Güzel Günler İçin Direnenler

1.6K 168 88
                                    

Yaşananlardan on yıl sonra 

Arslan'ın cenazesinden sonrası

🦋

Bir yemek masasında oturuyorlardı.

Sekiz kişinin olduğu masada cenaze yemeği yeniyormuş gibi duruyordu.

Kimi heyecanlı, kimi mutsuz, kimi boş, kimi gergin, kimi mutlu hissediyordu. Duygular resmen somut olarak havada çarpışıyordu ve bu ortamın kimin dağıtacağı bilinmiyordu.

Garip bir karmaşaydı.

En az on dört yıldır tanışan insan grubunun paylaşacağı çok şey olmalıydı ama çıt çıkmıyordu. Sadece durumdan yarı habersiz olan Kaya kendi kendine mırıldanıyor ve masaya konan tüm tabaklara ulaşmaya çalışıyordu. Annesiyle konuşmaya çalışsa da İrem'in odağı tamamen tabağı da duran bezelyedeydi.

Kim konuşacaktı?

İhtimali en yüksek olan Şanalp ve Kamber'di. Onlarda dut yemiş bülbüle dönmüşlerdi, Şanalp kafasını dahi kaldırmıyordu.

Vuslat boğazını temizleyip dikleşti. Nedense konuşma görevinin ona düştüğünü hissetmişti. "Yemek nasıl olmuş?" diye korkunç bir giriş yaptı. En azından konuştum! diye de içinden kendini teselli etti.

"Çok güzel olmuş Vuslat teyze," dedi Kaya. "Önündeki tabağı uzatır mısın?"

Kaya'nın iştahı cidden felaket derece de açıktı. Hiçbir şey seçmeden yiyebilirdi.

"Afiyet olsun," deyip uzattı tabağı. Ardından kimsenin konuşmayacağını anlayarak ilk önce karşısında oturan Asi'nin sonra yanında oturan İrem'in bacağını tekmeledi. Gözleriyle konuşun der gibi bakabilmeyi umut etti ve ikisine de bir süre dik dik baktı.

Gerçekten Asi'nin hiç konuşası yoktu. Hem ne diyecekti? Mahpus hayatı inşallah iyi geçmiştir mi? Kamber ve Şanalp'in arasında oturuyordu. Onu öldürebilirlerdi. Bu yüzden topu İrem'e atıp bakışlarını bardağına sabitledi. İşin kötü yanı İrem'de ne diyeceğini bilmiyordu ve çaresizce Kamber'e döndü. Yaparsa ancak o yapardı.

Ama o kapı tamamen kapalıydı, tezgahtan sigara paketine uzanan Kamber yerinden kalktı, "Bir kaç dakikalığına balkondayım."

İrem'de aceleyle kalkıp, "Bende geleyim," dedi. Cidden nefes alamıyordu.

Kamber tek kaşını kaldırarak baktı, "Sigara içeceğim?"

"Evet, gördüm," deyip önüne geçti ve balkona çıktı. Kamber'de arkasından gelerek, "Ne yapıyorsun?" diye sordu. "Sırf sen homurdanıyorsun diye yanında sigara içmemeye çalışıyordum."

"İçerisi senin sigarandan daha boğucu," dedi üzgünce. "Bir kaç dakika durup geri döneceğim."

Sigarasını yakıp sandalyeye oturduğunda İrem, "Doğru olanı mı yapıyoruz?" dedi. "Olanlar iyi hissettirmiyor. Arda'yla göz göze gelemiyoruz."

"Bu son şans. Eğer duygular yıkılmazsa vazgeçeceğiz," dediğinde hızla döndü İrem. Şaşkındı. On yıldır onda gördüğü yegane şey pes etmemekti. "Vaz mı geçeceğiz?"

"Diretmenin bir anlamı var mı sence? Artık kabul edeceğiz, böyle çok usandırıcı ulan."

Yutkundu. Haksız sayılmazdı. Önüne dönüp karşısında duran ormanlık alana baktı, "Mira, Arda için neymiş?"

HERCÜMERÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin