3. Bölüm: "İlk Karşılaşma"

578 29 10
                                    

3. Bölüm: "İlk Karşılaşma"

Bilmediğim bir şehirde yaşayacaktım. Uzun zaman sonra ilk kez bir yere seyahat ediyordum ve içimde bunun heyecanı vardı.

Yol boyu gideceğim yerde beni nelerin karşılayacağını, nelerle karşılaşacağımı düşündüm durdum.

Artık Mardindeydik.

Uzun bir yolculuk sonrası o merak ettiğim yere sonunda gelmiştim. Bir çok yer gezmiştim ama buraya hiç gelmemiştim. Bu ilkti.

Elimde kitabım, kulağımda kulaklığım ile Yaren'in arabasında ön koltuğa oturmuştum. Müziği dinlemekten kitaba doğru düzgün odaklanamasam bile yine de elimden bırakmıyordum.

En sevindiğim şey ise artık istedigim gibi dışarı çıkacak olmamdı. Tabi zaten çıkarsam Yarensiz çıkmam ama yine de en azından İstanbuldakı gibi evde hapsolup kalmayacaktım.

Araba ani bir frenle durduğunda kemer sayesinde kurtuldum diye bilirdim. Endişeli bir şekilde Yarene baktım.Etrafıma bile bakmamıştım. "Ne oldu?" diye sordum. O da bana aynı şekilde bakıp "Şey," dedi ve başıyla önünü gösterdi. Başımı çevirip baktığımda karşımda son model bir araba vardı. Arabalarımızın çarpışmasına çok az kalmıştı. Arabanın sahibi çok sinirli bir şekilde bize bakıyordu.

Adam arabadan inerken arabasının kapısını sertçe kapattı ve bu benim irkilmeme neden oldu. Ona baktığım üzerinde siyah bir takım elbise vardı. Yeşil gözleri sanki ateş saçıyordu. Tipinden de anladığım kadarıyla asla sakin birine benzemiyordu. "Ne yaptığını sanıyorsun?" diye bağırdı.

Yaren çok korkak bir kızdı. Onu küçüklüğümden beri tanıyordum ve böyle konuularda ürktüğünü de biliyordum. Adam üzerimize gelmeye başladığında Yareni beklemeden hemen arabadan inerek adamın önüne doğru yürüdüm. Pekte iyi bir şey değildi, ama şimdi başka bir şey düşünecek halde değildim.

"Kusura bakmayın," diye konuşmaya başladım. Az kalsın adamın arabasına çarpacaktık. Emindim bunu bir 'kusura bakma' dediğim için bizi rahat bırakmayacaktı.

"Kusura bakmayayım mı?" dedi. O sırada gözlerimin içine derin bir şekilde bakıyordu. Bu hareketinden hoşlanmadığım için biraz geri çekildim. Geri çekildiğim anda gözlerini benden çekti ve arabasına döndü.

"Hanımefendi arabama çarpacaktı," dedi ve öfkeli bir nefes verdi.

Zengin bir insana benziyordu ve şu an bunu mu dert ediyordu?

O sırada Yaren'in arabadan indiğini ve bize yaklaştığını gördüm. Gözlerinden ne kadar çok korktuğunu göre biliyordum. "Be-Ben özür dilerim," Zar-zor konuşa biliyordu.

"Biz özrümüzü diledik," dedim ve adamın yüzüne bakarak "Ama bu hata sadece bizimde değil. Keşke siz de önünüze dikkat etseydiniz." dedim. Yangına körükle gittiğimi biliyordum, ama nedense bundan zevk alıyordum.

"Ben mi?" Hayatımda duyduğum en anlamsız sorulardan biridir bu soru. Başka kim olacaktı?

"Evet," dedim ve devam ettim "Umarım bu hatanızı tekrar tekrarlamazsınız." Adam bana baktı. Uzun uzun baktı ve sonra "Kim olduğumu bilmiyorsun," dedi. Asıl o kim olduğumu bilmiyordu. Amcam ve yengem buralarda çok tanınırlardı. Babam buralara gelmediği için kime ismini sorsan eminim ki bilmezlerdi ama Şadoğlu soyadı burada çok tanınıyordu. Bunun verdiği güvenle "Asıl siz benim kim olduğumu bilmiyorsunuz. Laflarınıza dikkat ederseniz mutlu olurum." dedim ve hemen arkamı dönerek arabaya doğru yürüdüm. Arkamı dönüp baktığımda Yaren hâlâ orada durmuş adama bakıyordu. Gözlerimi devirerek Yarenin yanına gidip kolundan tutup ön koltuğa oturttum. Çok korkmuştu ve araba kullanamayacağını bildiğimden kendim şoför koltuğuna geçtim. Adam hâlâ bize olan bakışlarına devam ediyordu. Özellikle bana olan bakışları daha sertti. Sözlerimden hoşlanmadıği yüzünden anlaşılıyordu, ama bu benim umurumda bile değildi. Hemen buradan kurtulmak ve yeni hayatıma başlamak istiyordum.

Arabayı çalıştırarak adamın arabasının yanında hızla geçtim. Buraya geldiğim ilk günde bu kadar heyecan yeterde artardı bile.

"Onun kim olduğunu bilmiyorsun," dedi Yaren. Kim olabilirdi ki?

"Abartma, Yaren. Kim olabilir? İngiltere prensi değil ya?"

"O adam burada çok tanınmış biri," dedi ve yutkundu. "Yani ailesi büyük bir şirket sahibi ve bir çok şirketle ortaklar."

"Yani?" Bütün bunlara sahip olması onun bize böyle davranmasını gerektirecek bir sebep değildi.

"Bizim şirketle de ortaklar," dediğinde şok olmuş gözlerle ona baktım."Bizimle ortaklıkları risk altındaydı aslında. Her an vazgeçebilirlerdi. Vazgeçerlerse de şirketimiz batar." Eğer bu doğruysa çok büyük hata yapmıştım. O adama öyle de ağır şeyler söylememiştim ve bundan da pişman değildim. Ama bu işin sonunda zarar görecek kişi amcam olacaktı. Ne yapacağımı bilemedim.

"Kim?" diye sordum bir anda. "Adı ne?" dediğimde hemen cevap verdi. "Miran. Miran Aslanbey."

Miran.

Miran Aslanbey.

Büyük bir hata yapmıştım. Ama onu telafi edebileceğime inanıyordum. "Şirketinin yerini biliyor musun?" dediğimde cevap vermedi. "Biliyor musun?" diye tekrar ettiğimde yine de cevap vermedi. Cevapsız kalmaktan nefret ediyordum. "Onunla konuşacağım," dedim. Aslında bu fikir ne kadar doğruydu bilmiyordum ama başka şansım yoktu. Herşey amcam içindi. "Amcamın ortaklığınım benim yüzümden bozulmasını istemiyorum, Yaren. O yüzden biliyorsan yerini söyle de gidip konuşayım. Belki halledebilirim."

"Biliyorum," dedi ve bir kağıt götürüp bana oranın adresini yazdı. "Gerçekten halledebilir misin?" diye sordu."Bilmiyorum," diyerek cevap verdim. Büyük bir umutla "Ama çalışacağım. Umarım onu çok kızdırmamışımdır." Adamın gözlerine baktığımda bile ne kadar kızdığını görmüştüm. Ama başka çarem yoktu. Nasıl yıktıysam öyle de toparlamak zorundaydım. Yoksa içim rahat etmezdi.

Buraya geldiğim ilk günümde en büyük sorunu omuzlarıma yüklemiştim. Daha ilk günden kendi kendime sorun yaratmıştım.

Yarın yapacağım ilk iş Miran Aslanbeyle görüşmek olacaktı.

SEVDA MASALI (REYMİR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin