6.Bölüm "Nefret..."

138 9 13
                                    

Yaralarımı sarmayı denemeli mi?
Yoksa dağlayıp ilerlemeli mi?
Olmadı, yapamadım
Her gördüğüm kadında seni aradım

Dolu Kadehi ters tut – yalan

"Meğer susmak; İnsanın içiyle konuşmasıymış, geç farkettim." demiş Kahraman Tazeoğlu.

İnsanlar susardı ve sustukça içine konuşurdu. Ve bir insan ne kadar çok susuyorsa o kadar çok içine konuşuyormuş. Dışına vuramadığı hisleri içinde yaşadığı gibi. Korkardı insanlar, korktukça güçlenirlerdi. İnsanlar garip canlılar. Hayvanlar veya bitkiler gibi basit değillerdi. Çözemezdiniz insanı. Ne zaman tam çözdüm derseniz o an o insan hakkındaki fikirleriniz kördüğüm olurdu.

Beni çözmek ise tam bir deli saçmasıydı. Ben bile kendimi çözemezken bir başkasının bunu yapması gözüme imkansız gibi görünürdü. Kalbim kırılıyordu ve ben bir şey olmaz, diyerek kestirip atıyordum. Kendimi yok sayıyordum. Korkularımın arasına saklanmıştım ve çıkmak istemiyordum. Bu benim için daha kolay görünüyordu. Hayatla savaşamayacak kadar çok yorulmuştum. 

   Gerginlikten ölmek üzereyken ayakta duramıyordum nerdeyse. Öğretmen çıkmamam izin verecek mi bilmiyordum. Bu da beni geriyordu. Bakışlarım öğretmen ve Metehan arasında gidip gelirken fazlasıyla gerilmiştim. Öğretmenin bakışları benim üzerimde sabitlendiğinde içimden izin vermesi için dualar ediyordum.

"Çantanı ve diğer eşyalarını bırak, gidebilirsin." dediğinde şaşırmıştım.

Zaten cebimde olan uyuşturucu paketi ve sigara paketi ile birlikte zar zor ayakta dururken sınıftan çıktım. Sınıf kapısını kapattığım gibi duvara dayandım. Ayaklarım artık bedenimi taşıyamıyordu. Olduğum yere yığılmadan önce son saniyelerimdi. Başımın dönmesi ile bir elimi Metehan'ın koluna dayadım. Bana dönen Metehan, durumumu fark etmişti.

"İyi değilsin. Epilepsi krizi mi?"

Başımı iki yana sallayarak olmadığını belirttim. Aniden başıma giren ağrı ile yüzümü buruşturdum. Resmen iki büklüm olmuştum. Ne olduğunu anlamayan Metehan bana bakmaya devam ediyordu. Acıdan ağzımdan minik bir inleme kaçmadan önce anksiyete krizinde olduğumu fısıldadım. Nefesimi kontrol altına almakta zorlandığım sırada kendimi olduğumuz ana odakladım.

Atakla baş etmede birinci kural: Nerede olduğunu hatırla!

Okulun koridorundaydım. Yanımda Metehan vardı ve ben yere oturmuş sakinleşmeye çalışıyordum. Derin nefes al, biraz tut ve bırak. Şu an olduğun ana odaklan ve kafanı topla.

Atakla baş etmede ikinci kural: Bu sadece bir kriz, canın ne kadar yanarsa yansın bu acı gerçek değil!

Vücudumun birçoğu noktasına aynı anda giren ağrı ile gözlerimi kapattım ve yumruklarımı sıktım. Kendimi kaybetmemeliydim. Kendimi kaybedersem beni kimse bulamazdı. Sadece olduğumuz ana odaklan ve sadece bu okuldan dışarı çıktığını hayal et. Rahatla ve bu yaşadığın gereksiz korkuyu üzerinden at.

Atakla baş etmede üçüncü kural: Ayağa kalk ve dik dur! Çünkü sen boyun eğersen atak kazanır.

Kendimi toparladım, Metehan'ın kolundan destek alarak ayağa kalktım. Derin nefes alıp vermeye devam ederken gevşediğimi hissettim. Geçmişti, bu sefer de ben kazanmıştım. 

Anlamsız bir gülümseme ile koridora bakmaya başladım ve yine olduğu gibi gülüşüm saniyesinde solmaya başladı. Metehan'dan destek alarak koridorun sonundaki Gamze Hoca'nın odasına geldik. Metehan bir eliyle kapıyı açarken diğer eliyle de beni destekliyordu. O da farkındaydı ki ne kadar dik dursam da kolunu çektiği an yıkılacaktım.

Bayan UmursamazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin