ATEŞ'İN DİLİNDEN
Soğuk bakışlarım karşımdaki, hepsi birbirinden heybetli altı adam arasında dolanıp duruyordu.
Onların da en az benim kadar keskin olan bakışları, bir an olsun benden ayrılmıyordu.
Sandalyemi hafifçe geri ittirerek ayaklandım. Masamın etrafından dolanarak önlerine geldiğimde, Furkan bir adım ileri geldi. Onayımı beklercesine yüzüme bakıyordu. Onu başımla onayladığımda, konuşmaya başladı.
"Abi, bu arkadaşlar özel eğitim almış, nitelikli bir grup. En az bizim adamlar kadar çevikler. Her biri ayrı ayrı aletler üzerinde uzmanlar."
O konuşurken, ben ellerimi arkamda bağlamış, altı heybetli adamın önünde dolanıyordum.
En baştaki gencin önüne gelerek baştan aşağı süzdüm onu.
Gözleri bana bakmıyor, kaşları bir an olsun kavisini kaybetmiyor, dişlerini sıkıyor ve serbest bırakmıyordu.
Dudağım sağ yana doğru hafifçe yükseldi.
"Adın ne?"
Bakışlarını bana döndürmeden, sert sesi ile cevapladı beni.
"Oğuz."
"Kaç yaşındasın, Oğuz?"
"20."
"Hangi aleti kullanmakta ustasın?"
İlk kez gözlerime baktı. Yüzüne yayılan sinsi ifade ile cevap verdi.
"Kunai."
Aldığım cevapla şaşkınlığım bütün yüzüme yayılmıştı. Pek kullanılan bir alet değildi. Ufak olduğundan dolayı pek tercih edilmiyordu.
Oğuz'un sinsi sırıtışı daha da genişledi.
Bir adım yana kayarak, diğer gencin önünde durdum.
"Senin adın?"
"Gökay. 20 yaşındayım."
"Sen hangi aleti kullanıyorsun?"
"Nunchaku, yani diğer adıyla mınçıka."
"Uzak doğu sporlarından bir alet demek... Güzel."
Bir adım daha ilerledim.
"Adın?"
"Atahan."
"Hangi alet?"
Gözlerime baktı ifadesizce.
"Ben nişancıyım. Her türlü silah ve bıçak kullanabilirim. Fakat her zaman yanımda olan tek alet, komando bıçağımdır."
Sol kolunu öne doğru uzatarak, kazağının kolunu biraz yukarı sıyırdı. Bileğinde kalın bir bileklik vardı. İçine ise iliştirilmiş bir komando bıçağı...
Genişçe sırıtarak elimi omzuna vurdum.
Diğer gence geçtim bu kez. Fakat o benim konuşmama izin vermeden gözlerime bakarak konuşmaya başladı.
"Adım Gökalp. 22 yaşındayım. Deagle kullanıyorum."
Yaptığı hareket hoşuma gitmese de ses etmedim ve keskin bir bakış atarak diğer gence geçtim.
Gökalp'ı sevmemiştim.
Başımla işaret ederek konuşmasını istedim sıradaki gencin.
"Giray. Ben genellikle dikiş tutmaz kullanıyorum."
"Benimde favorim dikiş tutmaz ve kelebektir."
Hafif bir gülümseme ile baş selamı verdi.
Diğer gencin önüne geldim. O biraz daha büyük gösteriyordu. Omuzları daha genişti. Ve sağ kaşında kesik vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğa'nın Ateş'i
Teen FictionSoğuk bakışları yüzümün her bir miliminde dolaşıyordu. Kalbim, göğüs kafesimi parçalarcasına hızlı atıyordu. Kesik kesik aldığım nefesler, bana hiç yardımcı olmuyordu. İki elini de başımın yanına koymuş, kafasını da aramızda çok kısa bir mesafe kala...