12
Simsiyah elbisesinin içinde aynadaki yansımasına bakarken saçlarını omuzlarının gerisine doğru bıraktı Segah. Askılı kare yaka elbisesi omuzlarını güzelce öne çıkarmış, bacağının üst kısmına kadar yükselen yırtmacı yürüdükçe belli olacak kadar ustaca gizlenmişti. Gizlenen sadece yırtmaç değildi üstelik. Yırtmacın hemen üzerinde biten jartiyerin tuttuğu küçük hançerin yumuşak dokulu kını kapalı olsa da orada olduğunu hissettirecek kadar belirgindi. Birkaç adım attıktan sonra çok da rahatsız olmadığına karar verdi. En nihayetinde tablodan çıkmak için hançere ihtiyacı olacaktı. Tabii işler istediği gibi giderse...
Dumanlı göz makyajının son dokunuşlarını yaptı. Çıkardığı işten memnun olması bir yana dudaklarına yerleşen gülümseme geceden beklentilerini doğrular gibiydi. Ofisine dönüp tek dokunuşla gizli banyo bölmesini kapattıktan sonra masanın yanında bıraktığı tek bant siyah topukluları giydi. Son bir dokunuştan sonra hazırdı.
Koltuğuna oturup yarım tur döndü. Masanın alt bölmesinde bulunan ufak kasayı parmak iziyle açtıktan sonra artık korkmadığı tokayı ve Korel'in bilekliğini çıkardı. Saçlarını iki ucundan bir tutamla toplayıp tokayı dikkatlice taktığında heyecanı arttıkça artı. Bilekliği nereye koyacağını düşünürken kapının açılacağını anladığı gibi panikle bilekliği yakasından içeri attı. Neden paniklediğini de bilmiyordu gerçi.
"Yetiştirebildik mi bilmiyorum ama..." dedi Serdar nefes nefese. "Davet salonundaki masayı Ana Salon'a taşıdık. İstediğiniz ortam hazır. Yemekler siz salona geçtikten sonra gelecek. Sonrasında kimse kalmayacak galeride, ben de dahil."
"Harikasın." derken ayaklandı Segah. "Çok kişisel bir istekti, yardımcı olduğun için çok teşekkür ederim. Sabah erken saatlerde sana yardımcı olacak birkaç görevli çağırdım. Kendini çok yorma."
"Teşekkür ederim." Serdar kadına saygı çerçevesinde şöyle bir baktı. "Söylemeden geçemeyeceğim, çok güzel görünüyorsun. Dedektif'e hala ısınamadım ama olsun."
"O iyi biri Serdar." dedi Segah odadan çıkmak üzere hareketlenirken. Serdar ve Dedektif'in ilişkisine gülmeden edemiyordu. Beş yıldır belli aralıklarla karşılaşmalarına rağmen aralarındaki iletişim bir adım ileri gidebilmiş değildi.
"Sadece ben demiştim diyebilmek için sabırla bekliyorum." Segah Ana Salon'a doğru yürürken Serdar merdivenlerin sonunda kendi odasına giden koridora yöneldi. Ona biraz daha takılsa fena olmazdı ama saat iyice akşamı bulmuştu. Adamı daha fazla yormak istemiyordu.
Ana Salon'a adım attığında bir an için olduğu yerde kalakaldı. Dekorlardan ışıklara, salonun ortasına parlayan masaya kadar her şey tam istediği gibi görünüyordu. Yaklaşıp ellerini sandalyelerden birinin üst kısmına yasladı.
En çok boş bıraktığı yeri dolduran Işıklı Eyfel Gecesi'ne bakarken parladı gözleri. Daha şimdiden tablodaki havai fişeklerin hareketini hissedebiliyordu. Biraz daha baksa hareket etmeye başlayacağından emindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tablo Gezginleri
FantasyFırça izleri canlandığında onlar çıkacak ortaya. Efsane şöyledir. Çalınan en eski eşya ele geçirildiğinde renkler ayna olur kumaşın üstünde. Her ayna bir yansıma her yansımanın bir gezgini vardır. Çizilmiş her zaman birer kapıdan ibaret. Son Akşam...