir insana.

Okula geldiğimde Jungkook'un telaşla bana yaklaştığını gördüm. Telaşını örtmek için yüzüne kondurduğu gülümseme beni kandırmaya yetmiyordu.

"Hyung günaydın! Nasılsın? "

Karşımda durmuş bana gülümseyen Jungkook'un gözlerine bakarak ellerimi cebime koydum.

"Söyle Kook. "

"Ha? Neyi? "

"Söylemekten kaçındığını. "

"Yok öyle birşey. Birşey söylemeyeceğim ki? "

"Söylüyor musun kendim mi öğreneyim? "

Gülen yüzü soldu ve dişini dudaklarına geçirmeye başladı.

"Bunu sana nasıl söylerim bilemiyorum. Sadece sakin olmanı istiyorum Hyung... "

"Uzatma Kook. "

MEMORİA[SOPE]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin