Galina'm azzekc 'e ithaf edildi
Asiye yüzünü silerek derin bir nefes aldı. Gülerek kapıyı çaldı. Aleyna'da yüzüne yalancı tebessümünü yerleştirip açmıştı kapıyı.
"Ne konuştu o sırık?" diye sordu Aleyna. Asiye konuyu uzatmamak için "Önemli bir şey yok be Aley, klasik Trabzon Beyefendisi" diyerek çay demlemeye başladı.
Aleyna "Trabzon Beyefendisi demek iyiymiş" dedi gülerek. Asiye göz devirerek çayı demleyip Nehir'i aradı.
Aleyna bir şeyler yemek için dolabı açtığın da gördüğü şey ile Asiye'ye dönerek "Yeminle sen de bir şey var, hazır yemeği bırakıp, makarna mı yaptın?" diye sordu.
Asiye tekrar göz devirerek "Yarın kaçta uçağın?" diye sordu. Aleyna önünde ki yemekten çatala batırarak, "Bu gece dört de" dedi.
Asiye, Aleyna'ya dönerek, "Neden gece?" diye sorunca, Aleyna "Bir oğlum var beni bekliyor. Ayrıca geliriz yine sen buradasın." deyince Asiye ciddiyetle "Sadece 180 gün" dedi.
Aleyna ayağa kalkarak, "Dua et de 180 ay olmasın" dedi. Asiye sinirle Aleyna'ya bir şey diyecekken kapı çaldı. Aleyna, Asiye'ye öpücük atarak kapıyı açtı.
Nehir ve Aleyna birbirlerine sarılırken Asiye kapıda ki misafirleri içeriye buyur etti. O da gelmişti. Irmak.
"Emine hanım siz oturun" diyen Asiye ile Emine "Hanım yok abla diyeceksin abla" diyerek Aleyna'ya döndü. "Hoş geldin canım ben Emine" deyince, Aleyna Asiye'ye nazaran daha ılımlı davranarak sarılmış ve "Hoş bulduk ablacığım" demişti.
Diğer gelen kızlar Nehir'in amcasının kızları Gül ve Azize idi. Gül ve Azize birden gelince Nehir'de onları tek bırakamayacağı için alıp gelmişti. Asiye'ye üzgünce durumu anlatınca, Asiye "Saçmalama Nehir ya" diyerek konuyu kesip atmıştı.
Irmak Aleyna'ya bakarak "Hoş geldin" deyince Aleyna "Düşman bu değil mi?" diye Asiye'nin kulağına fısıldadı. Asiye hemen ayağına basmıştı.
Aleyna, sinirle Asiye'ye bakarak sahte gülüşle "Hoş bulduk" demişti. Asiye, içinde ki değişik his ile "Siz oturun ben çayları koyup geliyorum" deyince Aleyna "Bardakların yerini biliyor musun?" diye sordu.
"Aleyna!" demişti Asiye yine sinirle. Asiye çayları getirmeye gittiğin de Aleyna'nın da telefonu çalmıştı. Arayan Alina idi.
Telefonu açarak "Efendim Alina" dedi. "Anne dayım geldi sen neden gelmedin? diye sordu Eymen. Aleyna ayağa kalkarak, "Anneciğim ben dedim ya yarın geleceğim diye, dayının işi olduğu için geldi" diye açıklama yapmıştı oğluna.
Asiye, salona girerek elinde ki tepsiyi orta sehpaya koydu. Nehir'e dönerek "Aleyna kimle konuşuyor?" diye sorunca Nehir "Oğlu galiba" dedi.
Aleyna, Eymen'i dinledikten sonra "Tamam bebeğim söz yarın beraber okula gideceğiz. Alina yengeni ve dayını üzme" deyince Eymen, "Seni çok seviyorum anneciğim" dedi.
Aleyna, hayatı boyunca ne kadar başarılı olup övgü sözleri alsa da hiç birinin değeri oğlunun 'Seni seviyorum' demesi kadar değildi. Gerçek bir tebessümle "Bende seni çok seviyorum anneciğim, dünyalar kadar" diye cevap verdi.
Aleyna tam telefonu kapatacakken, Eymen bağırarak "Anne dur!" dedi. Aleyna anın vermiş olduğu adrenalin ve korku ile sordu "N'oldu". Asiye de, Aleyna'nın yüzüne baktı.
Eymen "Bana hamsi getirir misin? Akvaryuma koyarız" deyince Aleyna derin bir nefes alarak, "Ah Eymen ya" diyerek. Buradan oraya getiremeyeceğini anlatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRABZON BEYEFENDİSİ!
Teen FictionAsiye İlkim Akçay! Üzüntülü, kederli ve acılı kadın! İsminin anlamını bu zamana kadar vermemiş miydi? Çektiği acılar bu zamana kadar sadece geçmişte kalmamış, boynuna yağlı bir urgan gibi asılmıştı. Bu sefer kaçmayacaktı, babasının arkasına gizlen...