|2|

4.1K 304 151
                                    

Herkes hazırsa başlayalım? :)

♥♥♥

-Rüya Balım Çınar-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-Rüya Balım Çınar-

"Günaydın Rüya!" Furkan'ın bu coşkulu selamını soğuktan ayılan sesimle beraber tıpkı onun gibi coşkuyla karşıladığımda önüme dönmüştüm. Dediğim gibi iki ismim vardı, babamın anlattığına göre; Rüya onun çocukluğundan beri kızına koymak istediği bir isimdi, yani Rüya isminin kaynağı babamdı. Balım ise annemin koyduğu ismimdi. Babam bir keresinde bana 'Senden önce benim balım annendi, sen doğdun ve ikimizden bir parça oldun bu yüzden sen ikimizin de balısın ve çok değerlisin. Balım.' Demişti. O günden sonra yalnızca benim için çok değerli olan insanların bana balım demesine izin vermiştim. Benim ismimin hikayesi çok özeldi ve herkes bu özel hikayeme dahil olamazdı.

Bazen iki ismim olduğu için çok sinirleniyordum, özellikle optikli sınavlarda kodlama yaparken fakat bu zamanlar babamın bana Balım dediği anlarda önemini yitiriyordu. Evet ben babasına aşık bir kızdım.

Best of sis kategorisinin en iyisi olan kaknem Aslı kilitlenmiş gibi yan sıraların önüne bakıyordu. Baktığı yere döndüğümde henüz ayrılışlarının üzerinden iki hafta bile geçmeyen Kadir'e baktığını fark etmiştim.

Gözlerinden damlayan Sedat Peker nefret bakışlarını gördüğümde kolumla onu dürttüm. "Takma artık kafana, salağın tekiydi zaten. Zararın neresinden dönersen kardır," dediğimde gözlerini devirerek, "Haklısın." Demişti.

İstiklal marşının başlaması ile bakışlarımı gönderde asılı duran bayrağa çevirmiştim. İstiklal marşının ardından kesilmeyi bekleyen koyun sürüsü gibi okula girmiştik. Kapıda yapılan; saç-sakal, makyaj, kabul edilmeyen kıyafet taramasını başarıyla atlattığımda gözlerimi devirmiştim. Hayır rimel sürüp okula geldiğimde veya küpe takarak okula geldiğimde eksik bir eğitim almayacaktım, neydi bu tantananın sebebi?

Nihayetinde sınıfa giriş yaptığımızda kapının bulunduğu duvara dayalı olan en ön sıraya çantamı bırakmıştım. Şalımdan kurtulduğum esnada, "Aşko ver montunu asayım," diyen kaknem Aslı ile, "Olur," diyerek çıkarttığım montu kankacığımın ellerinin arasına bırakmıştım. Kendi yerime oturduğumda ellerimi saçlarıma geçirerek aklım sıra düzeltmeye başlamıştım.

Montlarımızı askılığa bırakan kankam yanıma tünediğinde çantamdan dersle alakalı defteri çıkartıyordum. "Ee ne diyorsun?" sorusuyla bir an duraksayıp Aslı'ya baktığımda anlamamıştım. "Neye ne diyorum?"

Bebitom gözlerini devirerek, "Ya kızım dün gece konuştuk ya!" dediğinde karın ağrısını anlamıştım. Yüzümü buruşturarak, "Ya biz o konuyu kapatmadık mı?" dediğimde dudaklarını bükerek, "Yiiooo" demişti.

Onu taklit ettiğimde omzuma vurarak, "Dalga geçmesene, ne diyorsun?" demişti. Onu tamamıyla ciddiye almaya başladığım bir noktada, "Yani çiçeğim, bence mantıklı bir çıkarım değil. Saçma yani..." demiştim. Gözlerini deviren arkadaşım, "Ya Rüya, sana göre zaten öyle bir şey hiç yok," dediğinde başımı ondan yana iyice eğerek, "Ya tamam Azat iyi hoş çocuk da neden benden hoşlansın ki, adam akıllı konuşmadık bile," dediğimde gözlerini büyüten arkadaşım, "Ama sana nasıl baktığını sen de gördün?" demişti.

Bana Balım Demek İster Misin? [TAMAMLANDI] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin