Üzerine çöken gerginlik ve belli etmek istemese de panik havası adamın kolları tarafından çevrelenmişken daha da belirginleşiyordu. Çok hafif bir ışıkta Korel'in dikkatlice etrafına bakındığını gördü. Sert çenesi kaskatı, gözleri ise keskin bakışlarla tarıyordu her yeri.
"Buralarda bir yerlerde olmalılar. W, girişleri kontrol et." dedi güçlü bir ses. Genç kadın istemsizce Korel'e daha sıkı sarılırken elindeki hançeri tekrar savurmaya hazırdı. Korel ise silahıyla iyice vaziyet aldı.
Belli belirsiz bir sesle, neredeyse bir nefes kadar sessizce "Hazır ol." dedi genç adam. Segah başıyla onaylayıp duruşunu dikleştirdi ve korkmaktan vazgeçti. Şu an burada yaşananların hepsi bir nevi kendisinin gezgin olma isteği yüzündendi ve Korel'i tehlikeye attığı gerçeği tüm panik havasını dağıtmaya yetmişti. Sindiği yerden ayrılıp ayakkabılarını sessizce çıkardı ve adamı korumak istercesine hafifçe önüne doğru eğildi.
"Sana zarar gelmesine izin vermeyeceğim Dedektif."
W birinci girişi kontrol ederken Korel kadını kibarca tutup başına küçük bir öpücük kondurdu. Tamaman köşeye sıkıştırılmış olsalar bile öyle tatlıydı ki... Elindeki ufak hançeriyle adamı koruyacağını söylerkenki ifadesi Korel'i delirtiyordu.
"Öyleyse, koru beni." Segah adamın saçlarına değen dudakların uzaklaşmasıyla gözlerini açtı ve Avcıyı karşılamak için daha da hazırdı artık.
"Burası temiz." dedi W. Ardından kontrol edeceği giriş Segah ve Korel'in ardına saklandığı girişti. Esneyen tahtaların çıtırtılar her adımda daha da yaklaşırken ortam o kadar gergindi ki Segah bu karanlıktan ölesiye nefret etmişti.
En nihayetinde W ikinci girişin önünde belirdiğinde karşı karşıya kaldılar. Girişten yansıyan ışık adamın yüzünü gözler önüne sererken Segah hançerini doğrulttu, Korel ise silahını çekti. Nefesler tutulmuş gibiyken W, çapraz askıyla boynuna astığı silah benzeri ince uçlu bir ok tutuyordu elinde. Genç kadın yakınında duran oktan burnunu yakan bir koku aldı o an. Neydi bu, tiner miydi?
Garip bir şekilde W başını hafifçe yana doğru eğip Segah'a doğru yaklaştı. Emin olmak ister gibi bir hali vardı. Her iki taraf da sessizliğini koruyordu aynı zamanda. En ufak bir çatışma sesi bile diğer Avcıları buraya toplayacaktı.
Segah kendisine yaklaşan yüzün fırça darbelerinden oluştuğu ve yüzün farklı renklerle kaplandığını gördü. Yüzünün farklı yerleri kurumuş boyalar gibi çatlamış görünse de bazı yerler parıl parıl parlıyordu. Sadece gözlere dokunulmamıştı.
Gözlerin rengi Tanrı'nın yaratılana hediye ettiği ilk ve en güzel renk paletiydi.
W ikiliye son bir defa daha baktıktan sonra derin bir nefes çekti içine. "Oradalar mı?" diye uzaktan gelen sesleniş burada fazlasıyla oyalandığını gösteriyordu. Okunu geri çekip bir adım geri attı. "Gidin buradan." derken bakışları net ve ne yaptığından emindi. "Hayır, burada değiller." diye bağırdı diğer Avcılara doğru. En sonunda yanlarından ayrılıp üçüncü girişe doğru gitti ve henüz bir dakika geçmemişti ki "Buradalar! Kaçıyorlar yardıma gelin!" diyen bir bağırış duydular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tablo Gezginleri
FantasyFırça izleri canlandığında onlar çıkacak ortaya. Efsane şöyledir. Çalınan en eski eşya ele geçirildiğinde renkler ayna olur kumaşın üstünde. Her ayna bir yansıma her yansımanın bir gezgini vardır. Çizilmiş her zaman birer kapıdan ibaret. Son Akşam...