Tekrar hoş geldiniz Gezginlerim. Sizi ağırlamak büyük mutluluk. ♥11
Genç kadın koluyla belinin üstüne sıkıştırdığı makaron kutusuyla birlikte hızlı adımlarla odasına doğru ilerlerken sakin gibi görünse de onu yakından gören biri yanaklarındaki hafif pembelikten pek de sakin olmadığını anlayabilirdi. Üzerindeki bembeyaz gömlek ve ince parlak şeritleri olan lacivert pantolonuyla galerinin koridorlarında esercesine yürüyordu. Dinlenememesine rağmen stilettolarından gelen sesler fazlasıyla kuvvetliydi. Bütün gece uyuyamaması bir yana aldığı kararları istediği gibi hayata geçirememiş olması bile aklına geldikçe çıldırtıyordu kadını.
Uyandığında avukatından aldığı arama ve öğrendikleri, Taylan'ın babasının işleri ciddi anlamda yokuşa süreceğinin birebir göstergesiydi. 'Hadi bakalım.' demişti Segah içinden. 'Bakalım ne kadar uzatabileceksiniz...'
Ofisinin ardına kadar açık kapısından bir hışımla girdiğinde ne kadar erken geldiğini temizlik görevlileri ve özel olarak onların başında bekleyen Serdar'ı gördüğünde anladı. İşe geç kaldığı görülmemişti belki ama işe erken gelme konusunda son zamanlarda iyice kaçmıştı ipin ucu.
"Hoş geldiniz Segah Hanım." dedi Serdar saygılı bir tonda. Bir yandan da görevlilere şimdilik yeterli olduğunu söyleyerek odayı boşaltmaya çalışıyordu. "Erkencisiniz."
"Sabahları saate bakmayı unutur oldum. Kalktığım gibi hazırlanıp geliyorum buraya." derken başını olumsuzca sağa sola salladı. Dengesiz bir ruh hali içinde olduğundan mıdır bilinmez, sakin görünürken bir anda parladı. "Sen neden hiç geç kalmıyorsun?" diyerek döndü kendisine şaşırmış bakışlarla bakan yardımcısına.
"Neden mi geç kalmıyorum?" derken birkaç saniye düşündü Serdar.
"Evlisin üstelik. Geç kal biraz, hadi ben yalnız bir insanım." Segah koltuğuna oturup makaron kutusunu açarken yardımcısına koltuğu işaret etti. "Makaron yiyelim."
Koltuğa oturmaktansa ayakta dikilmeyi tercih eden Serdar gülmek istemiyordu ama patronunun huysuzluğu her zamankinden daha tatlı görünüyordu. Kadının yakındığı ya da mızmızlandığı anlar yok denilecek kadar azdı. Canı sıkıldığı öyle belliydi ki günün böyle geçeceğini şimdiden anlamıştı. Bir yandan da biliyordu ki, Segah ne zaman bu derece bir bıkkınlık yaşasa hayatına farklı bir yön vermeye çalışırdı. Yapılması gereken tek şey bu sancılı saatlere uyum sağlamaktı. Bu birkaç yılını onunla geçirmiş Serdar için hiç de zor değildi.
"Kahve ister misiniz?" diye sordu cebinde titreyen telefona aldırmadan. O sırada Segah masanın üzerinde duran telefonu kaldırıp tek tuşla mutfağa bağlandı.
"Günaydın, Serdar ve bana sade bir kahve gönderebilir misiniz? Teşekkür ederim." Genç kadın ince bir çizgi üzerinde yürüdüğü bu sabah nedensizce her zamankinden daha yalnız hissediyordu. Serdar'ın kendisinin yanında çok rahat olamayacağını bilse de tekrar koltuğu işaret etti. Neyse ki adam ikinci defa geri çevirmedi ve oturup kibarca makaronlardan birini aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tablo Gezginleri
FantasyFırça izleri canlandığında onlar çıkacak ortaya. Efsane şöyledir. Çalınan en eski eşya ele geçirildiğinde renkler ayna olur kumaşın üstünde. Her ayna bir yansıma her yansımanın bir gezgini vardır. Çizilmiş her zaman birer kapıdan ibaret. Son Akşam...