TARUMAR

2.5K 179 203
                                    

NF - Paralyzed

🦋

Bir şeyler hissetmek güzeldi. 

Vuslat kaybettiği tüm hislerinin ardından bunu öğrenmişti.

Üzgün olmak bile kabulüydü, şu anda insan gibi davranmıyordu.

Hayatı bir yatakla sınırlandırılmıştı, sadece sağdan sola hareket ediyor ve öylece duruyordu. Hiçbir şey yapmadan. Bu sekiz aydır böyle devam ediyordu. Zaten ne yapacaktı? İrem gitmişti, Şanalp akıl hastanesine yatmak üzereydi, Mira ve kardeşi gidiyorlardı, Asi kendi de dahil her şeyle kavga ediyordu. Arda'nın süren davası on yıl hapis cezasıyla sonuçlanmıştı.

Kaybettiği uzuvları için savaşmamış, öylece gitmelerini kabul etmişti.

Aralarında ayakta kalabilen yalnızca Kamber'di. Tuhaf bir şekilde hepsi için koşturmaya devam ediyordu. Herkes farklı noktalara dağılsa da kimseyi es geçmeden ziyaret ediyordu.

Her akşam yanına geliyor, yanında duran sehpanın üzerine bıraktığı yemekleri yeniliyordu. Bazen kavga dövüş yerinden kaldırıyor hareket ettirmeye çalışıyordu ama Vuslat bir şekilde hep olduğu yerde kalıyordu.

Hayat koskoca bir ironiydi.

Eskiden kendine gelmesi, umursaması için her şeyi yaptığı adamı şimdi kapı dışarı etmeye çalışıyordu. Gözlerini gözlerinden sakınıyor, bedenine dokunduğunda midesi acıyla kasılıyordu. Yanına gelmesin istiyordu. Bunun sebebi bitik halde olduğundan mı yoksa gerçekten vazgeçtiği için miydi, ondan emin değildi. Şimdilik bunların üzerinde durmuyordu.

Dış kapının açılma sesini duyduğunda yorganı başına kadar çekti ve gözlerini kapattı. Cidden gelmekten hiç bıkmıyordu.

Odanın da kapısı açıldığında homurdanma duydu. Bir kaç saniye sonra yorganı sertçe çekilmişti, "Şu yemekleri ağzına tepmeden önce ye."

Gözleri açmadan durmaya devam etti. Yemek yemek istemiyor, midesi doğru düzgün bir şey kabul etmeyi reddediyordu ve Vuslat artık kusmaktan yorulmuştu.

"Vuslat," diye sakince söylediğinde ikinci kez ismini söylemesi sakin bir şekilde olmamış, resmen kükremişti. "Vuslat!"

"Sonra," dedi bacaklarını karnına iyice çekip top şeklini alırken.

"Lan bunları dün sabah vermiştim, akşam oldu akşam."

Cevap vermeden yatmaya devam ettiğinde küfrederek yanına uzandı. Yorgunluktan tüm kemikleri sızlıyordu. "Hep bir olup ağzıma sıçıyorsunuz."

İsyanını duyduğunda gözlerini açıp, bacaklarını indirdi ve yavaşça Kamber'e doğru döndü. Göz altları çökmüştü, oldukça yorgun gözüküyordu. "Bunu yapmak zorunda değilsin. Hepimiz en nihayetinde yetişkiniz."

"Kıçımın yetişkini, sürekli ölmeyi düşünen ergen topluluğundan başka bir şey değilsiniz," diye sinirle söylendi. "Maharet ölmek olsa bari." Kafasını çevirip yüzüne baktığında aceleyle dönecekti ki Kamber izin vermeden elini yanağına koyup engelledi. "Devam etmeyi öğreneceksiniz. Sırtını çevirerek olmaz bu işler."

"İnsanların düşmesine izin vermek zorundasın. Herkes senin gibi güçlü olmak zorunda değil Kamber, arkadaşımız öldü, hiç beklemediğimiz bir ihanetle burun buruna geldik. Geriye kalanlarla aynı ortamda duramıyoruz."

Sahiden bir araya gelemiyorlardı. Konuşmaya başladıkları an mesele tartışmaya, ardından kavgaya dönüyordu. Mantıklı hiçbir sonuç çıkmıyor ve tekrar dağılıyorlardı. Bu durumdan o kadar yorulmuştu ki bazen gitmeye bile zahmet etmiyordu.

HERCÜMERÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin