Yaşlı, genç ve çocuk

97 15 2
                                    

Yaşlı,genç,çocuk..

Bu sayfaya nasıl başlayacağıma bir türlü karar verememiş bulunmaktayım ama bir şekilde konuya girmem gerek neyse direk başlıyorum.
Ben 23 yaşlarında bir gencim ama gelin birde bana sorun kaç 23 yaş var içimde bilemezsiniz hee bir o kadarda çocuğum yani garip bir kişiliğe sahibim. Bir anda 70 yaşında her şeyde tecrübesi olan yaşlı amcalar gibi konuşmaya baslayabilirim hiç anlayamazsınız öyle konuşurum ki sanki olayı yaşamış gibi anlatırım ağzınız açık izlersiniz. "Vay be bizim Aşkın'a bak" dersiniz. Yani bu kadar ağırbaşlı olabiliyorum ama bir o kadar da çocuk kalabiliyorum. Nasıl mı bende bilmiyorum bir anda böyle durgunluk geliyor bana öyle bir ağır başlı, vakur bir insan oluyorum ki kendi kendime inanamıyorum,koşa koşa aynaya bakmaya gidip ben miyim acaba ? diye baktığım olmuyorda değil hani. Bakıyorum aynaya elimi yüzümü yıkıyorum uykuda falan mıyım diye kendime bir çimdik atıyorum. Sonra soru soruyorum kendime ne ara böyle oldun sen diye seni ne bu hale getirdi diyorum. Sonra neyse diyip geçiştiriyorum odamın kapısını açıp elime gitarımı alıyorum bir anda demin ki halimden eser kalmıyor adeta hani ilk başta demiştim ya bir çocuk oluyorum diye bu seferde o çocuk ortaya çıkıveriyor aniden. Başlıyor gitar çalmaya tabi çalmak denilirse pek bir şey bildiğim de yok rasgele attığım ritimler ve bildiğim bir kaç akor kulağıma nasıl hoş gelirse. Kendi kendime eğlenmeye başlıyorum, sözler şarkılar söylemeye başlıyorum deliler gibi evde oradan oraya geçiyorum salon,odam,balkon koşuşturmaya başlıyorum. Sonra havanın güzel olduğunu fark edip dışarıya çıkmam gerektiğini düşünüyorum. Gitarı bir kenara bırakıp hemen üstümü değiştirmeye başlıyorum bu sefer ise ne çocuk ne yaşlı aynada gördüğüm genç oluveriyorum. Gömlek,kot pantolon,kitap alıp evden çıkıyorum. Güneş tepeden dünyayı selamlıyor, kuşlar geçiyor, komşunun kırmızı gülleri mis gibi kokuyor çok güzel bir bahar havası var kaldırım taşlarının arasında açan papatyalar adeta insana yaşama hevesi uyandırıyor. Şuan deminki hallerimden eser yok ne o her şeyi bilen yaşlı dayılar gibiyim nede misafirliğe gelmiş oradan oraya koşuşturan çocuk gibiyim. İstanbul beyefendisi gibi görünen genç bir delikanlı kılığına bürünmüştüm, sokaktan geçen insanlara renk saçıyordum, bir yandan da kafeye gidip yeni kitabımı okumaya can atıyordum. Çünkü bayadan beri almak için sabırsızlandığım bir kitaptı ve daha dün elime ulaşmıştı. Bu gün çok güzel geçiyordu,keyfim yerinde idi. Yolda giderken bir çok kişiye selam veriyor halini,hatrını soruyordum değer verdiğim abilerim ve kardeşlerimle sohbet ede ede kafeye gidiyordum. Herkes tatlı bir telaş içerisinde idi korona bitmiş,her şey yoluna gireli 1 ay oluyordu. Manavcı Ramazan abim tezgahına getirdiği meyveleri diziyor, berber Akın abim müşterilerini tıraş ediyordu herkesin yüzünde bir tebessüm vardı her şey yeniden eski zamanlardaki gibi idi . Çiğ köfteci Murat abim yani patronum beni selamlıyor bana sesleniyordu;
+ Ooo, Aşkın bu ne şıklık yenge varda biz mi bilmiyoruz?
- Yok abi sende ya, yine formundasın bakıyorum da.
+ Her zamanki halimiz biliyosun,nereye böyle?
- Kafeye abi kafa dinlemeye biraz da kitap okumaya sana kolay gelsin abim görüşürüz.
+Eyvallah Aşkın kardeşim
Yüzümde bir tebessüm ile oradan ayrılıyordum. Kafeye giriş yapmıştım ama bir şeyler olacaktı bunu hissetmiş olmalı idim benim her zaman ki masamda başka bir kız oturuyordu. 160 boylarında elma yanaklı, kıvırcık saçlı, beyaz tenli, elinde benim kitabımın aynısı kahvesini yudumlayıp kitabını okuyordu. Çok şaşırmıştım ki aynada kendime bakıyor gibi hissetmiştim, garson şöyle buyrun dediğinde öyle ayakta dikildiğimi fark ettim. Tabi kızda benim ona öylece baktığımı ve yüzümdeki şaşkın ifadeyi fark etmiş olacaktı ki yüzüne hafiften bir gülümseme belirmiş yanakları kızarmıştı. Yavaşça masaya oturdum garson ile aramda şöyle bir diyalog geçti;
+ Hoş geldiniz ne alırdınız?
- Efendim
+ Bir isteğiniz var mıdır ?
- Şey ımm su bir su rica edebilir miyim ?
+Tabiki
Şaşkın ve bir o kadar da heyecanlı olmadı idim konuşmayı seven bu "yaşlı,genç,çocuk" hepsi tek bir duyguya odaklanmıştı sanki sürekli değişen bir ruh halim gitmiş yerine daha bir değişik birisi gelmişti. Bir türlü yüzümdeki şaşkın ifadeyi atamıyordum. Bir yandan da kızın gülümsemesi ve kızarması hoşuma gitmişti. İçimden ne yapıp ne edip bu kızın yanına gidip onunla tanışmam gerek diyordum. Hemde öküz gibi kafeye girer girmez baktığım için kendimi kötü hissediyordum. Sonunda cesaretimi toplayıp kızın masasına hareketlendim, kalbim yerinden çıkacak gibiydi değişik bişeyler vardı ama bunun ne olduğunu bilemiyordum o kadar zamandır yalnız olduğum için aşk denen duyguyu unutmuş olmam gerek.
- Merhaba hanımefendi,ben Aşkın müsait miydiniz acaba ?
+ Merhaba,buyrun
- Şey sizede ayıp olmazsa oturabilir miyim?
+Tabii
Masasına oturmuştum karşımda idi kitabı kapatmış bana öyle bakıyordu göz göze geldik oda heyecanlı idi hemen gözlerini kaçırdı.Bu benim hoşuma gitmişti.
+ Ee buyrun bişey diyecek gibisiniz
- Ne eee ben şey şey bir şey içer miydiniz ?
O kadar dalmış olmam gerekirdi önündeki kahveyi nasıl görmezden geldi isem.
- Şey kusura bakmayın bu gün biraz dalgınım nasılsınız? buralarda yenisiniz galiba ?
+ Evet üniversite için daha dün geldim,renginiz biraz solgun gibi bir sorun yok dimi ?
- Yok yok bir sorun yok biraz şaşırdım da ondan heralde.
+ Şaşırdınız mı ? Neye peki ?
Ne diyeceğimi unutup duruyordum içimden kendi kendime cevap vermişim farkında olmadan karşımdaki güzel kız bana şaşkın gözlerle bakıyordu. İyice içine ediyordum her şeyin farkında idim. Neyse ki kendimi toparlayıp sohbete başlamıştım.
+ İyi misiniz beyefendi?
- İyiyim,iyiyim şey sadece içimden konusmuşum.
O şaşkın halim kızın hoşuna gitmiş olması gerek, gülümseyerek;
+ En son şaşkındınız bir şey diyordunuz ?
- Hep oturduğum masaya oturan birisi hemde benim en sevdiğim kitap ile görünce şaşırmamak elimde değil bakın bende dün aldım daha kitabı.
+ Aaa ne tesadüf bende çok severim bu yazarı, bana anlamlı gelir kendimden bir parça bulurum okudukça
Resmen birbirimizi birbirimize anlatıyorduk farkında olmadan. Akşama kadar sohbetimiz devam etti güzel gün olmuştu.Ve eve gitmek istedi.
+ Ben artık kalkayım saat geç olmadan.
- Eğer kabul ederseniz sizi evinize kadar bırakmak isterim.
Yol boyunca dolana dolana evine tuttuğu öğrenci evine kadar gittik. Yıllar bitmesin istiyor gibiydik ikimizde. Evin önüne gelmiş bulunmakta idim sohbete o kadar dalmışım ki ben onun ismini sormayı az kalsın unutuyordum. Adımı söylediğin de sormak aklıma geldi.
- İyi akşamlar hanımefendi görüşmek üzere
+ İyi akşamlar Aşkın bey görüşürüz
- Bu arada adınızı öğrenebilir miyim?
+ İsmim Nihal memnun oldum Aşkın bey
- Memnun oldum Nihal hanım görüşürüz
Ve oradan yavaşça huzurlu bir şekilde uzaklaştım eve gidene kadar yolda onu düşünüp durdum. Bir daha onu nasıl görecektim. Yarın yine aynı saatlerde kafeye gitmeyi düşündüm ama yanlış anlar diye de içimde bir korku vardı. O gece sabaha yakın uyudum hep Nihal'i düşünüp kendi kendime hayaller kurmuştum. Çok güzelsin be Nihal bu kadar tesadüf bir anda nasıl bu kadar güzel olabilir,sanki her şey planlanmış gibi her şey bir anda oluverdi.

Gökyüzüne ve Aya zaafım olduğunu biliyor gibiydi, yoksa Ay teninde Gök yüzünde olmaz idi..


Bir Şizofreni Günlüğü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin