Hep uyanmak için uyuruz ya bir gün uyanamazsak ?
Huzurlu bir uykudan sonra kuş cıvıltıları ile birlikte güzel bir güne açıyordum. Günler su gibi akıp geçiyordu. Nihal'im ile biraz daha yakınlaşmıştık. Ona karşı bir şeyler hissettiğimi söylemenin vakti çoktan gelmişti. Ama bir takım sorunlarının olduğunun farkında idim. Bu kadar çok kalabalıkta bir insan nasıl yalnızlık çeker demeyin çeker..
Nihal'de öyle idi etrafında bir çok kişi vardı ama iç dünyasında tek başına kalmış bir kişiliğe sahipti. Bunun farkına sadece ben varıyordum. Sanırım o yüzden aramızdaki bağ bir anda güçleniverdi. Bir gün Nihal'i sessizce takip etmeye karar verdim neler yapıyor acaba diye.
Etrafına neşe saçan birisinin içindeki dünyayı görmek, keşfetmek için. Sırf o mutlu olsun diye kelimelerine kadar ezberlemeye karar verdim. Bir çok kişiye haber verdim arkadaşlarımdan, Nihal'i buralarda görürseniz beni arayın neler yapıyor haber verin diye. Bunu yaptığımı öğrense bana çok kızardı.
Ama ne yapayım o kadar mutlu olduğu anda bile içi hüzün dolu olmasının sebebini öğrenmem gerekiyordu. Arkadaşlarım bir bir arıyor bana Nihal'in yaptıklarını haber ediyorlardı. Gelen telefonların hepsinde de "şuraya yardım etti, köpeklere mama verdi, kedileri sevdi, çocuklara şeker verdi" gibi cevaplar alıyordum. Sanki mutlu olmak için bir sebep arıyor gibi hissediyordum. Akşam buluştuğumuzda bir demet papatya vermek istiyordum. İçine de küçük bir not bırakacaktım." Gülüşü papatya gibi olan hanımefendiye" diye.
Niye mi papatya ?
Papatya gibiydi çünkü tertemiz bir kalbi vardı. Sinirlendiğinde bana bir kaç kelime söyler sonrasında da bin pişman olup elinden geldiğince beni mutlu etmeye çalışırdı. Zaten biliyordum ki o kelimeler bana değildi bu hayata olan hüznünden dolayı idi. Aslında o kelimeler bu hayataydı, omuzundaki yılların verdiği zorlukların yansımasıydı. Biliyordum Nihal'im hepsini biliyordum, senin beni kırmak istemediğini biliyordum. Sen bana istediğini söyle hakaret et, aşağıla, küfür et istersen döv yine ben burada olacağım. Hep bıraktığın yerde olacağım.
Yavaştan buluşacağımız saat yaklaşıyordu. Nihal'i sokağın başından bana yaklaşırken tüm algılarım ile ona yönelmiş olmam gerek çünkü bana doğru gelen adım seslerini duyar gibiydim.
Sanki zaman durmuş, sadece ikimiz varız gibi hissettim. Geldi, sarıldı dünyalar benim oldu.+Hadi şaşkın çocuk beni sadece ayakta dikilmek için mi çağırdın ?
Bir türlü alışamadım bana gelişine hep olduğum yerde kalakalıyordum. Arkamdaki papatyayı uzatarak ;
- İçindeki notu sonra oku olur mu ? Biraz merak et.
+ Normalde hemen açar okurdum ama sizin gibi bir beyefendi diyince ne yapalım eve gidince okurum.
- Şey dicem bu akşam değişiklik yapalım olur mu ?
+ Ne yapacağız ki, kafeye gitmeyecek miyiz ?
- Benim aklımda bir fikir var buralarada pek gelmez böyle fırsat kırk yılda bir gelir.
+ Aşkın, beni iyice meraklandırdın söyle hadi.
- Sen tut elimi gerisi bende.Elinden tuttum, beni bir çocuk gibi takip ediyordu. Hiç itiraz etmeden benimle birlikte geldi.
- Şimdi gözlerini kapatmanı rica edeceğim.
+ Niye, hadi ama çok meraklandırdın beni.
- Sen dediklerimi yap yeter.Biraz yürüdükten sonra;
+ Aşkın bu sesler ne biz nereye geldik böyle ?
- Gözlerini aç kendin bak bakalım.
+ Yaa, açık hava sineması aynı eskilerdeki gibi.
- Umarım beğenmişsindir.
+ Ben çok severim sinemayı birde açık hava sineması bulmak çok zor hele de bu devirde.
- Teşekkürler hanımefendi ama ne filmi var bilmiyorum.
+ Önemi yok seninle birlikte olsun da güzeldir eminim. Seninle olan vakitlerim kötü olamaz ki.
- Şımartıyorsun beni hee.
+ Baksana neler yapıyorsun bu devirde.
- Hadi film başlıyor, yerimizi alalım.Film pek güzel değildi ama onunla geçirdiğim anların kötü olma ihtimali yoktu. Zaten filmden çok onu izlemiştim. Yüz hatlarını beynime kazıdım adeta. Film bittikten sonra evine bıraktım. Yavaştan evin yolunu tuttum. Eve gelmeme yakın bir mesaj geldi. Mesajda şöyle yazıyordu;
"En sevdiğim çiçeği hediye edip hemde böyle güzel bir akşam için teşekkür ederim, bıraktığın nota hayran kaldım. Tekrardan çok teşekkür ederim."
Nihal'i düşünmekten bir kaç saat boyunca gözüme uyku girmedi. Gülünce çıkan gamzesinde saklıyordu sanki tüm dertlerini. Hala içinde bir yerlerde bir sorunu bir sıkıntısı olduğunun farkında idim. Merak etme ay yüzlüm birlikte her şeyin üstesinden geleceğiz. Gülen yüzün hiç solmayacak ben hep burada olacağım.Güneşi kıskandıran gülüşü ayı karanlıkta bırakan gamzesi vardı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Şizofreni Günlüğü
Short StoryKendi yazmaya karar verdiğim kitaptan bir alıntı.. Okuyanlar oy verip, yorum yaparak destek olabilirler. Yeni bölümler yavaş yavaş geliyor bir anda paylaşmak istemiyorum çünkü akıcı vede sıkılmamanız için uğraşıyorum. Takip ederseniz geri dönüş yap...