"Gece?"
Biraz endişe dolu gözlerle bana bakıp sonra yalandan güldü ve "Hey naber? Hayat nasıl gidiyor?" diye sordu.
Ona anlamadığımı belirten bakışlarımı yollayınca "Olanları unutman için ne istiyorsun benden?" diye sordu. Sakin kalmaya kendini zorlar gibi bir hâli vardı.
"Sanırım gerçek bir teşekkür ve bir özür." dediğimde gözlerini devirdi ve "Çok teşekkür ederim Özgür. Ayrıca kabalığımdan dolayı özür dilerim." dedi. Şahsen bunu beklemiyordum. Bir şeyleri saklamak istediği belliydi.
"Şimdi eğer birinden bunu duyarsam, seni geberticeğime emin olabilirsin."
"Neyi kime söylersem?"
"Çabuk öğreniyorsun." dedi ve arabadan hızla çıkıp gözden kayboldu.
Bende arabayı çalıştırıp otoparktan çıktım ve evimin yolunu tuttum.
#Gece
Kaçırıldığımızı Murat abi duyarsa bizi kesinlikle öldürürdü. Öldürmekle kalmaz işkence ederdi. Bu yüzden asla ama asla öğrenmemeliydi.
Özgür'e kıl oluyordum. Yani o saçlarını ranpa yapışı bi kere berbattı! O deri cekette berbattı! O da berbattı!
Kimi kandırıyorsun?! Fazlasıyla yakışıklı!Lanet iç sesim haklıydı. Tamam gerçekten yakışıklıydı. Sahibine bağışlansın. Banane.
Arabamın anahtarındaki tuşa bastım ve sürücü koltuğunun kapısını açıp arabaya bindim ve anahtarı takıp çevirdim.
Direksiyonu çevirirken radyonun sesini yükselttim ve Beyonce'a eşlik ettim.Eve sonunda varabildiğimde çalan telefonumu cebimden çıkardım. Arayan kişinin Murat Abi olduğunu görmemle kanım çekildi. Öğrenmiş olamazdı değil mi?
Bozuntuya vermemek açısından boğazımı temizledim ve aramayı kabul ettim.
"Buyur abi?"
"Neredesin kızım?"
"Şimdi eve giriyorum."
"Güzel. Valizini toparlamaya başla. Ve Saat 8'de kapının önüne gelecek olan limuzini bekle."
Telefon yüzüme kapanırken gözlerimi devirdim ve dediğini yerine getirmek amacıyla eve girerek odama çıktım. Kıyafetlerimi giymek için yaptırmış olduğum odama geçip büyük gardıropun altından siyah büyük valizimi çıkardım.
Askıdan kıyafetlerimi alıp düzgünce yerleştirdim. Ve valizi kapadım. Daha sonra küçük spor çantamı alıp içine gardırobun arkasına sakladığım silahlardan bir-iki tanesini koydum. Bir kaç paket uyuşturucuyu da içine attıktan sonra hepsinin üzerine kılık değiştirmek için veya günlük hayatta kullandığım makyaj malzemelerini yerleştirerek kamufle ettim. En son içine vazgeçilmezim olan parfüm, şampuan duj jeli ve bakım ürünlerimide yerleştirdikten sonra hazır olduğuma kanaat getirdim.
Saçlarımı yukarıdan sıkı bir at kuyruğu yaptım. Üzerimde neredeyse pijamaya dönecek kadar kötü davrandığım kıyafetlerimi çıkardım. Üzerime valizime koymadığım favorim olan gömleğimi giydim. Altınada rahat bir kot çektikten sonra spor ayakkabılarımıda ayağıma geçirdim.
Berbat gözüken yüzüm aynada baktığımda çok dikkatimi çektiği için eyeliner maskara siyah kalem üçlüsünü kullanıp nude tonlarında bir ruj sürdüm. Artık hazırdım.
# 20.00
Bora'ya rutinsel muhteşem bir yalan söyledikten sonra beni kapıda bekleyen limuzine doğru ilerledim. Şoför arabadan inip eşyalarımı bagaja yerleştirirken bende arabaya oturdum.
Melek beni görür görmez sarıldı.
"Bu ne güzellik?"
"Her zaman." diyerek güldüğümde Melek'in kucağında uyuyan bir adet Deniz görmemle sessiz kalma kararı aldım.
Müştemilata geldiğimizde arabadan inip kızları bekledim. Onlar gelince hızlı hareketlerle arka kapıdan şirket binasına girdim ve 'Depo' yazan ama aslında depo olmayan yer altındaki toplantı odasının merdivenleri hızlıca indim. Sağa dönüp kapıyı iterek açtım. Kızların geçmesini bekleyip bende onların ardından odaya girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
Misteri / ThrillerYıllar önce yazdığım muhtemelen diğerlerine nazaran biraz daha az saçmalık bulunduran bir hikayeydi. Anı kalması için silmiyorum. Devamı gelmeyecek. Sevgiler.