Bu bölüm oceifterumi tarafından yazılmıştır.
☆.。.:*・°☆.。.:*・°☆.。.:*・°☆.。.:*
Ayhan ve Emre mümkünmüş gibi daha da geriye giderken, Ayhan hayret içeren sesiyle konuşmaya başladı.
"Euzübillahimineşşeytanirracimbismillahirrahmanirrahim."
Emre, Ayhan'a yapışmışken aynı zamanda anneannesinin ona yıllar önce öğrettiği duaları okumaya başladı.
"Elhamdülillahirabbilaleminerrahmanirrahim malikiyevmiddin ittinas siratellezine enamte gulhu allahusalativelaa illa hü mineş."
Anlaşılan birkaç duayı birleştirerek harmanlamıştı. Kendisi bile ne söylediğini bilmezken şu an hiçkimse de zaten farkında değildi. Hadi ama! Şu an şaşıracak daha önemli bir şeyleri vardı!
Renas, gözlerini kendilerine endişeyle bakan çocuğun yüzü ve bardaktaki ilaç arasında gezdirirken sertçe yutkundu. Az önce nolmuştu? Göz yanılmasıdır diye düşünmek istiyordu. Zira akıl sağlıklarının korunması için buna inanmak zorundalardı.
"Hey! Size diyorum arkadaşlarım. İyi misiniz? Beni korkutuyorsunuz."
Hoshi, peltek sesiyle konuştuğunda endişesi sesine de yansımıştı. Renas, arkadaşlarına dönüp konuşmaya başladı.
"Göz yanılmasıdır lan. Kendinize gelin. Koskoca adamlar altınıza sıçtınız. Hadi masayı falan toplayın, ben de şu çocukla ilgileneyim."
Sarışın bir tepki alamadığında, bu sefer bağırmıştı.
"ALOO! KİME DİYORUM LAN? SAĞIR MISINIZ AMINA KOYAYIM?! TOPARLANIN. HADİ!!!!"
Ayhan ve Emre transtan çıktıklarında hızlı adımlarla mutfağa gittiler. Kendilerini göz yanılması yaşadıklarına inandırmaya çalışıyorlardı. Renas, Hoshi'nin yüzüne bakmaya çalıştığında ağlamak üzere olan çocuğu gördü. Ağzı şokla aralandığında, dayanamayarak sordu.
"Noldu lan?"
Hoshi, kendisine sorulan soruyu ürkek sesiyle yanıtladı.
"Arkadaşlarım dediğim için mi kaçtılar benden? B-ben ne demek gerektiğini bilmiyordum. B-burada arkadaş denmiyor mu? K-kötü b-bir şey mi?"
Sonlara doğru sesi titrediğinde, Renas çaresizce ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Sarışından cevap alamadığında, kötü bir şey yaptığını düşünen çocuk cidden 4 saniye sonra ağlayabilirdi. Renas, karşısında dolan gözleri gördüğünde eli ayağına karıştırmıştı.
"Hayır lan hayır. Ağlama, ağlama. Arkadaşlarım dediğin için kaçmadılar tamam mı? Onların işi varmış ondan hızlıca gittiler. Seninle hiç alakası yok."
Hoshi'nin gözlerinden birer birer damlalar düştüğünde, sarışın nefesinin kesildiğini hissetti.
"Y-yalan s-söylüyorsun ki. Anlarım ben."
Hoshi'nin ses tonundaki üzüntüyü fark ettiğinde, Renas cidden çaresiz hissediyordu. İstemiyordu hiç istemiyordu ağlamasını. Elleriyle yüzünü sıvazlarken mırıldanıyordu.
"Siktir. Siktir. Siktir. Hay, sikeyim."
Hoshi ellerini, sarışının yüzündeki elleri tutmuş ve aşağı indirmişti. Renas'ın yüzü açıldığında, karşısındaki çocuğun yüzünün renginin normale dönmeye başladığını görmüş ve ağladığı için kıpkırmızı olan minik burnuyla karşılaşmıştı. Hâlâ elleri birbirine dokunuyorken, Hoshi konuşmaya başladı.
"Beni sevmediniz mi?"
Renas duyduğu kelimeler, kırılmış ses tonu ve hafif sulu mor gözlerin etkisiyle dumur olmuştu. Başından aşağı kaynar sular dökülüyordu. Cidden bu çocuğa böyle mi hissettirmişlerdi? Tamam hiçbiri boynuna atlayıp sarılmamıştı ama zaten normalde de asla sarılmazlardı ki kimseye. Bu yaptıkları ile bile zaten önemsedikleri belliydi. Ama anlaşılan pek gösterememişlerdi. Sarışın usulca kendisine bakan çocuğa yaklaştı ve hâlâ çenesinde kalan yaşları sildi. Nasıl yaklaşması gerektiğini bilmiyordu Renas. O yüzden artık içinden geldiği gibi davranmaya karar vermişti. Elleriyle beyaz, yumuşak suratı severken yumuşak sesiyle konuşmaya başladı.
"Senden arkadaşlarım dediğin için kaçmadılar, güzelim.Bardaktaki suyu elinle hareket ettirmene şaşırdılar. Ve hayır yanlış düşünüyorsun. Seni sevdiler. Eğer sevmeselerdi seni oradan götürmeme asla izin vermezlerdi. Evet başta mırın-kırın ettiler çünkü farklı birisin. Kısaca seni sevdiler."
Hoshi, yanağındaki elin yavaş hareketleriyle mayışırken gözlerini kapatmış, küçük bir mırıltı çıkarmıştı. Duyduklarıyla daha da mutlu olurken aklına bir soru düşmüştü. Hızlıca sordu tatlı çocuk.
"Oh, demek beni sevdiler. Çok, çok sevindim."
Hoshi, ellerini birbirine çırparak konuştuğunda, sarışının ona olan yakınlığı sayesinden kalbi çok hızlı atmaya başlamıştı. Kalbinin bu hâlini anlamdırmaya çalışırken, konuşmasına devam etti.
"Peki, sen? Sen de beni sevdin mi?"
☆.。.:*・°☆.。.:*・°☆.。.:*・°☆.。.:*
SİZLERİ SEVİYORUZ ☆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FEVKALBEŞER (BxHERMAFRODİT)
Fantasy[ASKIDA] Bu kitabı okumak için lazım olan seyler; 1-50 kuruşunuz olması. 2-Uzaylı olmanız. 3-Bekleyin...Hala bu maddeleri okuyor musunuz? Bir uzaylının...Evet gerçek bir uzaylının,zengin kekosu ile tanışması nasıl olabilirdi? Hayır amına koyayım...