Medya: Okyanus Atahan
Bölüm şarkısı: Sagopa Kajmer-Sessiz ve YalnızDOĞA ALİN'İN DİLİNDEN
Kahve bardağımı makineye koyarak mutfaktan çıktım. Ayaklarımı sürüye sürüye salona geldiğimde, Can'ın koltuğa yayılarak uyuya kaldığını gördüm.
Güya o bana göz kulak olacaktı ama tam tersi ben ona bakıyordum. Sessizce salondan çıkıp kendi odama çıktım. Çok da ince olmayan bir battaniye alıp tekrar aşağı indim.
Can'ı rahatsız etmeden yavaşça üzerini örtüp, karnının üzerindeki kumandayı elime alıp, diğer koltuğa oturdum.
Televizyonda maç açıktı. Hepsi aynıydı işte. Ne anlıyorlardı cansız bir topun peşinden koşmaktan? Güya spormuş...
Kanalları tek tek gezdim fakat izleyecek güzel bir şey yoktu.
En sonunda televizyonu kapayarak telefonumu elime aldım.
İnstagram'a girdiğimde, Alp abinin fotoğraf attığını gördüm.
Fotoğraf, burada çekilmişti.
Fotoğrafta, Alp abi denize doğru dönmüş, kollarını açarak poz vermişti. Geceydi ve ay ışığı denize düşerek çok güzel bir manzarayı gözler önüne sermişti.
Altına da "Deniz..." yazmıştı.
"Seni çok saf olarak görüyor, Orman Gözlü. Ama bilmiyor ki sen Orman'sın. Orman'lar gizli ağlar, Orman'lar gizli yanar, Orman'lar gizli yapar her şeyi. Orman'lar en azılı katildir ve asla tutsak olmazlar. O ise Okyanus. Okyanus'lar da katildir. Ve biliyor musun? Okyanus da, Orman da ölmeye mahkûmdur. Üstelik Orman'ı, Okyanus öldürecek. Çünkü Orman, Okyanus'un tuzlu suyuna muhtaç..."
Aniden kulaklarımda yankılanan sözler, tüylerimi diken diken etmişti.
Beni Orman'a, O'nu ise Okyanus'a benzetmişti. Benim, O'nu öldüreceğimi söylemişti açık açık. O'nun bana muhtaç olduğunu söylemişti...
Peki ya o kimdi?
Ateş mi?
Abim, Ateş'in güçlü bir çetesi olduğundan bahsetmişti. Peki ya böyle güçlü bir adam, benim gibi bir kıza neden muhtaç olsundu ki?
"Unutma, Orman Gözlü. Gece olunca Okyanus Siyah olur. Okyanus Siyah olursa, kana bulanır."
Bu kez başka bir cümle yankılandı kulaklarımda.
Peki ya burada ne ima etmişti?
"Okyanus Siyah olursa, kana bulanır." Demişti. Okyanusun da gece siyah olacağını söylemişti.
"Okyanus kana büründü, ıssız bir Gece vaktinde..."
Son cümle, beynimde tekrar tekrar yankılandı. Beynimde bir o yana bir bu yana savrularak her bir harfi ile bana eziyet etmekten geri durmadı.
Bir yandan, o gece yaşananlar gözlerim önünde canlanıyor, öteki yandan kulaklarımda son söylediği cümle dönüp duruyordu.
Sargılı parmaklarını yeniden hissediyordum sanki. O gözlerini üzerimde hissediyordum hâlâ.
Bir anda nefesim kesildi. Gözlerim hızla büyüdü ve bedenimden büyük bir titreme dalgası geçti.
Şimdiye kadar idrak edemediğim cümlenin altında yatan imayı, şimdi anlamıştım.
Okyanus, Ateş oluyordu.
Kana bürünmek, ölmek anlamına geliyordu.
Issız bir gece vakti ise, Ateş'in tek başına ıssız bir yere gittiğinde öleceği anlamına geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğa'nın Ateş'i
Novela JuvenilSoğuk bakışları yüzümün her bir miliminde dolaşıyordu. Kalbim, göğüs kafesimi parçalarcasına hızlı atıyordu. Kesik kesik aldığım nefesler, bana hiç yardımcı olmuyordu. İki elini de başımın yanına koymuş, kafasını da aramızda çok kısa bir mesafe kala...