Gold Sapık || Texting

-9-

Selammm upuzun aradan sonra bu kitaba da nihayet bölüm atma zamanı geldi.

Valla kitabı unuttuysanız haklısınız ama çok bölüm yok zaten. Birde hepsi kısa bölüm, tekrar okuyabilirsiniz.

Bu kitabı bazen yazmakta zorlanıyorum, umarım güzel bir bölüm olmuştur.

İyi Okumalar 💗

----

Yine her zamanki gibi okulun bahçesindeki banklardan birine oturmuş Kuzey'i seyrediyordum. Basketbol oynuyordu, enişteniz diye demiyorum ama kendisine beton yetmez.

Onu izlemeye ve iğrenç hayaller kurmaya devam ederken enseme yediğim şaplakla gözlerimi kapattım.

"Huahauhauahau nasıl ses çıktı ama huahauhauahau."

Bartu gülmeyle karışık anırırken sinir kat sayım gittikçe artıyordu. Çocuğun beni rahat bıraktığı bir gün bile yoktu.

"Ay kıyamamm Kuzey'i izleyip sapık hayaller mi kuruyordun ? "

Bartu bilerek Kuzey duysun diye bağırıyordu. Yok arkadaşlar, ben bu çocuğu gerçekten öldüreceğim. Birde yetmemiş gibi konuşmaya devam ediyordu.

"Hayallerle yaşayanı, gerçekler si-"

Daha fazla dayanamayıp Bartu'nun tam sol yanağına tüm gücümle yumruğumu geçirmiştim.

Neye uğradığını şaşırmış bir şekilde yeri boylarken içimin yağları erimişti.

Yere kendini bilerek attığından o kadar emindim ki...

Sol yanağını tutup bana gözlerini pörtletmiş şekilde bakmaya başladı.

"Süpürge saçlı cadıııı ! Saçlarını yolacağım senin ! Sarı çiyan, yelloz!"

Bartu kalkmadan ona orta parmak çekip hemen koşmaya başlamıştım. Koştuğumu görünce hemen yerinden kalkıp peşimden gelmeye başladı.

"O mavi gözlerini yerinden çıkarıp kolye diye takacağım, kaçma gel buraya !"

Bartu kuduran köpek gibi arkamdan gelirken nereye doğru kaçacağım bilemiyordum. Okulun devasa bir bahçesi de yoktu. En iyisi okulun içine girmekti.

Hızla okula girip sağ koridora doğru koşmaya başladım. Okuldaki kişiler artık Bartu ile bana alışmıştı. Her gün eksiksiz kavgamızı yapar, ikimizden birisi diğerini kovalardı.

Nereye gideceğimi bilmeden koridorda koştururken tarih hocasını görmüştüm.

"Hocam lütfen Beni Bartu'dan koruyun."

Yazık adam ne yapabilirdi ki ?

Bartu beni görür görmez hızını daha da artırmıştı. Tarih hocasının arkasına geçmiştim, hocaya da bir şey yapamazdı herhalde.

İkimiz hocanın etrafında dönüyorduk.

"Lan bir bırak peşimi, kendin kaşındın."

"Ben şimdi kim kaşındı göstereceğim, hocam çekilin."

Tarih hocası Bartu'ya tutmaya çalışıyordu.

"Yavrum bırak arkadaşını Allah Allah,  Osmanlı direnişi gibi neye direnip duruyorsun? Bizans gibi yıkacak mısın arkadaşını?"

Bartu aniden durup hocaya boş boş bakmaya başladı. Tipi çok komikti. "Hocam ne diyorsunuz ya, Osmanlı ne alaka şimdi ?"

Tarih hocası klasiği, illa her şeye alakasız tarihi karıştırdı.