3

1.8K 215 125
                                    

Kolunda ısrarla titreyen akıllı saate baktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Kolunda ısrarla titreyen akıllı saate baktı. Hiçbir arama kabul etmeyeceği bir iş üzerinde olsa da tek tuşla aramayı kulaklığına yönlendirdi. Özellikle sergi alanındayken dikkatinin dağılmasından hiç hoşlanmazdı ama şu sıra birçok işi birlikte idare etmesi gerektiğinin farkındaydı. Genç kadın etrafında kendisini dinleyip, söylediklerini not alan öğrencilerden uzaklaşıp sergi salonunun ortasına doğru yürümeye başladı.

"Samet, merhaba. Önemli bir eğitimin ortasındayım. Acil bir durum yoksa bir buçuk iki saat sonra görüşelim mi?"

"Olur tabii. Hatta şöyle yapalım, Korel'i de çağır ofise. Benim işim bittiğinde seninki de bitmiş olur. Yakınlardayım, bir kahveni içerim." Segah bu planı ayaküstü bir telefon konuşmasından daha çok sevdi.

"Çağırmama gerek yok." diye mırıldandı. Bir yandan gözü elinde çay fincanıyla ofisine giden merdivenlerden yavaş yavaş inen adama kaydı. "İşin bitince gel, bekliyorum." dedikten sonra aramayı sonlandırdı. Amacı yetiştirmeye başladığı asistan öğrencilerin yanına geri dönmekti ama Dedektif'in kendisine yöneldiğini gördüğünde biraz daha bekledi. "Bir şey bulabildin mi?"

Segah mesai başlangıcından beri asistanlarla ilgileniyordu. Dedektif ise kamera kayıtlarının içine gömülmüş, sadece çay ya da kahve isterse ofisten çıkıyordu. "Henüz değil. Çayım bitti." derken kulpunu parmağına geçirdiği siyah fincanını havada salladı.

"Ne istersen odama isteyebileceğini defalarca söyledim." Korel birkaç adımda kadının yanına iyice yaklaştığında parfümünün kokusu burnuna dolarken Segah daha rahat nefes alabilmek için başını istemsizce başka yöne çevirdi. En sevdiği kokulardan biriydi adamın üzerindeki...

"Bir evin ya da iş yerinin en çok insan gören yerinin mutfak olduğunu biliyor muydun?"

"Bunun konumuzla ne alakası olduğunu merak etsem de çocuklar beni bekliyor." dedi genç kadın ileride gülüşlerini gizlemeye çalışan bir grup öğrenciyi işaret ederken. Korel elindeki çay fincanıyla öğrencilere selam verirken grubun içindeki genç kızların gözlerin gözleri parlıyordu.

"O yüzden bugün öğretmen gibi giyindin demek ki." İlk önce babaanne, şimdi de öğretmen... Halbuki bugün her zamankinden genç göründüğünü düşünüyordu Segah. Ayağındaki önü taşlı saten stilettolarla yürümenin ne kadar zor olduğunu bilse alay etmeye utanırdı. Üzerinde siyah tam kalıp bir ceket elbise vardı.

"Korel benimle uğraşma. Senin zevkine göre giyinecek değilim." dese de adamın giydiklerini beğenmemesi içten içe sinirini bozuyordu. Giydiklerine harcadığı onca paradan sonra hem de...

Kadının öfkelendiğini gören Dedektif dudaklarında amacına ulaşmış bir gülümsemeyle sergi salonundan ayrıldı. Segah nihayet tekrar odaklanmaya hazırdı, derin bir nefes aldı ve saçlarını şöyle bir geriye atıp kendinden emin adımlarla öğrencilerin yanına döndü.

Tablo GezginleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin