22.Bölüm

184 39 82
                                    

Yüzümde hissettiğim hafif serinlikle kendimi zorlayarak açtım gözlerimi. Görüşüm yavaşça netleşirken Kyungsoo da rahat bir nefes almıştı ve eliyle bana hava yapmayı bıraktı.

"Yine mi bayıldım?" yerimde doğrulurken, emin olamadığım için sormuştum.

"Evet." dedi sıkıntılı bir şekilde ve bana sıkıca sarıldı. "Çok korktum yine." sesi titreyerek söylemişti.

"Korkma, iyiyim."

Her gün böyle aynı diyaloğu tekrarlayacaktık galiba. Kimin yüzünden acaba?

Bir süre birbirimize sarıldık. Ayrıldıktan sonra elini yanağıma koydu ve yavaşça okşadı. "İki kere üst üste bayıldın, normal mi bu? Hastaneye gidelim mi?"

Başımı hayır anlamında iki yana salladım. "Çok ağrı kesici aldım birkaç gündür, yan etki yaptı galiba."

"Neden?"

Başım dönmeye başlamıştı. Kyungsoo'nun göğsüne yaslandım ve gözlerimi kapattım. "Ağrılarım vardı."

"Ne ağrısı?" sesine biraz endişe karışmıştı.

"Baş ağrısı, mide ağrısı... falan. Öyle ağrılar."

Kalbim, başım ve midemden çok ağrımıştı şu birkaç günde ama bunu Kyungsoo'nun bilmesine gerek yoktu.

Sessizlik oluştu biraz. O sessizlik de kendimi toparlamam için vakit olmuştu.

"Benim yüzümden değil mi?" diye sordu bir anda. Ne demek istediğini anlamıştım tabiki ama bilmemezlikten gelmeyi tercih ettim. "Ne?"

"Anladın işte." dedi. Dile getirmek istemiyordu sanırım.

"Tam olarak değil." dedim içini rahatlatmak istercesine ve devam ettim. "Çok zorlanıyordum. Üstüne geldi diyelim."

"Özür dilerim." derken kollarını bana daha da sıkı sarmıştı. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra konuştu. "Beni mutlu edemediğini söylüyordun ama asıl ben seni mutlu edemedim."

"Saçmalama. Beni terk etmeni hak etmiştim."

"O ne demek öyle?" diye kızdı bana. "Asıl sen saçmalama."

Sesi biraz yükseldiği için beynimde çınlamıştı. Yüzümü buruşturdum. "Bağırma lütfen, başım ağrıyor."

Tekrar özür diledi ve daha nazik bir sesle saçlarımı okşarken konuştu. "Biraz daha iyiysen eve götüreyim seni. Evde dinlenirsin."

Burada saatlerce ona sarılmış bir şekilde duramazdım sonuçta. Yavaşça geri çekildim. "İyiyim. Gidelim."

Hızlıca ayağa kalkıp üzerini çırptı ve elimden tutup kalkmama yardım etti.

Ayağa kalkınca tekrar başım dönmüştü.  Dengede duramayıp öne doğru düşerken Kyungsoo belimden tuttu beni ve endişeli bir sesle konuştu. "Hastaneye gidelim. Sen gerçekten iyi değilsin."

Onu iyi olduğuma ikna edene kadar daha çok yorulmuştum cidden. Zorla ikna etmeyi başardım ve yavaş yavaş yürüyerek eve getirdi beni. Çantamı taşımama izin vermemişti. Evin önüne geldiğimizde bile vermedi çantamı. Beni bırakıp gitmek istemiyordu muhtemelen, bu yüzden ayak yapıyordu. Bozuntuya vermedim ben de. Odama kadar getirdi çantamı.

"Ben gideyim artık." dedi dilinin ucuyla. Amacı bana gitme dedirtmekti. Ben sessiz kalınca mecbur arkasını döndü. O zaman söyledim istediğini. "Gitme."

Anında bana dönmüştü. Aramızdaki iki adımlık mesafeyi tek adımda geçti ve beni kollarının arasına aldı. "Bırakıp gidemezdim ki zaten. İyi değilsin."

Someone Like Me | Nayeon × KyungsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin