♬ 19.Bölüm ♬

362 35 14
                                    






Medya: BTS- Dynamite




Bugün yine hakettiğini alamayan bir Bangtan var karşımızda. Sayısız ödülü olan listelerde bir çok kez zirveye çıkmış ödülü alacağı kesin görünen gruptu açık ara birinciyken bir anda Rain On Me aldı. Tamam onlarda iyi bir şey demiyorum ama bu ödülü Bangtan kadar hakkeden yoktu. Dynamite'nın kırmadığı rekor kalmamışken Grammy'nin yaptığı haksızlık. Evet üzüldüm ama sadece çocukların fazlasıyla heyecanlı olup bir anda heyecanlarının kursağında kalmasına üzüldüm. Her neyse BTS değil Grammy kaybeder. Ama unutulmasın haksızlığa her zaman bir cevap gelir.







İyi okumalar~~~~~~



^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^


Taehyung'un Ağzından


1 saat 35 dakika.

Karşımdaki etrafı gri içi beyaz olan her detayını ezberlediğim saate bakıp tekrar gözlerimi kapıya çevirdim. Meleğimin benden ayırdıkları kapıya bakmaya devam ettim. Tam 1 saat 35 dakikadır o kapıdan bir kaç hemşire dışında kimse girmemişti ya da çıkmamıştı. Ondan iyi haber bekliyorduk ama kötü ya da iyi bir haber gelmiyordu. Namjoon hyung ve çocuklar yan taraftaki koltuklara oturmuş benimle aynı şekilde karşı duvara bakıyordu. Min Ho hyung zaten aynı donuklukla bakıyordu kapıya Haneul anne bir saat kadar önce gelmişti sinir krizi geçirmiş ardından yapılan sakinleştiricinin etkisiyle Min Ho hyungun omzunda kızından gelecek tek bir iyi haberi bekliyordu. Bencilsin diye bağırıp terk ettiğim kız şuan ben ölmeyeyim diye içeride hayatıyla savaşıyordu. Üstelik onun beni sevmediğini söyledikten sonra. Ona bu sabah çok şey söylemiştim bilseydim onu kollarımda kanlar içinde göreceğimi bir saniye bile düşünmeden kopartır atardım dilimi. Gözyaşlarının benim yüzünden aktığını gördüğüm halde dönmemiştim. Benim yüzümden akıttığı onlarca yaş yetmezmiş gibi birde beni korumak için kurşunun önüne atlamıştı. Karşımdaki adamın söyledikleri aklımı kurcalasada tek önemsediğim Bong Cha'nın bir an önce sağ sağlim ordan çıkmasıydı.

1 saat 38 dakika.

Zaman ilerliyordu ama sanki yavaşlatılmış gibiydi geçen üç dakika üç saatmiş gibi gelmişti. Hiçbir şey bilmeden oturup beklediğimiz 1 saat 38 dakika bana yıllar gibi gelmişti. Ama hala haber alamıyordum meleğimden. Min Ho annesini teselli ediyordu çocuklarla birbirlerinin omuzlarımdaydı Jimin ortalarda yoktu bile nerde olduğunu bilmiyorduk arıyorduk ama açmıyordu telefonları. Bense yalnızdım beni en iyi teselli eden kişi Bong Cha'yken onun içeride yaşam savaşı veriyor olması boktan bir durumdu. Bari Taeyeon yanımda olsaydı diye düşünsemde tehlikeli geçirdiği hamileliği yüzünden onu bu haberden uzak tutmalıydım. Küçük kardeşimin annesi yerine koyup bizi bir aile bellediğini biliyordum o anne olsa bile aile kuracak kadar büyüse bile hala ailesini küçük yaşta kaybetmiş bir kız çocuğuydu. Onu kaybedersek olacakları düşünemiyordum bile.

Hoseok:

Tanrı bizi görüyordur umudu elden bırakmayalım Bong Cha bizi bırakmaz.

Dedi sesli bir şekilde. Hepsi birbirine bakıyordu anlık bakışlarımı tekrar kapıya çevirmiştim. Hepsi onun hakkında bir şeyler söylüyordu sanki bir daha dönmeyecekmiş gibi bir daha anlattıkları hiçbir şeyi yapamayacakmış gibi hüzünlü bir sesle anlatıyorlardı anılarını. Bu beni içten içe şişiriyordu. Artık dayanamadığımda buraya geldiğimizden beri ilk kez yerimden kalkıp bakışlarımı üzerlerinde gezdirip bağırdım.

Taehyung:

Bana bakın biri daha o ölmüş gibi konuşursa onu pişman ederim anladınız mı? O ölecek diye ödüm kopuyor benim. Bakın sizin teselli bulacağınız birileri var, Annesinin başka bir çocuğu daha var, Taeyeon'un bile Yeonjun'u ve bebeği var ama benim her şeyim orda içeride ölüm kalım savaşı veriyor. O giderse bitecek tek kişi benim burda şimdi o yüzden son kez uyarıyorum bir daha onunla ilgili imada bile bulunan olursa kim olursa olsun buna pişman ederim.

Magic ShopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin