Her tenefüs Kyungsoo yanıma gelmişti. Bazılarında bahçeye çıktık, bazılarında sınıfta oturduk. Birlikte geçirdiğimiz her dakikada birbirimizi daha iyi tanıyorduk dolayısıyla biraz daha yakınlaşıyorduk ve ben bundan çok çok mutluydum. Ah bir de her şeyden korkmasam...
Öğle arasında kantin katına varana kadar her şey çok güzeldi yine. Kantine girme düşüncesi bile nefes alış verişlerimi heyecanlandırıyordu. Neden böyle hissediyorum? Bu çok iğrenç...
Çekingen ve kısa kalan adımlarımı fark ettiğinde Kyungsoo durdu. "İstersen girmeyelim."
İstemiyordum ama elbet bir gün girmem gerekli şu kantine. "Aç değil misin?"
"Açım ama yemesem de olur ölmem sonuçta." gülerek söylemişti ama hiç de samimi değildi gülüşü. Beni rahatlatmak isteyen türden bir gülüştü sadece.
Kafamı iki yana salladım. "Olmaz öyle. Sen gir ben sonra gelirim."
"Sonra ben içeride seni beklerken sen git arka bahçede ağla. Asla olmaz. Önce sen gir ben hemen arkandan gelirim."
Yememişti. Yemediği gibi bana içeri tek başıma girmemi söylüyordu. Yapamam ki.
Ofladım. "Birlikte girelim."
"Emin misin?"
"Evet. Hadi."
Tahmin ettiğim gibi bize bakanlar çok fazla vardı. Hiçbirisine bakmamaya çalışıyordum. İkimiz de yemeklerimizi aldıktan sonra yürümeye başlarken, "Gel, bizimkilerin yanına gidelim." dedi.
Ses etmeden peşine takıldım. Başbaşa olmamız daha çok dikkat çekecek gibi görünüyordu. Kalabalık içinde olmamız, her ne kadar içinde bulunduğum kalabalık ve popüler kişilerden oluşsa da, daha iyi olacak.
"Biz geldik!" diye bağırdı Kyungsoo ağzı kulaklarında sırıtırken. 2 masaya dağılmış olan büyük gruplarındaki herkes bize dönmüştü ve hep bir ağızdan "hoşgeldiniz." diye bağırdılar. Güldüm kendi kendime.
Bizim kızlar ve Kyungsoo'nun arkadaşları arasında 3 çift olduğu için herkes arkadaştı bir şekilde. Bazen yemekleri hep birlikte yiyiyorlardı böyle. Bazen herkes dağılmış, başka arkadaşlarıyla yiyiyordu falan.
Boşluk olan, yani geçtiğimiz masada 3 çift vardı ve onlara ek olarak Chanyeol ile Jeongyeon vardı geri kalanı yan masadaydı.
"Nayeon'u hepiniz tanıyorsunuz." dedi arkadaşlarına Kyungsoo. Herkes kafasını sallamıştı. Sonra bana döndü. "Sen de herkesi tanıyorsun değil mi?"
"E-evet evet tanıyorum herkesi." Neden kekelediğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Chanyeol'ün bana bakıp alaylı alaylı sırıtması sebep olmuş olabilirdi buna.
Herkes Kyungsoo'ya takılıyordu. Arkadaşları Kyungsoo adına oldukça mutluydu. Kızlar ekstra mutlu gözüküyordu. Onların mutlu olma sebebi ise Kyungsoo'nun sevgilisinin ben olmamdı sanki. Bilemiyorum. Kyungsoo mutlu görünüyordu ama.
Bizimle, yani masadakilerle ilgilenmeyen iki kişi vardı. Sehun ve Tzuyu. Kendi aralarında bir iki şey konuşup susuyorlardı sadece. Sehun bir kere Kyungsoo'ya laf atmıştı o kadar. Tzuyu hiç konuşmadı. Beni istemiyor olabilirler miydi?
Kızlar arasında belki de hiç konuşmadığım tek kişi Tzuyu'ydi. En çok Momo ile ve müzik kulübünde oldukları için Jeongyeon ve Dahyun ile konuşurdum. Diğerleriyle arada sırada konuşurduk. Tzuyu ise hiç konuşmazdı benimle. Belki de bu yüzden istemiyordu beni. Rahatsız hissetmiştim. Aralarına zorla giriyormuş gibiydim sanki.
Sohbet Kyungsoo ve ben hariç başka bir konuya döndüğünde Kyungsoo'ya yaklaşıp sessizce konuştum. "Yedikten sonra hemen kalksak olur mu?"
"Tamam. Sen nasıl istersen öyle yapalım." dedi gönülsüzce. Offf
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Someone Like Me | Nayeon × Kyungsoo
Fanfic"Benim gibi birisini sevdiğin için teşekkür ederim." "Senin gibi birisi... Yani, beni sadece sesiyle büyüleyen, duyduğu onca şeye rağmen güçlü kalabilen, başkaları daha az güzel bulsa da benim dünyamdaki her haliyle güzel olan tek insan... Benim gib...