10.Bölüm

170 45 65
                                    

"Nayeon...okula geldin mi?" Kyungsoo, telefonu açtığım anda nefes nefese konuşmuştu.

"Hayır ama çok yakınım 5 dakika içinde orada olurum." diye yanıtladım onu.

"Rahatladım." derin bir nefes verdikten sonra devam etti. "Okula senden önce gelemeyeceğim diye korktum da koştum biraz."

Anlamamıştım. "Niye? Benden sonra gelsen ne olurdu ki?"

"Bir şey olmazdı ama böyle daha iyi olacak."

"Peki."

Bir nedeni olduğunu düşünüyordum. Okulda, yüzyüzeyken sormak daha iyi olur diye uzatmadım ve okulda görüşürüz diyip kapattık telefonu.

Bahçeye bakındım orada mı diye ama yoktu. Sınıfıma girdim orada da yoktu. Eşyalarımı bırakıp onun sınıfına gittim. Camdan dışarıya bakıyordu. Beni aradığını düşünüyorum.

El kol hareketleriyle sırasında telefonuyla oynayan Baekhyun'un dikkatini çektikten sonra, dudaklarımı oynatarak beni ifşalamamasını söyledim. Anlamıştı beni. Baş parmağını kaldırarak onayladığını belli etti. Ona gülümseyip sessizce Kyungsoo'ya yaklaştım ve gözlerini kapattım.

2 saniye sonra karnıma dirsek atmıştı. Can acısıyla dolu bir sesle karnımı tutarak geri çekildim. Ben bağırdığım anda Baekhyun da bağırdı. "Oha öldürüyordun kızı!"

Kyungsoo kısa süreli bir şoktan sonra taramalı tüfek gibi konuşmaya başladı. "Özür dilerim özür dilerim. Gerçekten özür dilerim Baekhyun zannetmiştim seni. İyi misin? Canını çok acıttım mı?"

Canım acıdığı için tuttuğum nefesimi verip gülümsedim. "İyiyim iyiyim merak etme."

İyi gözüktüğüm için rahatlamıştı. Rahatlığı şaşkınlığa dönüştü. "Sen ne zaman geldin? Kapattığımızdan beri camdan bakıyorum görmedim seni."

Düz saçlarımı işaret ettim. "Kuş yuvası görmeyi beklediysen görememen normal."

Akşam, annemin bozulmak üzere olan düzleştiricisi sayesinde saatlerce saçımla uğraşmıştım. Sonunda tamamını düzleştirmeyi becerebildiğimde ise sol kulağım kıpkırmızıydı çünkü milyonlarca kez düzleştiriciyi kulağıma değdirmiştim. Saçlarımı hallettikten sonra birkaç saat de makyaj pratiği yapmakla uğraştım. Silip silip yeniden boyadım kendimi. Bazı malzemelerini bir gecede bitirdiğim için annemden şiddetli bir azar yedim ama kulağımın pert olmuş halini görünce yumuşamıştı ve değişme çabalarımı övmüştü.

Tabiki kendimi kızların yaptığı kadar güzel boyayamamıştım ama bu da yeterliydi bugün için.

"Kuş yuvası diyip durma ben çok seviyorum." dedi Kyungsoo saçlarıma dokunurken.

Gözlerimi devirdim. Bu çocuğun zevki tamamen yerlerde sürünüyor. Benim gibi birini sevmesinden belli değil mi zaten?

"Neyse neyse. Bahçeye çıkalım mı?"

Zilin çalmasına daha çok vardı rahatça çıkıp dolaşabilirdik. Ben gerilip saçmalamazsam dolaşabiliriz tabi.

"Çıkalım." dedi ağzı kulaklarında gülümseyerek. Onu üzdüğüm kadar mutlu da ediyorum sanırım.

Konuşa konuşa bahçeye çıktık ve yavaş adımlarla dolanmaya başladık. Bize bakan insanları hissedebiliyordum. Dikkatimi onlara değil Kyungsoo'ya verdim. Anlattığı şey bittiğinde, telefon konuşmamızdan beri merak ettiğim şeyi sordum. "Okula benden önce veya sonra gelmen ne fark ediyor? Niye koştun o kadar?"

Hemen cevaplamadı beni. Biraz bekledi. "Yalnız olmaman için. Birisi canını sıkacak bir şey söyler falan... yanında olayım diye acele ettim."

Söyledikleri gözlerimi doldurmaya yetmişti. Bu kadar çok mu seviyordu beni? Ben ona bu kadar sevgi verebilecek miyim?

"Ay çok dokunaklı." Arkamızdan gelen alaylı, aynı zamanda ağlamaklı sesle döndük. Baekhyun ona baktığımızda yalandan gözyaşlarını sildi.

"Ne yapıyorsun be arkamızda?" Kyungsoo 'nun sinirli çıkan sesiyle sorduğu sorusuna Baekhyun gözlerini devirdi. "Beni beklemediniz. Size yetişmeye çalışıyordum."

"Niye seni bekleyecekmişiz?"

"Çünkü biz bu ilişkiyi üç kişi yaşıyoruz." Baekhyun'un gıcıkça sırıtarak bunu söylemesiyle Kyungsoo çıldırdı ve onu kovalamaya başladı. Bahçenin ortasında öylece kalakaldım.

Tek başıma kalmamla daha çok insanın gözü bana dönmüştü. Nefes alış verişlerim de aynı oranda hızlandı. Ne yapsam diye tedirgince etrafıma bakınırken bahçe kapısından giren Sana ve sevgilisini görmemle gülümsedim ve sevgilisini umursamadan hızlı adımlarla Sana'ya yürümeye başladım.

Sana beni görünce kocaman gülümsedi. "Günaydın Nayeon."

Ben de ona gülümsemeye çalıştım ve rahatsız olup olmayacağını düşünmeden koluna girdim. Birinin desteğine ihtiyacım vardı.

Sana koluna girmemi umursamamıştı. Beni takmadan sevgilisiyle sohbetlerine devam ettiler.

Sana'nın yanına giderek kurtulacağımı düşünmüştüm ama üzerimdeki bakışlar asla azalmamıştı,  hatta artmıştı çünkü şu an süper yakışıklı + zengin okul başkanı ve sevgilisinin yanındaydım. Bana dönen gözler artınca, gerginliğim de aynı oranda artmıştı haliyle. Ben ne aptal birisiyim ya.

Yavaşça Sana'nın kolundan çıktım. Dikkatini çekmişti tabi bu. Bana dönünce konuştum. "Siz gidin, sınıfta görüşürüz Sana."

"Tamam Nayeon." Sana gülümseyerek bana söyleyip önüne dönmüştü. Sevgilisi de -Junmyeon- aynı şekilde "Görüşürüz yenge." diyip döndü önüne.

Okula ilk başladığımız andan beri okulun en popüler erkeklerinden olan ve 2 senedir okul başkanı olan Junmyeon benim gibi birine yenge diyor resmen şaka gibi. Kyungsoo, sen neden beni seçtin?

Junmyeon ve Sana'nın beni bırakıp gitmesinden sonra yine yapayalnız kalmıştım bahçenin ortasında.

Öylece dikilirken birinin omzuma dokunmasıyla irkilerek döndüm ona. Kyungsoo gelmişti. Sanki boğulmak üzereyken kurtulmam için bana atılan simite tutunurmuş gibi boyuna atladım ve sıkı sıkı sarıldım. Ona sarılırken sakinleşmiştim. Kalp atışlarım yavaşlamış, dizlerimin ve ellerimin titremesi geçmişti. Tamamen düzelince ayrıldım ondan.

"Hayrola ne oluyor böyle?" Meraklı ve alaylı bir sesle sormuştu ama mutlu olduğu yüzünden belliydi.

Korkularımı yeneceğime dair söz vermiştim ama daha önce hiç başıma gelmeyen bir şeydi az önceki yaşadığım. Yeni bir korkum oluşmuştu resmen. Tek başıma kalmak beni endişelendiriyor diyemezdim.

"Şey... se-seni özledim!" aklıma başka bir şey gelmediği için böyle bağırmıştım. Kyungsoo biraz şaşırmıştı bir anda bağırmama ama şaşkınlığı gülümsemeye dönüştü.

"Bir daha söylesene çok hoşuma gitti." dedi yılışık bir şekilde.

"Çok utandım." diye mırıldanarak gözlerimi kaçırdım.

Yüksek sesli bir kahkaha attı. "Yanakların kızardı."

Güldüm ben de. Karşılıklı gülüştük. Onu güldüren insan olmak istiyorum, her zaman o insan olarak kalmak istiyorum gülüşünü silen insan olmak istemiyorum. Bu isteğim gerçekleşsin lütfen... Lütfen...



Someone Like Me | Nayeon × KyungsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin