Bugün Öyküler'le dışarı çıkamaya karar vermiştik. Kahvaltıdan sonra odama gelip duş aldım. Ardından dolabımı açıp 'giyecek hiç bir şeyim yok' adlı konuşmamı yapıp üstümü giyinmeye başladım.
Aşağıya inip taksi ile kafeye geldim. Telefonum çaldığında öykünün aradığını gördüm"Alo, nerdesin Miray ağaç olduk "
" ay geliyorum ne var yani yarım saat beklediysen?"
"Ay çıldıracağım ya! 10 dakika öncede geliyorum diyordun"
" kapat Öykü kapat geldim"
Masaya geldiğimde Öykü ters ters bana bakıyordu. Beklemekten nefret ettiğini söylemesemde olurdu sanırım.
"Sonunda geldi prenses"
Gözlerimi devirip sandalyeye montumu asıp oturdum.
"Öykü yarım saat önce geliyorsun hemde bana söyleniyorsun"
Can bir bana bir Öykü'ye bakıyordu. Öykü'ye dönüp konuştu
" balım haklı Öykü, yarım saat önce diktin bizi buraya"
" ay neyse sipariş verdiniz mi?"
"Yok balım seni bekledik, söyleyelim hadi"
Can garsonu çağırdığında bende menüye bakıyordum. Onlar çoktan karar vermişlerdi. Öykü'nün sesini duyunca ona baktım
"Oha!"
" ne oldu Öykü"
Öykü gözleriyle yanımı işaret edince bende oraya döndüm. Gözlerim şokla açılırken o da şaşırmış görünüyordu
"Miray? Şaşırdım burda olmana"
Kaşlarımı çattım
"Neden burda olmama şaşırdın erkan?"
" böyle yerleri sevmezsin sen o yüzden, senin için fazla şatafatlı"
" arkadaşlarımla eğlenmeye geldim, sade kahve ve portakallı kek istiyorum"
Tek kaşını kaldırıp bana baktığında bende gözlerimi ona diktim
" iki çift laf bile etmeyecek miyiz?"
Gözlerimi kısıp dudaklarımı yaladım
" onu bile haketmiyorsun Erkan, şimdi lütfen siparişlerimizi getirir misin?"
Siparişleri alıp yanındaki garsona uzattı. Yanımıza bir sandalye çekip oturdu
" ne yaptığını sanıyorsun!"
Alayla bana bakıp arkasına yaslandı
" ne o küçük hanım, bir garsonla oturamaz mısın?"
" garson olduğun için değil sen olduğun için bu tavrım, fakir edebiyatı yapma bu kafeyi satın alacak bütçen var senin"
"Kafe zaten benim güzelim, sadece seni tartıyordum"
Gizelim dediğinde yüzümü buruşturdum. Midemi bulandırıyordu her hareketi
" daha fazla sana katlanamayacağım"
Ayağa kalktığımda kolumdan tuttup kendine çekti
" dur ya konuşuyoruz, nereye gidiyorsun"
Kolumu ellerinden kurtarıp yüzüne tokat attım.
" sakın, sakın bir daha bana dokunmaya cürret etme! Aksi taktirde burayı başına yıkarım"
Alayla bana bakıp sırıttı
" hadi ya? Sen mi yıkacaksın burayı başıma?"
Ona yaklaşıp fısıldadım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yürek yangınım (texting)
Teen FictionMiray: senin değilim? Sevgilim falansında benim mi haberim yok. 0546: sevgilin olsaydım eğer seni sahiplendiğimi düşünürdün ben seni sahiplenmiyorum 0546: ben seni benimsiyorum 0546: ve bunu sevgili olduğumuz için değil seni sevdiğim için yapıyoru...