"Merhaba. Umarım bölmüyorumdur. Geçerken selam vereyim dedim."
"Changbin?"
—————————————————
"Merhaba Junsang." Jisung ve diğerleri aniden gelip masaya yerleşen adama şaşkınlıkla baktılar.
"Geç oldu. Biz gidelim Junsang." Bill ve Hyunjin aceleyle kalkıp çıkışa yöneldiklerinde, Hyunjin Jisung'a göz kırptı. Jisung ona sırıtarak baktı. Daha sonra babasına tiksintiyle bakan yabancıya yöneltti bakışlarını.
"Ne istiyorsun Changbin?"
"Bence ne istediğimi gayet iyi biliyorsun Junsang."
"Minho onu eve götür." Jisung ne olduğunu anlamadan Minho onu kolundan tutup arabaya götürdü. Jisung tek kelime bile etmeden onun yönlendirişine izin verdi.
"Neler oluyor?"
"Ben de bilmiyorum. Babanızın hoşlanmadığı biri sanırım."
"Her neyse. Umrumda değil." Jisung arabaya bindiğinde Minho da binmişti. Minho arabayı çalıştırmadan durduğunda Jisung ona baktı.
"Neden duruyorsun?"
Minho Jisung'a dönüp bir süre sessizce onu izledi.
"Hyunjin seninle düşündüğün şekilde ilgilenmiyor."
Jisung onun bu konu hakkında konuşmasına oldukça şaşırmıştı.
"Bir şey düşündüğüm falan yok. Babamı kızdırmak için söylediğim sözlerdi. Hem bu seni ilgilendirmez."
"Ben senin korumanım. Bu beni ilgilendirir."
Jisung bakışlarını cama yönlendirdi. Canı fazlasıyla sıkkındı ve bir bebek bakıcısıyla uğraşamazdı. Minho söylenip önüne döndü. Daha sonra dayanamayıp tekrar konuştu.
"Baban sana karşı neden böyle?"
Jisung bıkkınlıkla ona döndü.
"Bilmiyorum. Çocukluğuma dair hatırladığım pek fazla şey yok. Kendimi bildim bileli hem fiziksel hem de zihinsel olarak şiddet görüyorum. Okula bile gitmedim. Bana ders vermesi için öğretmen tutuyordu. Orada duyduğun her şey yalandı. Seni de beni koruman için değil kaçmama engel olman için tuttu."
Minho bir süre sessiz kaldı.
"Bunları sorgulamamalısın. Babamı sıradan bir iş adamı sanıyorsan yanılıyorsun. En başından bu işi kabul etmemeliydin mimar. Çünkü bu işi bırakmak istediğinde buna asla izin vermeyecek. Daha şimdiden çok fazla şey biliyorsun."
"Halimden memnunum. Ayrıca Hyunjin'e karşı daha mesafeli olmalısın."
Jisung sinirlenmeye başlıyordu.
"Kişisel meselelerime karışamazsın. İstediğim insanla flört edip yatabilirim."
"Daha önce biriyle yattığını bile sanmıyorum Jisung. Evden çıkamadığını söyledin. Okula bile gitmemişsin."
"Bunu evden çıkmadan da yapabilirim, biliyorsun."
"Çok arsız bir çocuksun."
"Biliyorum."
Minho konuşmayı bitirip arabayı çalıştırdığında eve varana kadar ikisi de konuşmadı.
Odalarına çıktıklarında Taeyong hiç beklemeden peşlerinden geldi.
"İlaç saatin." Elindeki su ve ilacı Jisung'a uzattığında Minho dikkatlice ilaca baktı.
Jisung elinin titrememesine özen göstererek ilacı ve bardağı aldı. Taeyong'un Jisung'un parmaklarına sürtünen parmakları Minho'nun gözünden kaçmadı.
![](https://img.wattpad.com/cover/255203095-288-k775734.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sweet Lies |Minsung|
FantasyBazen gerçekler yalanlardan daha çok acıtır. Genç adam bunu çok iyi biliyordu. Gerçeğe sırtını döndü. İncinmekten öylesine korktu ki gerçeği bilmek için çabalamadı, sorgulamadı. İntikam istemedi. Öfkelenmedi. Sadece kaçmak istedi. Kaçıp her şeyi unu...