Annemle yaptığımız konuşmadan çok etkilenmiştim . Acaba deliriyormuyum diye düşünmeye başlamıştım çünkü tutunacak hiçbir dalım kalmamıştı . Bana inanan beni destekleyen kimse yoktu . Hele bir de yaşadığını düşündüğümü söylesem o zaman bana bakış açıları nasıl olurdu kim bilir .
Yolun sonunda gördüğüm aydınlık her geçen gün sönüyordu , söndürülüyordu . O ışığı , o aydınlığı besleyen bir kaynak yoktu ve o her geçen gün zayıflıyor sönüyor ve yok olmaya yüz tutuyordu .Şuan odam da yatağa uzanmış tavanı izliyordum . Ergen gibi mi davranıyorum acaba ? Olanları kabullenmememin olgunlukla bir alakası var mıydı ?
Kafamda ki sorular her saniye artmaya devam ederken yataktan kalktım ve aşağı indim . Bizimkileri göremeyince hava almak için evden çıktım . Sakin bir yere gitmek istemiyordum . Olduğumuz yerin merkezi denilebilecek olan caddeye doğru gittim . Yolda yürürken birden bire bir adamla çarpıştık . Biraz daha hızlı çarpsa yere düşecektim .
Adam kafasını bile kaldırmadan
-Afedersiniz .
Dedi ve hızlı adımlarla uzaklaştı .
Herkesin bir yere acelesi var , kimse hiçkimsenin umrunda değil . Kim bilir bu adamın ne derdi ne sorumu nasıl bir hayat hikayesi vardır .
Yoluma devam ettim ve sonunda kalabalık bir kafeye girdim .
Tekli bir masaya oturdum . Siparişi verdikten sonra düşünmeye başladım . Herşeyi kafamın içinde ölçtüm biçtim . Kendime bir ton kural getirecektim . Hayatımdan bir çok şeyi çıkaracaktım belki ama artık toparlanmam gerekiyordu . Hiçkimse için olmasa bile kızıma bunu borçluydum . Ama tabii ki Arel ' den vazgeçemedim . Onu bulacaktım nasıl olursa olsun ne halde olursa olsun ister canlı kanlı ister ... Her neyse bildiğim tek şey bunun peşini bırakmayacağımdı .
Siparişim geldi bir dilim triliçe ve yanına da Türk kahvesi istemiştim . Başım çok ağrıyordu ve yavaştan gözlerim kararmaya başladı . Herşey etrafımda dönüyordu sanki . Hızlıca önümdekilerden biraz yedim ve hesabı ödemek için elimi cebime attım ve elim sert bir şeye çarptı .
Elime değen şeyi cebimden çıkardım ve bana ait bisey olmadığı fark ettim . Siyah , üstünde "D" harfi olan küçük bir kutu .
Yine mi bu adam ya ? Yeter artık yeter ! Sömürdün beni ! Bitirdin hayatımı ! GENÇLİĞİMİ ÇÜRÜTTÜN GENÇLİĞİMİ !
dedim içimden .
Sinirle kutuyu masaya vurdum . Bir iki kişinin şaşkınca baktığını görünce biraz fazla tepki verdiğimi anladım .
Kutuyu açtım ve içinde siyah bir not buldum . Notu almak için elimi uzatıp notu alınca daha da büyük bir şok yaşadım . Not kağıdının altında Arel ' in hiç çıkarmadığı ve Donald ' ın bana gönderdiği o vahşet dolu fotoğraflarda da bileğinde olan bilekliği vardı .
Elim titreye titreye not kağıdını masaya bıraktım ve bilekliği elime aldım .
Evet bu o bileklikti emindim . Hemen notu elime aldım ve kağıdı açtım . Siyah kağıda kırmızı kalemle yazılmış olan notu okumaya başladım .
" Merhabalar Karmen hanım .
Nasılsınız görüşmeyeli ? Ben mi ?
Aaa ben çok iyiyim hatta harikayım ! E siz de korkak çıktınız malum . İlk fırsatta Türkiye ' ye kaçtınız . Ama sana bir sürprizim var . Çok sevineceksin hatta o kadar sevineceksin ki mutluluktan , heyecandan aptallaşacaksın ve vermemen gereken kararlar verip büyük riskler alacaksın ki bu da zaten benim planımın bir parçası . Benim için o kadar basit bir tehditsin ki santrançta ki piyondan bile daha çok korkarım . Neyse sürprizim böyle ulu orta söylenebilecek birşey değil . Bizim çocuklar seni olduğun kafenin kapısından alacaklar . Nasıl olacağını pek sorgulama sen sürprizimi düşün ve mutlu ol . Ne kadar iyi kalpli , ne kadar mükemmel bir insanım değil mi ? ".
Bu neydi şimdi ? Ne saçmaladı bu adam ?
Ne hissedeceğimi şaşırdım .
Korkuyorum çünkü başıma birşey gelmesinden korkuyorum .
Şaşkınım çünkü bilekliğe , notta yazanlara anlam veremiyorum .
Başım gittikçe daha fazla dönüyor ve midem bulanıyor .
Kafeden çıkmaya korkuyorum ama ailemi de çağıramam . Onları böyle büyük bir riske atamam . Ne olacaksa bana olacak . Zaten artık benim yerim bu dünya değil . Yaşamıyorum ki bu dünyada sadece bedenim bu boyutta takılı kaldı o kadar. Nefes almak yaşamak mıdır ? Yürümek , yemek , içmek yaşamak mıdır ha ?
Ama olmaz iştee olmaaz . Bu dünya da hala yaşamayı sürdüren ve bunun için bana ihtiyacı olan insanlar var . Ben onları bırakıp gidemem .
Sen niye bana bunu yaptın Arel ? Sen niye beni bu hallere soktun ?
Kafamı toparlayıp masadan kalktım . Eşyalarımı toparlayıp lavaboya gittim . Kusmam gerekiyordu . Tam lavaboya girecektim ki kapıda ki arızalı uyarısını gördüm . Allah kahretsin ya .
Kendimi iyi olduğuma inandırmaya çalıştım ve sağlam adımlarla kafeden çıktım . Köşe başında ki taksi durağına doğru hızlıca yürümeye başladım . Ama her adım attığında zemin biraz daha gerçekliğini yitiriyor . Bir adım daha attım ve boşluk hissi ...
Sesler , görüntüler hepsi bir birine karıştı . Anlayabildiğim son şeyler" Hanımefendi iyi misiniz ? "
"Biri 112 yi arasın "
" Sakin olun hanımefendi bizimle " den ibaretti .
................
Bölüm Sonu
Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERİ KATİL' İN PEŞİNE
Mistério / SuspenseTÜRKIYE' DEN AMERİKA' YA TAŞINAN DEDEKTİF KARMEN BİR SERİ KATİLİN PEŞİNE TAKILIYOR . BU YOLDA KOCASINI KAYBEDİYOR VE KIZI LAMİA İLE AMERIKA ' DA TEK BAŞINA BİR MÜCADELE VERİYOR . VERDİĞİ KAYIPLAR ONU YILDIRMIYOR . Ama yanlış bildiği birşey var . Bu...