14.Bölüm

61 52 1
                                    

"Belirsizlik hasta eder,
kesinlk yaralar..."




Kerim ve Özkan, Çeviğin ayağa kalkmasına yardım ettiler. Çevik üstünü başını silkeliyip. "Hızlı olmamız gerek" dedi. Cebinden telefonu çıkardı ve tuşlara bastı. "Napıyosun" dedi Özkan. "Tuğçeyi arıyorum bu günden başlıyalıyalım" dedi. Özkan "İyi. Hepimiz bugün başlayalım o zaman" dedi. Kerim yanıma gelip "Kabini yapmakla koyulalım" dedi. "Tamam" dedim Kerime gülümsiyerek. Tuğçe telefonu açmıştı belliki, Çevik biraz uzaklaşıp Tuğçeyle konuştu sonra geri geldi. "Fikrimi almak nasıl bir şey" dedi Çevik, Kerim'e bakarak. Kerim gülerek Çeviğe baktı "İki projeye birden yetişiceksen hiç durma" dedi. "Evet, zaten Tuğçeyle çok işin var" dedim Çeviğe bakarak. Çevik güldü "Haklısın" dedi. Kerimin kolundan tutarak sinirle "Hadi bizde başlayalım" dedim.

Kerim'le motoruna ilerlerken mesaj geldi Sonaydan. Ona "Akşam görüntülü?" yazdım. Oda bana "Tamam" yazdı ve ardından bir mesaj daha. Bu seferki Doğuştandı "beş' te dersimiz var." arkadan bir tane daha "Unutma" yazıyordu. Ona da "Tamam"yazıp gönderdim. Kerim ben bunları yaparken çoktan motoruna binmişti bile. "Kabini atık eşyalardan yapalım mı?" dedim. "Çok iyi olur" dedi gülümsiyerek ve bana elini uzattı. Elinden tutup kalkındım ve motoruna bindim kareli ceketini tutarak.

Marangozlardan bir kaç parça tahta alıp Kerimin tuttuğu yere geldik. "Burda mı yapıcaz" dedim. "Evet" dedi ceketini çıkartırken ve sandalyenin birine arrı. Burda çok fazla tozlanmış ve eski sandalye vardı sanırım eskiden cafe gibi bir yerdi. "Ben kesiyim sonra beraber boyarız" dedi. "Tamam" dedim saate bakarak. "Bir gün ders yapmazsan bir şey olmaz bence" dedi Kerim gülerek. "Keşke hiç yapmasam" dedim Kerim'in yanına giderek. Kerim benim gözüme koruyucu gözlükleri geçirdi ve kendinede taktı, masadaki testere gibi şarjlı aleti çalıştırdı ve tahtayı kabine uygun duvar  şekline göre kesmeye başladı. Bir süre bu işine devam etti ve benden aralarda sabit dursun diye tutmamı istedi o kadar. "Seni beceriksiz sanıyordum" dedim gülerek. "Ya öyle mi?" dedi. Renkli cila kutusunu açarak. "Ev..." Tam kelimemi bitiricektim ki şap diye yüzüme bir cila boyası geldi. Kerim gülerek "Kırmızı sana çok yakışıyo" dedi. Yüzümü silerek "Keriiim" diye bağırdım ve elimdeki boyaları yere sıçrattım. Cila boyasını alarak Kerimin peşinden koşmaya başladım ama Kerim hızlıca kapıya doğru koşuyordu kaçıcağına düşünüp daha hızlı koşmaya başladım, Kerim kapıyı açtı ve kapıyı açan  önündeki kişinin yanından kaçtı ve gitti bende durmaya çalıştım ama maalesef kapıyı açan kişiye cilayla beraber öyle çarptım ki, ikimizinde her yeri kırmızı boya kaplıydı.

Gözerimi açtığımda kime çarptığımı anlamış oldum, şuan ölmeyi yeğleyebilirdim. Doğuş. Evet Doğuşa çarpmıştım. Bundan daha kötü bir şey olabilir miydi? Doğuş yüzündeki cilayı derin bir nefes alarak sildi ve sinirle üstüme attı. "Seni varya" dedi sinirden kaskatı kesilerek. "Ben şey.." dedim ama lafımı "Sus" diye kesti sert ve net bir şekilde. İnci arkadan kıskıs gülüyordu ve kapıyla iç içe girmişti. Ona da biraz cila sıçramıştı ama fazla belli değildi. "Neden İnciyi dinleyip, seni almaya geldik, ben neden İnciyi dinledim ki?" dedi Doğuş Kapıdan dışarı çıkarak. İnci gülerek Doğuşa baktı ve işaret parmağını kaldırıp bir şeyler söylicekken Doğuş ona sıkıca sarıldı ve İncinin de nerdeyse her yeri cila  oldu. "Ama" dedi İnci masum bir şekilde. İnciye gülerek baktım "E hadi mağdem gidelim" dedim. Doğuşun arabasına gittik.





Akşam saatleri olduğunda Özkan herkesi merkezin çatısına çağırmıştı. Mağlum artık merkez açık değildi ve bizde gizlice giriyorduk. İnci ve ben merkeze geldiğimizde kapının önündeki basket sahasına bağdaş kurarak oturduk ve diğerlerini beklemeya koyulduk. İnci bana bakarak "Doğuşla çok güzel gidiyo" dedi gülerek "Yani artık bana ilk gün ki gibi soğuk davranmıyo" dedi. "Siz şimdi ciddi ciddi öpüştünüz ve çıkıyosunuz" dedim gülerek "Ama bak belli oluyo ne biliyim sana hepimizden daha nazik davranıyo. Sırf sen dedin diye beni almanız falan normalde "ayakların yok mu kendine gel" dicek bir çocuk" dedim gülerek. İnci gülerek yüzünü kapattı. Onu böyle görmek beni mutlu ediyordu. Kafasına ellerimi koyup yüzünü mıncırdım gülerek. "İlk sevgilinle olanları inşallah bu sevgilinle yaşmazsın" dedim iç çekerek. "Bilmiyorum bende ondan korkuyorum" dedi İnci. "Ona anlattın mı?" dedim. Ne dicem çocuğa "İlk sevgilim bana güven seninle evlenicem falan dedi bende hemen güvendim çünkü salağım altına yattım mı? Dicem." dedi gülerek. Gözlerinin dolduğunu görür görmez ona sıkıca sarıldım. O da benim belime ellerine doladı "Bence Doğuş öyle biri değil zaten ama anlat bilmeye hakkı var" dedim. "Öpüşmicekseniz kapıyı açıyım mı?" dedi biri bu Çeviğin sesiydi. Ona İnciyle beraber baktık. İnci kalkıp "duydun mu?"  dedi. "Neyi?" dedi Çevik ve İnci bana bakarak büyüj bir "OH" çekti.  Sonra Çeviğe dönerek "Anahtarı sen mi aldın" dedi. "Hayır" dedi Çevik. "Kapıyı nasıl açıcaksın yine sihir mi kullanıcaksın" dedim gülerek ve bende kalktım ama beklediğim tepkiyi alamadım çünkü Çevik yüzüme bile bakmadı. Kapıya doğru yürüdü ve cebinden bir bıçak çıkardı, kapının kilidine soktu. Biraz çevirdi ve kapı açıldı. İnciye bakarak gir işareti yaptı "Çatıya çıkalım" dedi. Oda içeri girerken kolunu tuttum. İnci hala çatıya çıkan merdivenlere gidiyordu. "Sen neden bana tavır yapıyosyn acaba" dedim hemen katlanan sinirlerimle. Elime bktı ve kolunu yavaşça çekti. Sen kendini fazla önemsiyosun, sana tavır alan yok" dedi yine yürümeye başlarken. "Sen bilirsin" dedim kesin sert ve net bir cevapla, bende arkasından gittim. Çatı yine mükemmel olmuştu. Sert bir rüzgar esiyordu ama sıcaktı. Denizin dalgalanması burdan gözüküyordu ve güneş, denizle buluşmak üzereydi. Ben büyükenmiş bir şekilde denizle güneşe bakarken ordaki armut koltuklardan birine oturdum. Manzarayı çok seviyordum hele bir de içinde deniz varsa. İnci "Meral söylicem bu gece" dedi. İnciye bakıp "bencede" dedim. İnci üstüne yastık konmuş gri örtülü süngere uzanmıştı. Çevik'te benim yanımda ki turuncu örtülü süngere ve Siyah yuvarlak yastığı da kafasının altına koymuştu. Çeviğe baktım gözleri kapalıydı ve ellerini başının altına koymuştu. Elimi yüzüne vurur gibi yaptım ve İncide biraz kıkırdadı ama ikinci defa yaptığımda ise bileğimden tuttu. "Napıyosun" dedi. "Sinek vardı ıı burnunda" dedim gülümsiyerek. Kalkıp otutrur pozisyona geçti ban sinirli sinirli bakark "İlk geldiğinden beri moralin düzelmiş kesin moralini.." dedi ve Kerimin sesi "Ben düzelttim" dedi. Özkan, Aslı ve Tuğçe de gelmişti. Tupçe hemen Çevik ve benim ortamıza oturdu. Özkan ve Kerim ellerindeki poşetleri ortada durak gri paspasa koydu. Aslı da, İncinin yanına geçti. Özkan "Nasıl gidiyo" dedi. Kerim poşetin içinden kare pizza kutusunu çıkarark "Şey dicem Doğuş'un çok başı ağrıyomuş talimatları İnci'nin vermesini istedi" dedi. Pizza kutusunu açtı ve içinden bir dilim pizza aldı ve diğer poşettende bira şişesi. "İnci neden bana mesaj atmadı acaba" dedi dudağını büzerek "Kıyamam ya" dedi. Kerim "Bu arada bizim kabin süoer gidiyo" dedi. "Ben onun üntikamını alıcam senden" dedim Kerimin omzuna vurarak. Kerim gülerek pizzasından bir ısırık daha aldı. "İnci bizim projede iyi bu gün çok konuştum o yüzden başı ağrıdı heralde" dedi ellerini dudağına götürerek. "Bazen tutamıyosun" dedim gülerek ve herkes güldü Çevikdışında. "Bizimde çok güzel " dedi Tuğçe elini tam Çeviğin kolun sarıcaktı ki Evik kalktı cebinden sigarsını alarak. Özkan "biz biticez deme bebeğim" dedi Aslıya bakarak. Aslı, Özka'nın burnuna burnunu değdirerek "evet" dedi gülümseyerek. Çevik sigarasını içerken ona baktım ve aramızdaki gerginliği alsın diye elime bir dilim pizza ve Bira alıp yanına gittim. Yanına gisince sigarsını her zaman yaptığı gibi yin söndürdü ve bana baktı. "Yanlış kişiye getirmiş olmayasın?" dedi. Gülümsiyerek ona baktım "Doğru kişiye getirdim" dedim. Pizza ve birayı hızla ve sinirle elimden aldı. "Ya sen neden bana atar yapıyosun ki hem benim sana yapmam gerekiyo ilk Tuğçe sana sırnaşınca izin veren sendin" dedim. Gülümsiyerek bana baktı "Yani takıldın,bunlara takılmana rağmen biz arkadaşız" dedi keyifle pizzasını yiyerek.  "Sen takıldın diye ben takıldım" dedim boğazımı temizliyerek ve etrafa yine bakınmaya başladım. Önümde durup "Utanınca sen etrafa bakıyosun farkında mısın" dedi gülerek. Ona gözlerimi kaçırarak baktım ve bende gülmeye başladım. "Hayır" dedim. Saçımı kulağımın arkasına yavaşça koydu "bence bizim bu konuyu konuşmamız lazım kaçmadan" dedi. "Tuğçeyle aynı projeyi yapıyosunuz" dedim. Gülerek "Hayır o evde duruyo projeyi sadece ben yapıyorum" dedi yanaklarımdan tutup kendine baktırtarak beni. Apzım açık kaldı. Demek ki bunca zaman bana oyun onamış ve Tuğçeyle berber gibi yapmış. "Sen ne hainsin biliyosun deme" dedim biraz yüksek sesle. Ellerine vurdum yalandan sinirlenerek. "Ne yani onla kalsam daha mı iyiydi" dedi gülerek. Ona yine vurdum. Kerim ve Tuğçe yanımıza geldi. Kerim bana pizza ve bira getirmişti ve uzattı. "Teşekkür ederim" dedi Çevik ve onun elinden aldı. Tuğçe "Hadi yapmaya devam edelim" dedi. Çevik "sadece ben yapıyorum" dedi ve yerine geri gitti. Çeviğin arkasından gülümsiyerek baktım. Tuğçe bana bakarak "Seni sevdiği için falan mı yapıyo sanıyosun, sırf benim canımı yakmak intikam almak için seni kullanıyor Kerimle yattığım için aynı acıyı benimde tatmamı istiyo o kadar" dedi.   Kerim tam bir şey dicekken, İnci "Meral hadi eve gidelim ilk Doğuşa uğrayalım ama" dedi. Kerimin sözünü kesip hemen "Tamam" dedim ve o ortamdan hızlıca İnci'nin elini tutup kaçtım. Beraber merkezden çıkmıştık ve bir mesaj geldi. "Dikkat edin" yazmıştı Çevik. Ben de gülücük emojisiyle cevap verdim.

Doğuşun kapısının önüne gelmiştik o boks torbası hala kapıda vardı ama bu sefer rengi farklıydı ve yeni olduğu parlaklığından anlaşılıyodu. İnci kapıyı çaldı ve beklemeye koyulduk. "Bir dakika" diye boğuk ve ince bir ses geldi kapıdan. İnci bir daha çaldı, sonra daha yakından bie kız sesi geldi "Kim o?" dedi ve İnciye baktım. İnci ilk dondu sonra kapıyı daha sert çalmaya başladı. Kapı açıldığında bir kız kapıda duruyordu saları ıslak falan değildi ama üstünde bol Doğuşun olduğunu tahmin ettiğim bir tişört vardı. İnci kızı itip hızlıca içeri girdi ve ben sadece kapıda kalıp kıza baktım. "Kız siz kimsiniz?" deyince ben "O kız onun sevgilisi" dedim sakince ve İnci,nin bağırma seslerini duydum. "Sen ne kadar şerefsiz bir insansın ya!" diye çığlık attı ağzına ne geliyosa söylüyodu ve kızla beraber hızlıca içeri girdik. "Başın mı ağrıyo senin" diye bağırdı. Kız içeri girer girmez kıza "sen yıkanmamışsın" deyip su şişesini açtı ve su üstüne çarptı. Kız neye uğradığını şaşırmıştı tabi bende. Daha demin ben bu çocuğu savunmuştum oysa ki cidden insanları hiç tanımıyordum. Doğuş İnci'nin kollarından tuttu ve "Sen ne yaptığını sanıyosun, sanki sevgiliyiz" dedi ve söylediği anda Doğuşun yüzüne sert olduğundan emindim çünkü İnci'nin hem eli ağırdı hemde Çat diye Doğuşun yanağından yankılı bir ses çıkmıştı. Gözlerimi kısarak yüzümü buruşturdum ve İnciye saldırmak için öne atılan kızı tuttum sıkıca çektim. "Karışma" dedim sertçe.  "Bir daha asla, sakın karşıma çıkma" dedi İnci sakin ama kırılgan bir sesle ve kapıdan çıktı gitti.

Kış Güneşi ve Ruhun Duyguları (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin