Kazanılmış Hayat [Part-1]

1.7K 141 197
                                    

Yaşananlardan on beş yıl sonrası

🦋

"Kaya o telefonu beş saniye içinde bırakmazsan İrem seni öldürmeye geliyor," dedi Şanalp masada telefonuna gömülü olan sevgili yeğenine bakarak. On beş yaşındaydı ve ne yazık ki ergenlik belası başlarına gelip çatmıştı. Tek kişi, dokuz kişiye kök söktürüyor dese abartmış olmazdı. Küçükken babasına ne kadar da benziyordu, şimdi zerre alakası yoktu.

"Beş saniye doldu mu?" diye sordu Kaya, gözlerini telefondan çekmeden.

"Doldu," dedi farklı bir ses ve ardından ensesine bir şaplak indi. "Sana kaç kere söyledim, beraber oturduğumuzda bu telefonu bir kenara bırakacaksın diye."

Kaya ensesini ovuşturarak annesine baktı, "Yüz milyon kere söyledin sanırım."

"Ve sanırım sen hepsini dinlemeyi reddediyorsun?" dedi tek kaşını kaldırıp.

"Hayır annem, sadece sizin gelmenizi beklerken üç saniyeliğine elime almıştım." Annesinin beline sarıldı, "Ben seni hiç dinlememezlik yapar mıyım?" Elini çaktırmamaya çalışarak İrem'in elinde tuttuğu telefonuna yöneltti ama bu numaraları yiyecek birisi kalmamıştı artık karşısında.

İrem elini hemen havaya kaldırıp oğlunun alnından öptü, "Yapmazsın tabi. Gidene kadar bende kalmasında da sorun yok o zaman?"

"Hadi ama," diyerek geri çekildi. "Burası sadece yemek masası, bu kadar anlam yükleme anne. Oturduğumuzda illa konuşacağız diye bir kural yok."

"Var, ben koydum," deyip telefonu cebine attı. "Kalk teyzelerine yardım et."

Kaya inatla bakan annesinin tersine gitmesinin iyi olmayacağını bildiğinden homurdanarak yerinden kalktı. "Öyle olsun annem," diyerek tepki koydu ve ayaklarını resmen sürüyerek yanlarından uzaklaştı.

"Galiba sevgili yaptı," dedi Şanalp, omuzları düşük bir şekilde giden Kaya'ya bakarak. Bir yandan da gülüyordu.

Ama İrem bundan onun gibi keyif olmamıştı. "Daha on beş yaşında."

"Ne olmuş yani? Ben on beş yaşındayken..." diye söyleyince İrem hızla sözünü kesti, "Kendinle Kaya'yı kıyaslama. Siz pisliktiniz."

"Vay arkadaş, yıllar geçti fakat hala geçmişle yargılanıyoruz. Öyle olsun İrem hanım." Yerde kendi halinde sürünen kızına döndü, "Gel yavrum, babanın teselliye ihtiyacı var," dediği an Elif heyecanla babasına baktı. Ağzından anlamsız bir kaç kelime dökülürken, bir yandan da emekleyerek gelmeye çalışıyordu.

"Haksız mıyım? Elif'in eski Şanalp gibi biriyle tanışmasını ister misin?"

Oturduğu yerde anında dikleşen Şanalp'in yerine elinde tabaklarla gelen Asi konuştu, "Bırak onu, genel olarak erkek cinsiyle tanışmasını istemez."

"Kızımın birine ihtiyacı yok," diye söylendi. "Bence olmaz yani." Üzgünce Asi'ye baktı, "Olmasın dimi Asi'm?"

"Valla bilemiyorum. Kaya gibi ergenliğine girecekse işimiz var. Eskiden ne kadar tatlıydı, babasına benzerdi. Şimdi aynı Kam-" diyeceğinde, "Sakın söyleme!" diye bağırdı İrem. Çok canını sıkıyordu bu konu, sevgili oğlu örnek ala ala Kamber'i almıştı.

"Tamam tamam, sakin ol bir şey demedik." Elif'i kucağına alıp ıslak ıslak öptü. Yüzünü buruşturdu İrem, berbat bir sevme şekliydi. "Arda ve Mira'da geldiler, pencereden arabalarını gördüm."

Kaya elinde yemek tepsisiyle içeriye girdiğinde Asi bu defa ona yönelerek yanaklarından öptü. "Nasıl da akıllı bir çocuk."

"Teyze şöyle öpme Allah aşkına!" deyip tepsiyi masaya koyar koymaz yanağını sildi. "Tüm tükürüğünü yanağıma bırakıyorsun resmen."

HERCÜMERÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin