"Belki de suçluluk duygum yüzünden onun zihnine girip kafasını karıştırdım."
—————————————————
"Bu olabilir mi gerçekten?" Minho Mark'a umutla baktı.
"Böyle olduğunu düşünüyorum. Çünkü oradan ayrılır ayrılmaz pişman olduğunu söyledin. Changbin'e gittin ve onun başının belada olduğunu söyledin. Daha sonra geri dönüp onu kurtarmak istedin. Ayrıca oradayken kendinde değilmişsin. Bütün bu olanlara bakacak olursak durum bu."
Haechan iç çekti.
"Aslında bu mantıklı."
"Ama ben anlamıyorum. Zihnime girip kafamı karıştırması durumu-"
"Sen hiçbir şey bilmiyorsun değil mi?" Diye sordu Haechan bıkkınlıkla.
"Hayır. Aslında hiçbir şey bilmiyorum. Kimse bana anlatmıyor."
Haechan koltuğa oturduğunda Minho da oturdu. Ardından her şeyi ona anlattılar. Lee Know ve Jisung'un küçükken arkadaş olduklarını. Jisung'un onunlayken ona ve etrafına verdiği zararı. Dövmenin bu sebeple yapılmış olmasını..
"Bir dakika, ben neden bütün bunları hatırlamıyorum?"
"Gerçekten artık buna şaşırıyor musun? Kim bilir ne yaptılar da unutmanı sağladılar. O adama ve ailene dair hatırladığın son şey ne?"
"Aslında çocukluğuma dair hatırladığım pek fazla şey yok. Tek hatırladığım ailem bir gün eve gelmedi. Sonra o ve adamları benim için geldiler. Daha sonra o adamın düşüncelerini okumuştum. Ailemi öldürdüğünü öğrendim. Küçüktüm ve korkmuştum. Sonra gücümü kullanarak kaçtım ve Changbin ile tanıştım."
"Madem o adamın düşüncelerini okuyup ailenin öldüğünü gördün o halde neden o gün bunu göz ardı edip o adamın dediklerine inandın ve onu terk ettin."
"Çünkü o an Jisung onun zihnine girdi ve kafasını karıştırdı Haechan. Artık ona saldırıp durma hayatım." Dedi Mark bıkkınlıkla.
Haechan onu duymamış gibi yapıp düşündü.
"Sanırım ailen dövmeyi yaptıktan sonra ikinizin görüşmesine engel oldu ve Jisung'a dair anılarının silinmesini sağladı. Sonra onlar öldü ve oradan kaçtın. Ah, bu gerçekten çok karmaşık bir hikaye. Asla gerçekten ne olduğunu bilemeyeceğiz sanırım. Bu yüzden sonuca odaklanmamız daha iyi olur."
"O halde bu dövme yüzünden yakında birbirimize yaklaşamayağız." Diye mırıldandı Minho Jisung'a bakarak.
Jisung sanki orada değildi. Bakışları ellerindeydi ve gözleri dolmuştu. Suçluluk hissi onu yiyip bitiriyordu.
"Aslında bunu çözebiliriz. Dövmen nerede?"
"Onu göremezsiniz. Onu sadece Jisung görebiliyor. Boynumda."
"Bu gerçekten çok garip. Ailen gerçekten yetenekliymiş. Nasıl bir teknoloji kullanarak bunu yaptıklarını bilmiyorum. Ama yine de bu durumu çözebiliriz." Dedi Mark.
Changbin Jisung'un yanına oturdu. Geldiklerinden beri konuşmamıştı. Sadece kardeşini izlemişti. Kardeşinin omzuna destek verircesine elini koyduğunda Jisung ona baktı. Birbirlerine hafifçe gülümsediklerinde Jisung çok iyi hissetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sweet Lies |Minsung|
FantasyBazen gerçekler yalanlardan daha çok acıtır. Genç adam bunu çok iyi biliyordu. Gerçeğe sırtını döndü. İncinmekten öylesine korktu ki gerçeği bilmek için çabalamadı, sorgulamadı. İntikam istemedi. Öfkelenmedi. Sadece kaçmak istedi. Kaçıp her şeyi unu...