.
.
.Multimedya da fon müziği var. “Ney harika bir ses.”
Keyfili okumalar.🌹İnşirah; Göğüs kafesindeki tonlarca ağırlığın altında ezilen kemiklerin bir bir kalbine hançer gibi saplanarak can evini yaralayıp kanattığında, nefesin bir zehir olup içine her çekişinde oksijenin ciğerlerini yakarak parçalarken gücünü tüketip acılar bedenini sarmaladığı vakitte, içindeki karanlık, dar ve ıssız çıkmaz sokaklarında sürüklenirken kendini kaybettiğin o en zayıf anında yakana yapışıp son umudunu ellerinin arasında alındığı, viran olup en bitmiş olduğun hiç ümidin olmadığın yerde kalbine inen en güzel ilahi bir huzurdu.
İnşirah, gönül ferahlığı, umut demekti. Sen çıkmaza düşsen de kimse seni kaldırmak için yardım etmese bile sen merak etme elinden tutup kaldıracak olan Rabbin var demekti. Kurumuş, canlılık belirtisi olmayan ölü topraktan çiçeklerin hayat bulup açmasıydı. Huzurun kendisiydi. Ümitti... Kalbin şifasıydı...
Gözlerimi kapatıp kendi içimde ki umudun kanatlarını kulağıma ulaşan inşirah süresiyle besledim. Her bir kelamında daha da canlandığını hissediyordum, kanat çırpıyordu... hayatın sert poyrazına kapılıp bir yaprak misali savrulmamak için daha da hızlı çırpmaya başladı kanatlarını, köklerini toprağın en derinliklerine saplayıp kopan fırtınalarda dimdik duran ağaç misali daha güçlü çırpmaya başladı. Yüreğime değen kanatları, kulağıma gelen kanat sesiyle vücudum titremeye başlamıştı. Neydi bu?
Yüreğimden bedenime yayılıyordu yavaş yavaş, iyice bedenimi sarıp sarmalıyor, gücü bitmiş kalkacak hali olmayan kollarıma, dizlerime derman oluyordu. Bedenimde gezinen huzur, ruhumun en derinlerine ulaşarak günler sonra zihnimin okyanusları sakinleştirip kara bulutlar gezinen kıyılarım da güneş açtırmıştı. Bu.Bu huzurdu.
Gözlerimden akan yaşlarla açarken karşımda bana kahve harelileriyle umut edercesine bakan Asaf’ı, sonra ise aynanın yansımasında bana şefkatle bakan diğer kahveleri görmemle içimde anlatamadığım bir rahatlama olmuştu.
Onlar burdaydı! Hep de burda yanımda olacaktılar... Ama ben bunu bile bile gaflete nasıl düştüğümü halen anlamış değildim.
İçimde ki suçluluk duygusuyla başım öne eğilirken bir den duraksadım. Yerde yatan saçlarım görmemle başımı kaldırıp aynada ki bene baktım.
Yapmıştım. Yıllardır kesmeye kıyamadığım saçlarımı kesmiştim. Bir yanı kısa bir yanı uzun olan saçlarıma bakarken omuzlarımı dikleştirip diğer kalan kısmı gelişi güzel bir şekilde kesmiştim. Artık belimden aşağıya sarkan saçlarım omuzlarıma dahi değmemekteydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eksik Mısralar (Elfâz serisi-1)
EspiritualSadakât, aşk, hüzün, mutluluk ve imtihan... Büyük dostluklar. Elvin, dini ve baş örtüsü için ailesine karşı çok büyük savaş verip yarı galip gelmiş bir kız. Her ne kadar bu savaştan yarı galip gelsede onun için bazı şeyler daha yeni başlıyordu. ...