itirafsayfası= Bu Kuzey'in donunu düşüren kız değil mi qomwowöeıekeldkdkek
kuzeyindonu= Allah razı olsun. Sende olmasan Kuzey'in donunu göremeyecektik.
kimolduğumdansanane= Kız çocuğun pantolonunu, beni de kendine düşürdü.
ifşalandınızmaymunlar= Bugünkü olayın videosu sayfamda. Koşun !!!
reçel_dünyam= Birbirinden harika reçellerim sayfamda bulunmaktadır. Güzel tadından her yerinizi yiyeceksiniz.
İnstagramdaki son postumdan çıkıp isyan etmeye başlamıştım.
"Niye ya ? Niye böyle karşılaşmak zorundaydık ?"
Yüzümü ellerimin arasına almış, hayata sövüyordum. "Lanet olsun bu hayat, lanet olsun bu sevgi..."
Bartu kaşlarını çatmış bana iğrenerek bakıyordu.
"Bir haftadır şu çenenden bıktım ayol. Bir sus artık be, valla saçını başını yolacağım şimdi..."
Burnumu çekerek ona baktım. "Ama...Ama..."
"Ay sus ! Kulaklarım ne suç işledik diye ağlıyor. Şu boktan hayatımda yaşamaya çalışırken bir de seni mi çekeceğim."
Yenilgiyi kabullenerek masaya kapandım.
Karşılaşmamızın ardından bir hafta geçmişti. Ona gözükmemek için kırk takla atıyordum. Bir haftadır hiç sınıftan çıkmamış Bartu ve Tuğçe'nin başının etini yiyordum. Size Bartu'dan bahsetmedim değil mi ?
O zaman kısa bir açıklama yapayım. Tuğçe ve Bartu ile dokuzuncu sınıftan beri arkadaşız. Yaklaşık 3 yıldır birlikte olmakla birlikte bu süreden beri sap bir şekilde ortalıkta geziniyoruz. Ayrı ayrı karalterlerde olsak da gayet iyi anlaşırız. Her gün rutin olarak birbirimizi yolar, kavga ederiz. Sonrasında birimiz "hadi moruk uzatmayalım" der ve tekrar barışırız. Üçümüz de beyin nakli bekliyoruz, fazladan beyni olan birisi varsa bize verebilir.
"Bartu bana sevgili bul !"
Tuğçe'nin yüz ifadesine baktığımda gülümsediğini gördüğümde Bartu'yu sinirlendirmek için yaptığı bir oyun olduğunu anladım. Başarmıştı da...
Okul t-shirtünü ağzına götürüp sinirden ısırdı.
"İkinizden de bıktım, Allah belanızı vermesin. Her zaman sizin salak davranışlarınızla uğraşmak mı zorundayım ? Doğduğunuzda kulağınıza üç defa beyinsiz diye mi fısıldadılar da böyle oldunuz ? Ay darlandım beeeağğ." diye bağırdığında tüm kantin bize baktı. Bu kadar patlama yaşayacağını bende bilmiyordum.
Kafamı Bartu'ya bakmak için kaldırdığımda Kuzey'i bize bakıp gülerken buldum. Bartu'ya susması için ayağına bassam da durmuyordu.
"Birisi erkek erkek diye başımda öter, birisi sevdiğim kişiye rezil oldum diye isyan eder. Bıktım be sizden ! Alın be şunları başımdan ! Alın da kurtulayım ! Bir alana bir bedava ! Gelin beleş veriyorum."
Kuzey ve arkadaşları gülerek oradan uzaklaştığında ikimizde Bartu'ya onu parçalayacakmış gibi baktık. Zaten öyle de yapacaktık.
"Ağzına sıçtım pezevenk."
Bartu hemen ellerini havaya kaldırdı. "Benim bir suçum yok. Bunlar hep Amerika'nın oyunları..."
"Bir de yüzsüzce dalha geçiyor ya... Saldır Tuğçe !"
İkimizde Bartu'nun üzerine atladığımızda oturduğu sandalyeden arkaya doğru düşmüştü.
"İmdaaaat. Yetişin aa dostlaaar !"
Bartu kapattığım ağzının altından 'imdat' diye çağrıda bulunmaya devam ediyordu ama onu duyan veya takan birisi yoktu.
Ben Bartu'nun ellerini ve ağzını tutarken Tuğçe işkencesine başlamıştı. Saçını bir güzel yerde sürümüş ve çekmişti. Cimcirilen yer bırakmadıktan sonra bir iki tane de tokatlamıştı. Geri yerimize oturduğumuzda çok rahatlamıştım.
