24.Bölüm

152 36 36
                                    

Hayatımın ikinci randevusuna kimsenin yardımı olmadan çıkıyordum. Tabiki, onların beni güzelleştirdiği kadar güzel yapamamıştım kendimi. Moralim bozuk bir şekilde yatağımın üzerinde otururken Dahyun aradı.

"Anlık fotoğrafını at, dokunuş gerekli mi değil mi diye denetleyeceğiz Sana ile." dedi telefonu açar açmaz.

İçime su serpilmişti. Hemen kapatıp birkaç fotoğraf çekip attım Dahyun'a. Geri dönüşü mesajla olmuştu.

'Bize gerek yokmuş, her zamankinden de güzel olmuşsun şimdiiiiiii o Kyungsoo'nun aklını uçurma zamanı Fighting Nayeon~~'

Mesajına bir kahkaha attım. Onlar beni beğendiyse olmuşum demektir. Sonuçta profesyonel olan onlar değil mi?

Kanatlanıp uçarcasına gittim buluşma yerimize. Kyungsoo benim geldiğim yöne ters tarafta oturuyordu dolayısıyla beni görmüyordu. Sessizce arkasından gelip gözlerini kapattım. Bunu daha önce yaptığımda az daha böbreğimi çıkarıyordu umarım bu sefer öyle şeyler yapmaz.

Ellerime dokunurken alaylı bir şekilde konuştu. "Acaba kim bu?"

"Tanıması çok zor biri." dedim kahkahalarla gülerek ve ellerimi gözlerinden çektim.

Gülerek bana döndü ve sarılırken konuştu. "Evet, zorlandım tanımakta."

Ben bir şey söylemedim. Sadece, ona sarılmanın tadını çıkardım. Ayrıldıktan sonra saçlarımla oynamaya başladı. "Okula da böyle gelemez misin?"

Saçlarımı onun için kıvırcık bırakmıştım bugün. Malum, benim aksime, Kyungsoo böyle daha çok seviyor.

Saçlarımın bu halinden nefret ediyorum. Düz olmasına iyice alıştığım için yeniden kıvırcık haline dönmeyi hiç istemiyorum ama Kyungsoo istediği için yapabilirim sanırım.

Yavaş yavaş kafamı sallayarak onayladım onu. "Olabilir. Gelirim."

Ağzı kulaklarına varana kadar gülümsedi. Bugünlerde onu mutlu edebiliyorum. Umarım yeni bir şeyler çıkmaz.

El ele gezdik yine sokaklarda. Anlatacak olaylar onda olduğu için genelde o konuşuyordu. Hiç de şikayetçi değilim bundan. Onu dinlemeyi seviyorum. O konuşurken bile huzur buluyorum sanki.

Ah ah... Ne zaman bu kadar çok aşık oldum ki ben?

Konuşurken, bir anda lafını yarıda kesti ve gözleriyle bir yeri işaret ederken sordu. "Sana pamuk şeker alayım mı?"

Gözlerim mutlulukla büyüdü. Küçükken pamuk şekere bayılırdım ve çok uzun zamandır yememiştim.

"Olur." dedim hevesle.

İlk parçasını yediğim an, tadını ne kadar özlediğimi iyice anlamıştım.

"Pamuk şekeri çok seviyorum." dedim yeni bir parçayı ağzıma atarken ve ekledim. "Teşekkür ederim."

"Bu kadar sevdiğini bilsem evinin önüne pamuk şeker kamyonları yığardım." dedi gülerek.

Utangaç bir gülümsemeyle gözlerimi kaçırdım ve yemeye devam ettim.

"Şöyle oturalım da rahat rahat ye." dedi az ilerideki bankı göstererek.

Oturduktan sonra sessizlik oluştu. Ben büyük bir hevesle pamuk şekerimi izlemekle meşguldüm Kyungsoo da boş boş oturuyordu. Arada bana bakıp kendi kendine güldüğünü hissediyordum. Bana baktığı bir anda ona dönüp yakaladım onu. Yakalanmış ifadesi o kadar komikti ki...

O hallerine güldükten sonra kopardığım parçayı ona yedirdim. Önce kem küm etti ama zorladım. Yemek istediği belliydi ama ben yiyeyim diye istemiyorum ayağına yatıyordu. Birkaç parça az yesem de olurdu bence. Geri kalanını birlikte yedik. Tabi o, benim aldığım, ağzıma zor sığan kocaman parçaların aksine parmağının ucuyla kopardığı minicik parçaları yiyiyordu daha fazla yiyebilmem için. Sonra gel de bu çocuğa aşık olma...

Someone Like Me | Nayeon × KyungsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin