♬ 16.Bölüm ♬

430 38 60
                                    





Medya: BTS- Telepathy MTV performance



Bu performans çok hoşuma gitti üstelik Yoongi bebeğimin tekrar sahala dönmesi beni mutlu ediyor. Zaten sevdiğim bir şarkı ve böyle izlemekte hoşuma gitti.

Bölüm normalden daha hızlı geldi bu sefer umarım hep böyle olur.

Ünlü düşünür Hwasa'nında dediği gibi CORONA FUCK YOU.

Evet saçmalama taym bitti artık okumaya geçebilirsiniz.

Oy verdiğiniz için teşekkür ederim.

İyi günler ya da Günaydın ya da İyi geceler belki iyi akşamlar belkide Tünaydın hangi zamandaysanız onu üstünüze alının.

Öptüüüm.

İyi okumalaaar~~~~

^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^

Bong Cha'nın Ağzından


Kanatlarımdaki zincir canımı o kadar yakıyorduki korku ve acı dışında hiçbir şey hissedemiyordum. Magic World'e girerken olduğu gibi tacım ve elbisem yer edinmişti üstümde beni kollarımdan tutup götüren adamlara karşı çıkmaya çalışmıştım ama yapamıyordum. Bende bir ihtimal kaçmama yardımcı olur diye kanatlarımı açmıştım fakat onlar kanatlarıma kırmızı ışıktan bir zincir fırlatıp beni anında yükselemeden aşağı çekmişlerdi üstelik zincirler fazlasıyla canımı yakıyordu. Namjoon oppayla iletişime geçeli uzun bir süre geçmişti neredeyse yarım gün olacaktı. Ama henüz beni kurtarmamışlardı. Buraya geldiğimden beri yalnızca bizim sarayımızdakinin aksine simsiyah zırhlara kuşanmış muhafızları görmüştüm onlarda kaçıp kaçmadığımı kontrol etmek için geliyorlardı. Bulunduğum yer karanlıktı fakat gözlerim bu karanlığa alışmış etrafı seçebiliyordum. Kalın parmaklıkların ardında ufacık bir penceresi olan iğrenç bir yerdeydim. Bembeyaz olan elbisem renk değiştirmişti. Yerde oturmuş bileğimdeki ve kanatlarımdaki zincirlerle Namjoon oppanın beni kurtarmasını bekliyordum. Kapının açıldığını duyduğumda kafamı kaldırdım. Buraya geldiğimden beri ilk kez muhafızlar dışında biri gelmişti. Ay ışığının aydınlattığı yere doğru adımlarken bende onu izliyordum önce ayakları göründü erkek olduğunu anlamıştım simsiyahtı kıyafetleri ışığın olduğu yere yaklaştıkça daha fazla ayırıntı farkediyordum. Oldukça uzun boyluydu ve sonunda yüzüde ışığın etkisi altına girdiğinde adamın aslında yakışıklı bir yüzü olduğunuda farketmiştim. Bana bakarken yüzünde küçümseyici bir gülümseme oluştu

Adam:

Beyaz Kanatlıların biricik kayıp prensesi ve kurtarıcısı sizinle tanışmak büyük zevk

Dedi. Ona olan bakışlarım nefrete dönmüştü resmen önünde bu halde oluşum hoşuna gidiyordu

Bong Cha:

Ben aynı şeyi söyleyemeyeceğim maalesef.

Dedim. Sesim sert çıkmıştı görüntümün aksine. Adamın yüzünde yine alaylı bir gülümseme oluşmuştu yanıma yaklaşıp parmaklıklara doğru eğildi parmaklarını şıklattığı anda iki yanımda alev topları oluşmuştu her yeri aydınlatırken onun yüzünü daha net görüyordum

Adam:

Neden öyle diyorsunuz Prensesim. Muhafızlar Prensesimiz odasını beğenmemiş sanırım siz isteyin yeter sizi suit zindanımıza alalım isterseniz.

Dedi. Sesine yansımıştı alayı ona bakarken gözlerimden ateş çıkacak kadar sertti bakışlarım.

Bong Cha:

Magic ShopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin